İngilizcede bir kelime var.
"Corner." "Köşe" demek. Fiil olarak kullanıldığında, "kıstırmak, köşeye
sıkıştırmak" anlamına geliyor. Edilgen anlamı da elbette, "kıstırılmak,
sıkıştırılmak, kapana kısılmak" anlamında falan kullanılıyor.
Düşünün, kediden, köpekten
kaplana kadar köşeye sıkıştırılmış bir hayvan ne yapar? Tırmalar, yırtar,
ısırır, saldırır. Onun tek amacı sıkıştığı yerden kurtulmak, canını
kurtarmaktır. Kendini sıkıştıranın kim olduğu, neden sıkıştırdığı,
sıkıştırmakta haklı olup olmadığı onun düşüneceği şey değildir. Bunun
muhakemesini yapacak düşünce düzeneği yoktur. Onu harekete geçiren içgüdüsüdür.
Peki, köşeye sıkışmış insan
ne yapar? Konuyu hep başka yöne çeker. Kendi
eyleminden hiç söz etmeden sizi suçlar. Kendini haklı çıkarmak için olmayan
gerekçeler ileri sürer. Konuyla uzaktan yakından alakası olmayan sorular sorar,
ama siz bir şey sorduğunuzda, asla o konuyla alakalı cevap vermez.
Hele bir de
tek boyutlu insan (!) ise, ona neden köşeye sıkıştığını,
kendisi için denizin bittiğini, bütün bunların sebebinin kendi eylemleri
olduğunu anlatamazsınız. Olayları olduğu gibi değil,
görmek istediği gibi görür. Ona göre böyle sıkışmasının sebebi kendisi
dışındaki her şey ve herkestir. Hatta kıskananlar, dış güçler falandır.
Peki böyle
bir insan, bu durumdan kurtulmak için ne yapar?
Aslında
yapılacak şey, gerçekçi bir özeleştiri yaparak yaşam paradigmasını
değiştirmektir. Ama o kendi paradigmasını değiştirmektense dünyadaki herkesin
paradigmasını, hem de kendi düşüncesi doğrultusunda değiştirmesini tercih eder.
Gerekirse insan bile öldürür, öldürtür. Onun düşündüğü gibi düşünmemek, ona
ihanettir. Hatta daha önce aynı eylemi göğsünü gere gere yaptığı halde. her
türlü eylem onun en doğal hakkıdır.
Etkin bir
mevkide ise kendisini bu duruma düşürdüğünü düşündüğü herkesi harcar, yerine
kendisine bağlı, onun yaşamını problemsiz sürdürmesini sağlayacağını düşündüğü
kimseleri göreve getirir. Kanun, manun dilemez bir bahane bulup yerine kayyum
atar.
(It is
obviousthatsomeone is terriblycorneredthesedays.)
GÜNÜN
BİRİNDE,