Leman Kalay, “'Bana Kalanlar' sergisi, yalnız bir kadın olarak dünyanın 50’ye yakın köşesine yaptığım yolculukların bıraktığı fiziksel ve manevi izlerin bir ifadesidir.”
Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünden Doç. Leman Kalay, “Bana Kalanlar” adlı sergisini Adana’da açtı.
Adana Ressamlar Derneği’nde 100’e yakın parçadan oluşan bir Enstelasyon/Yerleştirme ile sergide yer aldı. Kalay, bugüne kadar gezdiği 50 ülkede çektiği fotoğrafların yanı sıra, farklı seramik kartpostalları da izleyenlerin beğenisine sundu.
8 yıl Güney Kore’de öğretim üyesi olarak görev yapanDoç. Leman Kalay, her yolculuğun, sadece bir yer değiştirme değil, aynı zamanda insanın kendi benliğiyle gerçekleştirdiği bir yüzleşme olduğunu ifade ederek, “'Bana Kalanlar' sergisi, yalnız bir kadın olarak dünyanın 50’ye yakın köşesine yaptığım yolculukların bıraktığı fiziksel ve manevi izlerin bir ifadesidir. Bu sergi, hem geçmişin izlerini hem de yaşamın anlamını arayan bir çağrı niteliği taşımaktadır. Seyahat, sadece bir coğrafi hareket değil; korkuların ötesine geçmenin, keşfetmenin ve yaşamın özüne temas etmenin bir yoludur” dedi.
Kalay, “Serginin girişinde yer alan farklı boyutlardaki seramik kartpostallar, seyahatlerimden çektiğim fotoğraflarla dolu bir hafıza duvarı oluşturmaktadır. Ancak bu kartpostallar arasında dikkat çekici bir şekilde yer alan boş kartpostallar, izleyicilere bir davet niteliğindedir: "Eğer bana bir kartpostal yazsaydınız, ne derdiniz?" Bu basit ama derin soru, serginin interaktif boyutunu oluşturmakta ve izleyicilere kendi hikayelerini, duygularını ve hayallerini paylaşma fırsatı sunmaktadır. Kartpostallar, izleyici ile sanatçı arasında bir bağ kurarak, kişisel ve kolektif hafıza arasında bir diyalog başlatmaktadır” dedi.
Kintsugi tekniğiyle işlenmiş seramik kartpostallar ise, yolculuğun yalnızca fiziksel bir hareket olmadığını, aynı zamanda ruhsal bir dönüşüm olduğunu hatırlatmakta olduğunu kaydeden Kalay, şunları söyledi:
“Altınla onarılmış kırıklar, her deneyimin bir iz bıraktığını ve bu izlerin saklanması değil, yüceltilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu kartpostallar, hayatın kırılganlığı ve güzelliği arasındaki dengeyi gözler önüne sermektedir. Her kırık, bir zayıflık değil; bir dayanıklılık nişanıdır.
Serginin ikinci bölümünde projeksiyonla yansıtılan seyahat videoları, izleyicilere hareketin ve zamanın döngüsünü hatırlatmaktadır. Bu görüntüler, sadece mekanların değil, zamanın da bir yolculuk olduğuna işaret etmektedir. Videolar, anın akışkanlığını ve geçiciliğini gözler önüne sererken, geçmişin nasıl hatıralara dönüştüğünü izleyiciye hissettirmektedir.
Serginin merkezinde yer alan yerleştirme, geçmişin somut izlerini taşımaktadır. Eski bir valiz, polaroid fotoğraflar, haritalar, biletler ve seyahatlerden toplanmış objeler, seyahatlerin birer sembolü olarak sergilenmektedir. Ancak bu objeler, yalnızca geçmişin birer hatırlatıcısı değil; aynı zamanda bir yaşam felsefesinin taşıyıcılarıdır. Bir Vietnam çay fincanı, Hindistan'dan alınmış bir heykel ya da Avrupa'nın herhangi bir pazarından alınan parçalar... Her biri, yalnızca bir nesne değil, geçmişte yaşanmış anların bir yankısıdır. Bu sergi, geçmişle kurulan bağların bizi nasıl dönüştürdüğünü ve anılarımızı nasıl şekillendirdiğini anlatmaktadır. Ancak, bu sergi aynı zamanda bir uyarıdır: Bizlere yolun sonunda kalan yalnızca fotoğraflar ve objelerdir. Asıl mesele, anı yaşamak ve o anın tadını çıkarmaktır. Hayat, geçmişin biriktirilmesi değil, anın yaşanmasıdır, 'Bana Kalanlar', izleyicilere şu soruyu yöneltir: "Yaşadığınız anı gerçekten hissediyor musunuz, yoksa sadece geçip gitmesine izin mi veriyorsunuz?"
Sergi, hem kişisel bir hikâye hem de evrensel bir mesaj taşımaktadır. Yaşamın geçici olduğunu kabul etmek, her anın değerini bilmek ve korkuların ötesine geçerek özgürleşmek için bir davettir. 'Bana Kalanlar', anılara dair bir sergi değil; yaşamın anlamına dair bir keşiftir.”
Sergi saat 11.00-18.00 arası Adana Ressamlar Derneği’nde 19 Aralık 2024 tarihine kadar açık kalacak.