Tarih: 01.12.2017 02:40
3.5 YILDA 194 ÇOCUK İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ
TMMOB MMO tarafından Adana’da 2 yılda bir düzenlenen Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’nin 9’uncusu Çukurova Üniversitesi’nde başladı. Bu yılki ana teması “Yasadan Kültüre” olan kongrede işçi sağlığı ve güvenliği konusunda 3 gün süre ile bir açılış paneli, bir forum, bir söyleşi, iki salonda 57 konuşmacı ile 27 yazılı bildiri sunulacak.
İş cinayetlerinin esnek çalışmanın temel olduğu ve iş güvencesinin olmadığı iş kolları olduğuna dikkat çeken Kavi, “Hayatını kaybeden işçilerin yüzde 98’i, neredeyse tamamı sendikasız” dedi.
En fazla iş cinayetlerinin inşaat, tarım ve taşımacılık gibi sendikalaşmanın zayıf olduğu iş kollarında yaşandığını dile getiren Kavi, “İSİG 2016 yılının ortalarında yaptığı bir araştırmada 3,5 yıllık dönemde 6 ila 18 yaş aralığında 164 çocuğun hayatını kaybettiğini gösteriyor. Adana çocuk işçiliğinde birinci sırada” dedi. 2016’da sendikaların yaptığı 420 eyleminde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunun yüzde 6 olduğunu ifade eden Kavi,“İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanı sendikalar açısından da etkili bir mücadelenin sürdürüldüğü bir konu değildir” şeklinde konuştu. Kavi konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
Dünyada her yıl ortalama 270 milyon iş kazası meydana geliyor, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre her gün ortalama 5 bin yılda ise 2 milyon işçi ölüyor ve 160 milyon işçi meslek hastalığına yakalanıyor. Türkiye’de ise iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölümlere yönelik veriler üzerinde tartışma sürmekle birlikte SGK verilerine göre 2016 yılında meydana gelen iş kazası sayısı 286.068, iş kazası/meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı sayısı 1.405.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin yazılı, görsel, dijital basından takip ettiği ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ile işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında derlediği bilgilere göre ise 2014 yılında işçi, memur statüsünde çalışan ücretliler, çiftçiler/küçük toprak sahipleri, esnaf ve kendi hesabına çalışanlar dahil 1.886 işçi yaşamını yitirdi. SGK verilerine göre bu rakam 1.626 dır.
3.5 YILDA 194 ÇOCUK İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNDE YAŞAMINI YİTİRDİ
2014 yılında bir önceki seneye göre işçi ölümlerinde %53 artış var. 2015’de iş kazalarında hayatını kaybedenlerin ise %7’si kadın, %4’ü göçmen, %3’ü ise çocuk işçiler.
Haziran 2016’da açıklanan İSİG MECLİSİ verilerine göre 3,5 yılda toplam 194 çoçuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
2013 yılında en az 59 çocuk işçi, 2014 yılında en az 54 çocuk işçi, 2015 yılında en az 63 çocuk işçi, 2016 yılının ilk beş ayında ise en az 18 çocuk işçi yaşamını yitirdi..
Çocuk işçilerin en az yarısı tarımda yaşamını yitirmiştir. Bu durumun bir yönünü tarımın çökertilmesi ve aile emeği içinde görmeliyiz. Diğer yönü ise mevsimlik işçiliktir. Çocuklar mevsimlik işçiliğin kadınlar ile birlikte omurgasını oluşturmaktadır ve ‘çocukları çekip alırsanız mevsimlik işçilik kalmaz’…
İş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocukların yüzde 16’sı kız çocuğu/genç kadındır. Bu oran genel olarak iş cinayetlerinde tespit ettiğimiz kadın işçi ölümünün iki katıdır…
ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİNDE ADANA İLK SIRADA
Türkiye’de çocuk işçilik “ilkel birikim” döneminin bir özelliği olarak çok küçük yaşlarda başlamaktadır. Çocuk işçi ölümlerine 6 yaşından itibaren rastlamaktayız. Özellikle 18 ölüm ile Adana’da çocuk işçilik sanayi ve tarımda yaygındır ve bunun sonucu olarak çocuk işçi ölümlerinde ilk sıradadır.
İş cinayetleri en çok esnek, kuralsız çalışmanın temel olduğu ve iş güvencesinden mahrum işyerlerinde yaşanıyor. Bu çalışma koşulları 2017 yılında şu ana kadar 1.800’ü aşkın işçinin hayatını aldı. İşçi ölümlerinde dikkat çeken önemli bir husus ise işçilerin neredeyse tamamına yakınının sendikasız oluşu... Ölen işçilerin yüzde 98’i örgütsüz…
En fazla iş cinayetinin yaşandığı inşaat, tarım ve taşımacılık gibi sektörler aynı zamanda sendikal örgütlülüğün de en düşük olduğu sektörlerin başında geliyor. Örneğin sendikalaşmanın en düşük olduğu işkolu yüzde 2,9 ile inşaat. Bu örgütlülüğün büyük çoğunluğu ise kamuda. Ancak her yıl inşaatlarda yaşanan ölümler bütün iş cinayetlerinin dörtte birini oluşturmakta.
Emek Çalışmaları Topluluğu’nun verilerine göre 2016 yılında gerçekleşen 420 işçi eylemi içinde işçi sağlığı ve iş güvenliği nedeniyle yapılanların oranı yüzde 6. Bu oran taşeron işçilerinin eylemlerinde daha da artıyor ve eylemlerin yüzde 12’sini oluşturuyor. Buna rağmen işçilerin en temel sorunlardan birisi olan işçi sağlığı ve güvenliği alanı sendikalar açısından etkin bir mücadelenin sürdürüldüğü alan değildir.
Sendikalı işçiler için daha güvenceli ve iyi şartlarda çalışmak mümkün olsa da yılın başından bu yana 38 sendikalı işçi de iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Ölen işçilerin yüzde 2’sini oluştursa bile sendikalı işçilerin ölmesi, sendikaların bu alanı yeterince önemsemediğini ve sendikalı işyerlerinde dahi işçi sağlığı ve güvenliği kurallarının ve toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sorunlar olduğunu işaret etmektedir. Oysa ki, işçi sağlığı ve güvenliği patronların ya da devletin insafına bırakılabilecek bir alan olmadığı gibi bir işyerinde örgütlenme mücadelesinin en önemli alanlarından birisi haline gelmiştir.
İş cinayetlerinde net bir oran verememekle beraber ölen işçilerin çok büyük bir kısmı taşeron başta olmak üzere güvencesiz istihdam edilmektedir. Bu noktada Bakanlık’ın önümüzdeki günlerde tamamlanacağını söylediği ve kamudaki taşeron işçilerine ‘kadro’ olarak sunulan ‘özel sözleşmeli personel’ statüsünün soruna çözüm olmayacağı aşikardır. Yine TÜİK’e göre istihdamda son bir yılda 1 milyon 122 bin kişilik bir artış yaşandı ancak DİSK bu artışın büyük bölümünün stajyer, çırak ve kursiyerlerden oluştuğunu belirtti. Gerçek anlamda bir istihdam artışı olmayan bu durum dahası, işgücü piyasasında ucuz ve örgütsüz emeği daha da yaygınlaştırarak iş cinayetlerinin de artmasına neden oluyor.
OHAL’DE DE ARTTI
Bu noktada güncel olarak vurgulanması gereken OHAL döneminde grev yasakları yaygınlaştığı, bizzat devlet tarafından grev kırıcılığı yapıldığı ve her türlü işçi eyleminin engellenmeye başlandığıdır. Bu durum işyerlerine de yansıyarak işçilerin baskıcı çalışma koşullarına boyun eğmesi ve haklarını savunamamasını da beraberinde getirdi. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği ‘işverenlerin önünü açan OHAL uygulaması’ fiilen sendikaları işlevsiz hale getirmeye başladı. Bu baskı ortamı da OHAL ile beraber iş cinayetlerini yüzde 10 artırdı.”
‘İŞ CİNAYETLERİNİN YÜZDE 98’İ ÖNLENEBİLİR NİTELİKTE’
MMO Genel Başkanı Ali Ekber Çakar, yaşam hakkının sağlıklı çalışma ve yaşama hakkı ile bütünleşmesi ve her şeyin odağına insanın yerleştirilmesi gerektiğini ifade etti. İş kazalarının yüzde 98’inin önlenebilir nitelikte olduğu düşünüldüğünde, iş kazaları ve meslek hastalıklarının büyük oranda ortadan kaldırılması için üretim ve çalışma koşullarının bu yaklaşımla yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Çakar, “Bugün neoliberal serbestleştirme, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek istihdam politikaları ile kamu idari yapısı, personel rejimi ve kamusal denetim alanlarında gerçekleşen dönüşüm ve tasfiyeler söz konusudur” dedi.
‘DENETİM KONUSU BASKI ARACI OLARAK KULLANILMAMALI
Soma, Torunlar Center, Ermenek gibi toplu iş cinayetlerinin işaret ettiği en önemli unsurun etkin kamusal denetim olduğunu ifade eden Çakar, “Denetim olgusunu bir baskı aracı veya yöntemi olarak değil, nedensellikleri birleştirip sentezleyen, aksayan yönlerin nedenlerini, niçinlerini tespit eden, bunlara uygun önlemlerin zamanında alınmasını sağlayan, bütünsel planlamanın yapıldığı dinamik bir süreç olarak algılanması gerekmektedir” dedi.
‘ÇIKARILAN YASALARI İŞ CİNAYETLERİNİ ÖNLEYİCİ NİTELİKTE DEĞİL’
İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarının piyasanın acımasız koşullarına terk edildiğini ifade eden Çakar, “İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği uygulamaları daha yerleşmeden geriletilmiş; mevzuat, tüm yargı kararlarına karşın piyasa ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir” dedi. Gerek 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın gerekse onun üzerinde yapılan değişikliklerin iş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarını önleyici bir yönü bulunmadığını dile getiren Çakar, “Dileğimiz, mevzuat çalışmalarında, ilgili emek ve meslek kuruluşlarının görüşlerinin dikkate alınması ve tüm çalışanlar için sağlık ve güvenlik politikalarının oluşturulmasıdır” dedi.
3 gün sürecek kongreye Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü katılmadı. TMMOB Emin Koramaz, İl Sağlık Müdürü Dr. Ahmet Özer, MMO Başkanı Ali Ekber Çakar, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan karalar ile TMMOB yöneticileri, bağlı oda başkanları ile çok sayıda işçi katıldı.
ADANAULUS.COM
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —