Adalet Özgürlüklerin Temelidir

2.02.2016 08:38:03

Adalet Özgürlüklerin Temelidir

Adana Barosunun 29. Olağan Genel Kurulu Ekim 2016’da yapılacak. Ancak bu genel kurul öncesi Adana Barosunun Demokrat Avukatlar Grubu kendi adayını 15 Nisan 2016 tarihinde gerçekleştireceği ön seçimde belirleyecek. Demokrat Avukatlar Grubunda Av. Veli Küçük, Av. Remzi Ümit Atay, Av. Oya Tekin ve Av. Ülkü Tolunay aday adaylıklarını açıkladı.

Çukurova Barış Gazetesi’nde Mustafa Özgür aday adaylarından Av. Veli Küçük ile adaylığını konuştu. Veli Küçük’e yönelttiği sorular ve yanıtları aynen şöyle:

ozgur_kucuk_baroNeden Adana Barosuna aday oldunuz? Hedefiniz nedir?

Yirmi yıldır adana barosuna üyeyim ve yönetsel her kademesinde görev aldım. Baro bir meslek örgütüdür. Ancak işlevi, üstlendiği görev, konumu meslek örgütü sınırlarını aşmaktadır. Avukatlık yasamızın bizlere yüklediği sorumluluk gereği toplumsal duyarlığı olması gereken bir örgütüz. Yani klasik bir meslek örgütü değiliz. Olmaması da gerekir.

Baroların yaşadığımız toplumda ve dönemde hukukun ve insan yaşamının temas ettiği her noktada tavır ve duruş göstererek sorumluluk alması gerektiğini düşünüyorum. Hak ihlalleri karşısında göstereceği tavır hayati önemdedir.

Üstünlerin hukukunun değil hukukun üstünlüğünün hayata geçmesi için öncelikle biz hukukçuların ve biz avukatların sorumluluk alması gerekir.

Adana Barosu, geçmiş süreçte bu sorumluluğunu layıkıyla yerine getirdi, bundan böylede yerine getirecektir. Hukuk tanımaz uygulamaların yoğunlaştığı bu süreçte bu ertelenemez bir görev olarak önümüzde durmaktadır.

Bu sorumluluk bilinciyle baro başkanlığına adayım.

Nasıl bir baro, nasıl bir yönetim hedefliyorsunuz?

avveli_kucuk_baro (1)Katılımcı, etkin ve güçlü bir baro hedefliyoruz. Adana Barosu büyük bir barodur. Kayıtlı 2.159 avukat ve 247 stajyer avukat üyesi bulunmaktadır. Baroya kayıtlı üyelerin tamamını baronun ve komisyonların çalışmalarına dahil etmeyi hedefliyoruz.

Ülkemizde siyasi iktidarlar katılımcılık ilkesini pek sevmez. Oysa katılımcığının olduğu yerde hem demokratik işleyiş hem de çok seslilik hayat bulur. Bu şiarla baroyu ve baro çalışmalarını tüm meslektaşlarımıza açacağız, onları karar ve yetki sahibi yapacağız.

Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak korumak bu kavramlara işlerlik kazandırma sorumluluğunu tüm meslektaşlarımla birlikte yaşama geçirmek arzusundayım. Yerelden ulusala, tüm sorunlarda söz sahibi olan bir baro olacağız.

Söylemleri, tavrıyla ve duruşuyla toplumun dinamiklerle birlikte yürüyen bir anlayış ile etkin ve güçlü baro oluşturacağız.

Türkiye’deki hukuk sistemini nasıl yorumluyorsunuz? Nereye gidiyoruz?

Türkiye de yargı sistemi iflas etmiştir. Kimsenin yargıya güveni kalmamıştır. Siyasi iktidarın bir an önce yargıdan elini çekmesi gerekmektedir. Yargının, rejimi dönüştürme, farklı sesleri sindirme ve iktidarı devam ettirme aracı olmaktan çıkarılması gerekir. Siyasi iktidarlar şunu unutmasınlar ki yargı bir gün onlara da gerekecektir.

Yargının geldiği son aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yargının temel sorunu yargı bağımsızlığı, yargıç tarafsızlığı ve yargıç güvencesinin olmamasıdır. Bunun sonucudur ki adil yargılanma hakkı ihlal edilmektedir.

Yargıda reform adı altında yapılanlar gerçekte bir reform olmayıp, yandaş yargıyı oluşturma çabasıdır. Asıl olan yargının tüm siyasi müdahalelerin dışında kalması ve siyaseten bir aracı olarak kullanılmamasıdır.

Yandaş yargı iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son dönemde yargı kararları arasında bir birlik yoktur. Birinin siyah dediğine diğeri beyaz demektedir. Yargıya olan güvenin sarsılmasının bir nedeni de budur. Sulh Ceza Hakimlikleri uygulamaları doğal yargıç ve adil yargılanma ilkesine aykırıdır. Bu hakimliklerin kararları, geçmişteki sıkı yönetim mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kararlarını aratmayacak niteliktedir.

Düşünce ve ifade özgürlüğü mahkeme kararlarıyla kısıtlanır hale gelmiştir. Basın özgürlüğü esaret altındadır. Bir tek aykırı sese dahi tahammül edilmemektedir. Farklı düşünce ve sesler hapsedilmektedir. Can Dündar ve Erdem Gül bunun son örneğidir.

Unutulmasın ki düşünce özgürlüğü bütün özgürlüklerin anasıdır.

Anayasa Mahkemesinin son kararlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan bireysel başvurulara benzer bir başvuru yolunun iç hukukta düzenlenmesi olumlu bir adımdır. Ancak iktidarın müdahaleleri bireysel başvuru yolunu işlemez hale getirmektedir. Burada da önümüze bağımsız yargı sorunu çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesin de olduğu gibi özgürlükçü karar vermelidir. Toplumun bu yöndeki beklentisini karşılamalıdır. Yandaş yargının oluşturduğu mağduriyetleri gidermelidir.

Hukuk bir gün herkese lazım olur ilkesini yorumlar mısınız?

Hukuk evrenseldir, kişilere göre eğilip bükülecek bir alan değildir. Hukuk sisteminin adil olduğu ülkeler gelişmiş, demokratik ülkelerdir. Bu ülkelerde herkes yargı karşısında kendisini güvende hisseder. Ne yazık ki bizim ülkemizde durum böyle değildir. Kendisini güvende hisseden yok. O nedenle bugün birileri için lazım olan hukuk yarın onların karşısında olanlara lazım olacaktır. Yargı tüm siyasi ve ekonomik etkilerden arındırılmalıdır.

Nasıl özgürlüklerin anası düşünce özgürlüğüdür, onu koruyan da adalettir. Adaletin yok olduğu yerde özgürlük olmaz. Özgürlüklerin yok edildiği yerde demokratik düzenden bahsedilmez.

Duruşma salonlarında “Adalet Mülkün Temelidir” yazar, biz bunu günümüze şöyle uyarlayabiliriz, Adalet özgürlüklerin temelidir.

Bazı kesimlerde Baro Başkanının siyasi parti sözcüsü ve bir partinin arka bahçesi gibi davrandığı iddia ediliyor? Bu konuda sizin düşünceniz nedir?

2008 yılından buyana Adana Barosunda sayman, genel sekreter ve yönetim kurulu üyesi olarak görev aldım. Halende yönetim kurulu üyesiyim. Benim görev aldığım dönemlerde ve hali hazırda böyle bir algının olduğunu düşünmüyorum. Benim görevde olduğum dönemde Adana Barosu hukukun üstünlüğü ve insan hakları mücadelesi verdi. Hak ihlallerinin olduğu her konuda, her platformda tavır aldı. Benim başkan seçilmem halinde de bu duruş aynen devam edecektir.

Biz bütün siyasi partilere eşit uzaklıkta olacağız, bizim tarafımız mağdurların ve mazlumların tarafıdır. Biz görev süremiz boyunca hukukun üstünlüğü, yargıç bağımsızlığı, bağımsız yargı, temel hak ve özgürlüklerden yana taraf olacağız. Diplomatik ve kamusal görev bilinciyle hareket edeceğiz. Hiç bir siyasi partinin ya da kurumun arka bahçesi olmadık, olmayacağız. Böyle bir algı oluşmasına izin vermedik, bundan sonra da asla izin vermeyeceğiz.

Adana Barosu hak ve özgürlükler mücadelesinde önemli alan açmıştır. Otoriter uygulamaların arttığı süreçten geçerken 29. Döneme giriyoruz. Bu mücadele azmini ve geleneğini sürdüreceğiz.

Adana adliyesi yaygın medyada sıkça işleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Adana adliyesi hareketli bir adliyedir. Birçok basın kuruluşunun takip ettiği bir adliyedir. Bu nedenle en ufak bir olay yaygın medyada yer almaktadır.

Adana’da birden fazla adiliye binası var? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Adana adliyesi Adana’mıza benziyor. Adana adliyesi ihmal edildiği gibi Adana’mız da ihmal edilmektedir. Yatırımlardan nasibini almayan Adanın yargısı da üvey evlat muamelesi görmektedir. Bölge İdare İstinaf Mahkemesinin Konya’ya taşınmasının planlanması da bu politikanın sonucudur.

Adana’da adliye hizmetleri dört ayrı bina da verilmektedir. Bu uygulamadan hem halkımız hem de meslektaşlarımız mağdur olmaktadır.

Bölünmüş, parçalanmış ve taşımalı yargıya derhal son verilmelidir. Yapımına devam edilen yeni adliye binasının biran evvel tamamlanması, meslektaşlarımızın bu sorununun çözümü önceliğimiz olacaktır.

Av. Veli Küçük kimdir?

1973 Kozan doğumlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1994 yılında mezun oldu. 1996 yılından bugüne Adana Barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapmaktadır. Adana Barosunda mesleğin ilk dönemlerinden itibaren Çevre ve Kentleşme Komisyonu, Kültür ve Sanat Komisyonu, Mesleki Sorunlar ve Genç Avukatlar Komisyonu gibi birçok komisyonda üye ve başkan olarak görev aldı. 2008 yılından itibaren Adana Barosu Yönetiminde üç dönem Saymanlık, Genel Sekreterlik ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Halen Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevin sürdürmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.

 



1

AKDENİZ SANAT GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

2

"HALK SAĞLIĞINI KORUMAK İKTİDARIN SORUMLULUĞUDUR"

3

VETERİNER HEKİMLERİ DARP EDEREK HAYVANLARI KORUYAMAZSINIZ!

4

SEYHANLI MİNİKLERİN TİYATRO HEYECANI

5

CHP’Lİ SÜMER: ADANA’NIN GÖRÜNTÜSÜ DEĞİŞTİ