20 YAŞALTI NEDEN EVDEYDİ?

6.06.2020 22:00:20

20 YAŞALTI NEDEN EVDEYDİ?


Sağlık söz konusu olduğunda en çok duyduğumuz terim “bağışıklık sistemi” olur!





Covid 19 salgın sürecinde de her uzman, bireyin kendini korumasında “en büyük” etkenin “bağışıklık sistemi” olduğu konusunda birleştiler.





Nerde, nasıl, kimden sorularının genelde yanıtsız kalmasına, ya da ayrı sonuçlara yönelinmesine karşın; bağışıklık sisteminin önemi, önceliği, yaşamsal bağı kimsece yadsınmadı.





Karantina süreçlerinde de toplumun iki katmanı; yirmi yaş altı ile altmışbeş yaş üstünün “korunması” gerektiğine karar verildi!





Anlamadığım şu:





Önemli olan bağışıklık sistemiyse eğer; neden yirmi yaş üstü ile altmışbeş yaş altı”karantina” sürecinin “dışarı çıkanı” oldu da, diğerleri haftalar sonra “hafta sonlarının” birkaç saati “evde kal” uyarısına uymak zorunda kalmadılar?





Yoksa diyorum; yirmi yaş altının “bağışıklık sistem” sorunu mu vardı?





***





Bağışıklık sistemi…





Çeşitli hücrelerle, proteinlerin etkileşimiyle ortaya çıkan, vücudu mikroplara karşı koruyan savunma sistemidir, biçiminde tanımlandığı gibi…





Canlının besin kaynaklı proteinlerin, dışarıdan saldıran mikroplara karşı oluşturduğu “savunma askerleri” biçiminde de karşılık bulur.





Kemik iliğinde ortak bir kök hücreden gelişen bağışıklık sistemi hücreleri, proteinlerle birlikte vücudun her yerine dağıldığı, vücudu hastalık yapan yabancı mikroplara karşı koruduğu, yaşam süresini doldurmuş hücreleri yok ettiği sonucuna da varılır.





Peki, salgın sürecinde “bağışıklık isteminin” önemi tartışılamazken, altmışbeş yaş üstünün çeşitli kronik rahatsızlıklarının yol açtığı olgular “haklı” bulunmuş” olsa bile, yirmi yaş altı gençliğin “her şeye dellenebilen/ yenilenebilen” enerjilerini burada nereye koymalıyız?





Özellikle “delikanlı” süreçlerini yaşayan katmanın…





***





Önce, “bağışıklık sisteminin” oluşabilmesi için derlediğim birkaç noktaya göz atalım:





- Gereğinden çok kalori taşıyan besinlerden uzak olunmalı, deniyor. Öyle ki besinler seçerken vitamin, mineral, protein ya da liften zengin olmasına önem verilmeli, deniyor. Bir paket çikolata yemek yerine liften zengin bir elma ve proteinden zengin bir bardak sütü yeğlenmeli, deniyor.





- Mevsimsel bitkilerden pırasa, çiriş, lahana, bamya, tere, marul, tevek gibi dönem içerisinde tüketilmesine özen gösterilmesi, ayrıca renkli sarı/kırmızı/ turuncu sebzelerin doğal koruyucu olmaları nedeniyle tüketilmesi, bitkilerin lif varsıllığından yararlanılması gerektiği belirtiliyor.





- Suyun, bağışıklık sisteminin oluşmasında önemli bir yeri olduğu bilinir. Sindirim sisteminin, cilt sağlığının korunmasında suyun etkenliği nedeniyle canlının kilogram başına otuz ml tüketmesinin zorunluluğu, doğru beslenebilmek için de yiyecekleri kızartma/kavurma yerine ızgara/haşlama/fırın/yağsız tava/buharda pişirme yöntemlerinin denenmesi yeğlenilmeli, deniyor.





- Bağışıklık sisteminin oluşması, sağlıklı beslenmeyle iç içedir. Yeterinde sebze, meyve, tahıl tüketilerek vücudun lif gereksinmesi sağlanması gerektiği gibi; lifin sindirim sistemini düzenli çalıştırdığı, bağırdakta bulunan kanserojen maddelerini attığı, kan şekerini olması gereken çoklukta koruması, beslenme öğelerinin emilimini sağladığı, kolesterolü azalttığı üzerinde duruluyor.





Burada geleceğim nokta yirmi yaş altı gençliği…





Yirmi yaş altı gençlik ne denli besleniyor, ne denli bağışıklık sistemi dışarıdan gelebilecek saldırıya karşı vücudu savunabilir?





***





Yaşları yarım yüzyılın dolayında gezinenler sabah kahvaltılarında ya sütlü, ya da tarhana çorbalarını içerek günü başladıklarını anımsar…





Topraktan çıkan taze bitkileri sofralarında tükettiklerini, ayransız/evde çalma yoğurtsuz günlerini bilir…





Beton yapılar bu denli göğün yarısını zapt etmediği, insanların toprakla özdeş olduğu süreç…





İşte bunların “bağışıklık sisteminin” koruyucu olup/ olmadığı konusunda kimsenin diyeceği bir şey yok kanımca!





Yirmi yaş altı gençliğin neler yediğini bilmeyen olmadığı gibi, bir de adı bile bilinmeyen yabancı kökenli besinlerin vücutta oluşturduğu bağımlılığı da kimse yadsımıyor!





Yirmi yaş altı gençliğinin sabah kahvaltılarında yer alan yiyeceklere/ içeceklere baktığınızda; değil bağışıklık sisteminin güçlenmesi, bağışıklık sistemine yarar vermeyecek neler varsa onlar tüketiliyor, onlar tükettiriliyor!





Dondurulmuş yiyecekler, kimyasal içeceklerle vücuda yüklenen kalorinin “zamanında” atılamaması sonucu ortaya çıkan obezite çağın hastalığı olduğunca, çağın sorunu…





Yirmi yaş altı gençliğe verilen yanlış besin, verilmeyen-uzak tutulan lifli/ doğal yiyecekler nedeniyle covid 19’da gösterilen ilgi arasında yakın bir bağ olmalı…





Günlerce “bilgisayar manyağı oldum” çığlıkları bilenen gençliğin, neden “evde kal” uyarılarıyla karşı-karşıya bulunmasının nedeni bu olmalı…





Peki, beslenmede nerede kalmıştık; devam mı?




1

TGC: GAZETECİLİĞİ KUŞATMAKTAN VAZGEÇİN!

2

YAPI RUHSATI VERİLEN BİNALARIN YÜZÖLÇÜMÜ %18,9 AZALDI

3

TÜRKİYE’DE AİLELERİN %31'İ ÇOCUKLARININ ÇEVRİMİÇİ YAŞAMI NEDENİYLE TARTIŞMA YAŞIYOR

4

BAĞIRSAK SAĞLIĞI PSİKOLOJİYİ ETKİLİYOR

5

DEMİRÇALI’DAN ÖĞRETMENLER GÜNÜ MESAJI