ADANA DA SEDAT PEKER'İN DİLİNE DÜŞTÜ

24.05.2021 10:42:39

ADANA DA SEDAT PEKER'İN DİLİNE DÜŞTÜ





Peker'in, Adana'nın Türkiye'nin en çok uyuşturucu satılan ikinci ili olduğuna yönelik iddiasının doğru olma olasılığı çok yüksek.









Adana da Sedat Peker'in diline düştü























Başka hangi şehrin sokaklarında '(uyuşturucu sattırmak üzere) Torbacı Aranıyor', 'Torbacı 100 metre İleride' veya 'Torbacı Bilmemkimin Yeri' gibi yer ve yön belirleyen duvar yazıları ve tabelalar var bilemiyorum ama, Adana ile iş ve ilişkisi bilinen Sedat Peker'in, Adana'nın Türkiye'nin en çok uyuşturucu satılan ikinci ili olduğuna yönelik iddiasının doğru olma olasılığı çok yüksek.

Hukuksuzluğun, gayri meşruluğun, insan hayatının hiçe sayıldığı bu fotoğrafın nedeni, Adana'nın, Türkiye ile birlikte, ekonomik ve sosyal olarak çöken şehirlerin en başında gelmesi.

Adana eski Yeşilçam filmlerinde dünyaya zenginliğin ve bereketin yüzü olarak gösterilirken, tarımın ve sanayinin yok edilmesine yol açan neoliberal ekonomik uygulamalar nedeniyle on binlerce işçinin çalıştığı fabrikalar kapandı, tarım birlikleri tasfiye edildi, Çukobirlik'in kapısına kilit vuruldu.

Doğu ve Güneydoğu'dan her geçen yıl artarak aldığı iç göç ile oluşan gecekondu mahallelerinde yaşayanlar, Adana'yı işsizlik ve gelir dağılımı uçurumu açısından Türkiye'de birinci sıraya oturtmakla kalmadı, şehrin sosyal dokusunun tahrip edilmesinde de rol sahibi olarak kirli siyaset ve mafyanın kentin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmesinin önünü açtı.

Genel ve yerel yönetimlerin şehirdeki bu işsiz ve mutsuz yüz binlerce kişiyi topluma kazandırma temelli hiçbir üretim ve sosyal projesi görülmezken, her ikisinin de yaptığı 'hizmet' olarak ancak, açlık ve yoksulluğu yönetme temelli uygulanan, yardım kolisi dağıtmak başta olmak üzere yapılan ayni ve nakdi yardımlar oluyor.

'Türkiye'nin en çok uyuşturucu satılan ikinci ili Adana, aynı zamanda kentin talan edilmesi temelli bir anlayışla yönetildiği için de kentin kaynakları başta şehir yöneticileri ve bunlarla ilişki içindeki çeteler tarafından peşkeş ediliyor. Kirli ve şaibeli iş ve işlemlerde uzmanlaşmış ve her dönem aynı isimlerden oluşan şehir bürokrasisi, siyasete ve onun arkasını dayadığı mafyaya hizmet ediyor.

Bu 'hizmete' sadece iki örnek verecek olursak; büyük ölçeklerde değerli hazine arazileri ile belediye arsalarına el konulması ile yüzlerce milyon dolarlık raylı sistem skandalı orta yerde duruyor. Bu iki örnekte olduğu gibi, on yıllar boyunca şehrin değerli kaynakları yok edildi ve gelirleri ipotek altına alındı.

'Bu iki örnek' ve daha onlarca iş ve işlemin, sonradan seçilenler tarafından da hiç sorgulanmaması, bu kadroların bildikleri, uyguladıkları ve sonuç aldıkları yolun, yeni sermaye birikimleri için kullanılmasında meşruiyet sağlıyor.

Açık konuşmak gerekirse, bu anlattıklarım hiç de öyle gizli saklı şeyler değil. Bilinmeyen tek şey, niyesi ve nasılı.

İşte Sedat Peker'in, içinde Adana örneğinin de olduğu videoları ile ülkenin bir numaralı Youtube fenomeni olmasını sağlayan şey, aktarıcısının önündeki sıfattan ari olarak, kendi talebini yaratıp, hedefine ulaşan bu detayları veriyor olması.

Bu açıdan bakıldığında, bir pazarlama aracı olarak gazetelerin, televizyon haber programlarının ya da şimdiki moda haliyle Youtube kanallarının izleyici ve etkisinin gücü, haber ya da bilgi olarak aktarılanın ve sunulanın değerine verilen toplumsal bir yanıttan fazlası değil. Bu yanıtın kimler tarafından verildiği ayrı bir değerlendirme konusu elbette ama yediden yetmişe herkesin ilgisini çekip izlenmesinden dolayı, Peker örneği bilinen tüm parametreleri sarsan bir sonuca tekabül ediyor.

Mevcut siyaset ve gazetecilik anlayışı, tüm bu yaşananları ve çürümüşlüğü aydınlatarak sorunlara çözüm arayan bir çerçeveye oturmak yerine, bunları halının altına süpürme, yok sayma anlayışı üzerine kurulmuş durumda.

Siyasetçiler ve gazeteciler (en azından büyük çoğunluğu), çelişkiyi ayırt edici şekilde topluma göstermek ve sorunu çözmek yerine bunu düzen içinde sönümletecek bir mekanizmanın aparatlarına dönüşünce, ülkeyi yerinden oynatan mafya babası 'Youtuber' örneğinde olduğu gibi, bilginin önüne çekilen bentleri yıkıp aşacak yeni seçenekler ortaya çıkıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun da tanınan bir internet yayıncısının yayınına katılıp, aldığı 300.000 izlenmenin CHP'lileri mutlu ettiği, Sedat Peker'in ise saatler içerisinde milyonlar tarafından izlenerek ana muhalefet liderini katlayarak bıraktığı bu ortamda herkesin aklında tutması gereken şey şu ki, kaç kişi tarafından izlendiğinizi direkt olarak etkileyen faktör, ne anlattığınızdır. Aksi takdirde tüm medyayı elinde bulunduran iktidarın hiçbir problem yaşamaması gerekirdi.

Mesele kimin ne kadar kirli olduğu ve kimden hesap sorulması gerektiği değil; bu ilişkileri ortaya çıkarıp besleyen mekanizmada. Bunun parçalanması gerekiyor. Gerisi laf-ü güzaf.









1

“ADANA SANAYİCİLERİNE İLHAM VEREN YAKLAŞIMLAR”

2

YETKİSİZ ÇAKARIN CEZASI 96 BİN LİRAYA ÇIKTI

3

TGC KADIN GAZETECİLER KOMİSYONU TOPLANTI DÜZENLEDİ

4

TÜRKİYE’DE Kİ ALZHEİMER DERNEKLERİ ADANA’DA BULUŞTU

5

DEMİRÇALI’DAN AKÜLÜ SANDALYE