Tarih: 21.03.2017 22:06
12 EYLÜL’ÜN CEZALANDIRDIĞI KİTAP YUVASINDA
Adana Çerkes Kültür Derneği Başkanı Yard. Doç. Dr. İsmail Güneş kitabın öyküsünü yazdı:
12 Eylül 1980’de Askeri darbe olur. Siyasal patilerin faaliyetleri yasaklanır ve binalarına el konulduktan sonra, 16 Ekim 1981’de resmen kapatılır. 650.000’den fazla kişi göz altına alınır ve 1 milyon 683 bin kişi fişlenir. 230 bin kişi yargılanır. 7 bin kişi için idam cezası istenir 517 kişiye idam cezası verilir ve 50’si uygulanır.
12 Eylül 1980’de Askeri darbe olur. Siyasal patilerin faaliyetleri yasaklanır ve binalarına el konulduktan sonra, 16 Ekim 1981’de resmen kapatılır. 650.000’den fazla kişi göz altına alınır ve 1 milyon 683 bin kişi fişlenir. 230 bin kişi yargılanır. 7 bin kişi için idam cezası istenir 517 kişiye idam cezası verilir ve 50’si uygulanır. 14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarılırken 30 bin kişi mülteci olarak yurtdışına gider. Darbe sonrası Türkiye’de faaliyet gösteren 23 bin 677 derneğin faaliyetleri durdurulur. Sıkıyönetim dönemidir. Derneklerde sakıncalı olduğu düşünülen materyallere el koyulur. Tehlikeli materyallerin başında da çoğu kez kitap gelir. Tarih boyunca iktidarlar için en tehlikeli araçlardan biri kitap olmuştur. MÖ 2500 yıllarından İskenderiye Kütüphanesini yakanlardan Nazi Almanya’sında insanlık aynı ayıbı yaşar. 12 Eylül döneminde de en önemli suç kanıtlarından biri kitaplardır. Kuzey Kafkasya Kültür ve Yardımlaşma Derneği askeri yönetim döneminde kapatılır. Dernekte Çerkeslerin kendi dillerinde yazılmış ve o dönem sayıca az bulunan romanlar, öyküler, şiir kitapları vardır. Kiril alfabesiyle yazılan kitaplar askerler tarafından şüpheli bulunur. Çünkü bu kitapları görenler Kiril alfabesi ile yazılması nedeniyle doğrudan bunların bir komünizm propagandası olabileceğini düşünmüş ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin propaganda yayınları kanaati oluşmuştur. Böylece roman, öykü ve şiir kitapları götürülür.
O dönemde genç bir teğmen Adana’da askerlik görevini yapmaktadır. Hüseyin Ercan askerler tarafından el konularak bir depoya konulan kitaplar içinde Kiril alfabesiyle yazılan kitapları görür ve hemen dikkatini çeker. Alır ve okumaya başlar. Okurken gülümsemeye başlar ve arkadaşları sorar neye gülüyorsun?. Bunlar der çerkesce kitaplar. Ben bunları alıyorum. Bunlar tutanakla teslim alındı alamazsın deseler de Hüseyin Ercan 3 kitabı alır. Bir anlamda askerlerin el koyduğu kitaplara el koyar. Bu kitapları askerlik bitiminde yanında götürür. Yıllar içinde kütüphanesinde bulunan kitaplardan ikisi meraklıları tarafından alınır ve Hüseyin Ercan’a geri dönmez.
Aradan 37 yıl geçmiştir. Çorum Kafkas Derneği Başkanı Hüseyin Ercan’dır. Kafkas Dernekleri Başkanlar Toplantısında Hüseyin Ercan ile tesadüfen yemekte yan yana oturunca aramızda bir Adana sohbeti başlar. Hüseyin Ercan’ın Adana günlerinde anlattığı anılar oldukça dikkatimi çeker. Özellikle Adana’da meydana gelen sel felaketi ve tarihi taş köprünün ayaklarındaki kemerlerin tıkanması ile meydana gelen tehlikeye dair anılar bir dönemin tanıklığıdır. Anlattıklarının çoğu orijinal ve kitaplarda pek rastlanmayan şeylerdi.
Aradan geçen yıllarda faaliyetine devam eden dernek tekrar açılmış ve Adana Çerkes Kültür Derneği adı altını almıştır. Dernek 50 Yıl etkinlikleri kapsamında eskiye dönük arşiv oluşturma arzusundadır. Bunla ilgili faaliyetler yapılırken bir Adana toplantısında olan faaliyetleri dinleyen Hüseyin Ercan bir sürpriz daha yapar. Bende size ait bir kitap var bunu en kısa sürede size ileteceğim der.
Aradan bir buçuk ay geçer Adana Çerkes Kültür Derneği Kadın Çalıştayı düzenlemiştir ve bu Çalıştay’a Çorumdan konuklar gelir. Hüseyin Ercan bu arada bana bir mesaj gönderir.. “1980’de derneğinizden asteğmen olduğum dönemde benim elime geçen bir kitap 50. yılınızda size iade edilecektir. Hayati arkadaşımızın bunu size sunmasına izin verirseniz sevinirim” der.
Yorucu bir yolculukla Adana’da Çalıştaya katılmak üzere Hayati Kaya, Leyla Özdemir, Hatice Kaya ve Kezban Kaya Adana’ya gelirler. Hayati bey kürsüde 37 yıl boyunca Hüseyin Ercan’ın özenle sakladığı kitabı, kitabın kapağını ve not eklenmiş bir tabloyu 50 yıl anısına bana sunarlar. Bu çok anlamlı bir hediyedir. Bir kitabın 37 yıllık macerası sonunda tekrar yuvasına dönüş hikayesidir.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —