Adana’da düzenlenen 31. Altın Koza Film Festivali kentteki sinema kültürü üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor
Adana’da sinemanın altın çağı olarak kaydedilen 1960-80 yılları arasında her gün yüzün üzerinde film gösterilirmiş. Resmi rakamlar bu tarihlerde Adana’da 120 sinema salonu ve 90 film dağıtım şirketi bulunduğunu gösteriyor. Daha eski tarihlerde de Çukurovalı sinemaya daima ilgi göstermiş. 1947’de yani karneli günlerden sadece iki yıl sonra Toros köylerinde film gösterimi yapıldığını biliyoruz.
Tüm şehri saran çay bahçeleri, barlar ve pavyonlarla birlikte sinemalar özellikle yaz akşamları insanların mutlaka gittiği, küçük paralarla büyük eğlencelere katıldıkları yerlermiş.
Yaz mevsiminde en çok tercih edilen yerlerin başında kuşkusuz yazlık sinemalar vardı. 1980 darbesine kadar yazlık sinemalar Adana’nın eğlence kültürünün başını çekiyordu. Televizyonun olmadığı daha doğrusu TRT’nin kısıtlı yayınlar yaptığı o yıllarda halkın ünlü sanatçıları sinema perdesi dışında görme olanağı neredeyse yoktu. Beyazperde büyülü ve renkli bir dünyayı insanların ayağına taşıyordu. O yıllarda Adana’da 80 civarında yazlık sinema mevcuttu. Sadece şehirde yaşayanlar değil çevre ilçe ve köylerden gelenler gündüz kentin çarşısında gezinir akşam da bir yazlık sinemaya gidip eğlenirdi. Her sinemanın etrafı seyyar satıcılarla dolup taşar, sigara dumanları gökyüzüne yükselirken film izlenirdi.
Adana’nın bilinen en eski yazlık sineması Teras’tır. Tarihi 1900’lü yılların başına giden Teras Sineması’ndan geriye kalanlar eski istasyon bölgesinde hala görülebilir. Hemen yanında bir otomobil tamircisi faaliyet gösteriyor. Bu tarihi mekanın bir an önce koruma altına alınarak kültürel bir alana dönüştürülmesi gerekiyor.
Adana İl Yıllıklarına baktığımızda 1965 yılında kentte sekiz adet salon sineması (kışlık sinema) ve 48 adet yazlık sinema bulunduğunu görüyoruz. 1973 yılına gelindiğinde 11 adet salon sineması ve 70 adet yazlık sinema hizmet vermektedir. Söz konusu sinemalardan her mevsim film gösterimi yapılan kışlık salon sinemalarının kent merkezinde yer aldığı, yazlık sinemaların ise kentin farklı mahallelerinde açılmış olduğu görülüyor.
Adana’daki salon sinemalarının en eskileri Tan (Ünal) Sineması, Asri Sinema (Türkocağı Sineması) ve Alsaray (Elhamra) Sinemalarıdır.
Bugün kenti gezdiğinizde bu sinemalardan geriye hiçbir iz kalmadığını üzülürek görüyoruz. Sadece İstanbul, Işık, Teras ve Zafer sinemalarından geriye kalanlar var. Teras Sineması fotoğraflanabilen en eski sinema.
Yeni sona eren 31. Altın Koza Film Festivali’nin tüm filmleri bir alışveriş merkezinin salonlarında gerçekleştirildi. Eskiden film gösterimleri tüm şehirdeki salonlarda yapılır ve kentin tamamı salona dönüşürdü. Çoğu şehrimizde olduğu gibi Adana’da da sinema salonları AVM’lere çekilmiş durumda. TÜİK verilerine göre halen Adana’da 30 sinema salonu ve bunlara bağlı 6 bin koltuk bulunuyor. Adana’ya en yakın kent olan Mersin’deki salon sayısı ise 46. Yani Adana’dan fazla.
Yeşilçam sinemasının 1990’larda yok olmaya yüz tutması, teknolojik gelişmeler, önce videonun sonra internetin ve artık dijital platformların ortaya çıkması filmlere ulaşmayı çok kolaylaştırdı. Ancak şurası bir gerçek ki sinema kültürü dediğimiz şey ancak sinema salonlarında yaşatılabiliyor. Eski günlerdeki gibi olmasa da festivaller bize gösteriyor ki filmleri toplu olarak, herkesin aynı anda karanlık bir salon ortamında dikkat kesilerek izlemesi çok daha sosyal ve sanatsal bir ortam meydana getiriyor.
Filmleri salonda izlemek ve sinema salonlarının çevresini kültürel bir vaha haline getirmek gerekiyor. Bunu başarırsak bir zamanlar sinema şehri olan Adana, Altın Koza gibi başarılı festivallerin de yardımıyla yeniden eski günlerine dönebilir.