Başlayan yeni yıl için “iyi dileklerde” bulunmanın şaşırtan yanı olmamalı…
Hem, gerçekleşmemesi için de bir neden yok!
Eğer gerçekten “kurtuluş” isteniyorsa,
Eğer gerçekten yurttaşın erinci düşünülüyorsa,
Eğer gerçekten mutlu çoğunluğa kavuşulsun deniyorsa,
Eğer gerçekten “paylaşımdan” yana olunuyorsa…
Sistem buna hazır, “iktidar” da bunun içindeyse;
“İyi dileklerin” gerçekleşmemesi için bir neden yok!
***
Bugün öğrendim…
Maliye Bakanı Albayrak, Temsa için “çok iyi haberler vereceğiz” demiş…
Konuyu “paranoyaya” kapılarak irdelemek değil isteğim…
Yerli otomobil için gün sayılan şu günlerde, “”yerli” Temsa’nın Adana’da gözden çıkarılmasının nedeni şu ana dek bilinmiyor!
Neden Temsa?
Salt Adana için değil, ülke için hem marka hem de ekonomik olarak önemli bir kazanım olan Temsa’da yaşananların, “iktidar” bilgisi dışında olacağını düşünen var mı bilmiyorum…
Yok mu?
Yaklaşık binbeşyüz emekçiye “çalışma” olanağı sağlayan bir yapı, iki patronun aralarında yaşanan konu olarak mı düşünülüyor?
Geçtiğimiz yıl İsviçreli True Value Capital Partner’s fonuna satılmış, ardından yaşananlar meclis gündeminde yer almıştı.
Temsa için, bakanlığın alacağı “çok iyi” kararın gerçekleşmemesi için bir neden yok!
Adana’nın gözü Ankara’da…
***
Adana, kendine yetmenin yanı sıra, birçok kentin de gereksinmelerini karşılayacak varsıllığı bulunan bir anakent…
Son günlerde yoğun yağışlarla, sel baskınlarıyla anılıyor olsa da; iklimsel özellikleri, doğal yapısı ülkemiz için önem taşıyan bir bölge…
Günlerce yağan yağmurun ardından, iki günlük güneçli hava toprağın uyanmasına, verimine yetiyor.
“İyi dilekler” kimseyi şaşırtmamalı Adana’da…
Önce “tarım” konusuna nasıl bakıyoruz bu önemli…
“Tarımı” kırsalda-köyde yaşayanın “oradan geçerken” yaptığı bir “iş” olarak düşünüyorsa, “oradan geçerken” bu işi yapanların “yapmaması” o denli önemli bulunmuyorsa, “beslenmeyi” tarım dışından ülke dışından sağlamayı bekliyorsa…
Diyecek bir sözümüz yok!
Üreteni kent kalabalığına katalım, üretimden kaçalım, ormanlarda siyanürle altın arayalım, ağaçları keselim beton yapılar dikelim…
İşin aslı bu mu?
***
Tüm doğal-iklimsel varsıllığa karşın böyle bir yaklaşım “aptallıkla” tanımlanır!
Toprağınız var, tohumunuz var, uyumlu koşullarınız var, kırsalda bu işten anlayanlar olduğunca, Ziraat Fakültelerinden mezun yüzlerce mühendisleriniz var…
“İyi dileklerin” gerçekleşmemesi için bir neden de yok!
Tarımla uğraşanı destekleyerek,
Tarımsal girdiler altında ezilen üreticiyi koruyarak,
Ülkemizde üretilen ürünlerin dış alımlarını durdurarak,
Üreticiyi borç yükünün arlında ezdirmeyerek…
Köyden kente göçü önlemiş, ülke ekonomisine katkı sağlamış, akademisyen işsizleri yaşama katmış, toplumsal “mutluluk” adına “iyi” bir adım atmış sayılırsınız…
***
2020 için “iyi dileklerde” bulunmak şaşırtmamalı…
Söyleyenler, yapmak isteyenler içtense eğer;
Adana’da bunun gerçekleşmemesi için de bir neden yok ki!
“ÇALIŞILMIYOR, KONUŞULUYOR…”
Ülkemizin yapılacak o denli çok işi var ki…
Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar, bir söyleşisinde “çalışılmıyor, konuşuluyor” demişti.
Tevi ekranlarında, istedikleri konuyu lastik gibi uzatarak; sonuca gidilemediği gibi, bir yandan da “polemik” olabilecek bilgi kirliliğine varan “söz karmaşası” karşısında izleyiciyi varın siz düşünün!
Ne kanal İstanbul, ne Kaz Dağları, ne santraller, ne Libya’ya asker gönderme, ne enflasyon, ne Fettullah, ne de diğerleri…
Hiç birinde “tamam, beklediğim yanıtı aldım” denecek bir izlenceye tanık olamadı izleyici…
İzleyicinin siyasi görüşü neyse, konuşmacılardan “kim” siyasi görüşünü savunuyorsa “ona” yakın olundu…
Bunun adı “kirlilik” ya da “kutuplaşma” değil de nedir?
Herkes bir şeyler konuşuyor, ancak hiçbir “iletişim” kurulamıyor!
Bir masanın etrafındaki sandalyeleri “işgal” eden beş kişi bile “doğru” olanda buluşamazken, ekran karşısına kilitlenmiş binlerin-onbinlerin anlaşması bekleniyor!
Böyle düşünen delirmiş olmalı!
Biri bizi uyutuyor olmalı…