ADANA’DA ‘BEYAZ EYLEM’
Manşet Haber 19.04.2019 10:30:33 0

ADANA’DA ‘BEYAZ EYLEM’

ADANA’DA ‘BEYAZ EYLEM’






Hekim ve sağlık çalışanları Dr. Ersin Arslan’ın
öldürülme yıldönümü 17 Nisan’ın “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan
edilmesi için ‘Beyaz Eylem’ yaptı.





Öldürülen hekimler için 1 dakikalık saygı duruşunda
bulunan hekim ve sağlık çalışanları daha Seyhan Devlet Hastanesi önünde
buluşarak basın açıklaması yaptı. Tabip Odası, Eczacı Odası, Veteriner Hakimler
Odası, Adana Barosu, Adana TMMOB IKK, SES, Genel Sağlık iş, Türk Sağlık Sen,
Anadolu Ebeler Derneği, Dev Sağlık İş, Pratisyen Hekimler Derneği yönetici ve
üyelerinin destek verdiği ‘Beyaz Eylem’de şiddeti protesto ederek yakalarına
siyah kurdela taktılar.





Kurumlar adına basın açıklamasını okuyan Adana Tabip
Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal, şöyle dedi:





“Dr. Edip Kürklü 21 Temmuz 1988 tarihinde tedavi ettiği hastasının yakını tarafından katledildi. Dr. Göksel Kalaycıoğlu 12 Kasım 2005 tarihinde Çapa Tıp Fakültesi’nde uzun süredir tedavisi için uğraştığı bir hastanın yakını tarafından öldürüldü. Dr. Ersin Arslan sonradan kendi adını alacak olan Gaziantep Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde uzun süredir tedavisini sürdürdüğü bir hastasının yakını tarafından 17 Nisan 2012 yılında vahşice katledildi. Dr. Kamil Furtun 29 Mayıs 2015 tarihinde Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde yargıda çok sayıda dosyası bulunduğu halde hastanede çalışan bir kişi tarafından katledildi. Dr. Aynur Dağdemir ise 19 Kasım 2015 tarihinde Samsun’da bir özel hastanede cinayete kurban gitti. 29 Mart 2017 tarihinde Dr. Hüseyin Ağır Aksaray’da çalıştığı ASM’de saldırıya uğradı ve vahşice öldürüldü. Dr. Fikret Hacıosman 2 Ekim 2018 tarihinde İstanbul’da çalıştığı bir özel hastanede hastası tarafından öldürüldü.









Sağlık sektöründeki ölümler cinayetlerle de kalmadı.
Çalışma koşullarının ağırlığı ve idari baskılar yüzünden Dr. Melike Erdem 30
Kasım 2012 tarihinde Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kendi yaşamına
son verdi.”





ÖLMEYENLERİN İSİMLERİ DUYULMADI





“Bu tarihler arasında yüzlerce arkadaşımız çalıştığı
kurumlarda ölümle yüz yüze geldi ve ölümle sonuçlanmadığı için kimse isimlerini
bile duymadı.





 Kimi zaman Suruç’ta olduğu gibi hastaneler
basıldı, kimi zaman Urfa’da tanıklık ettiğimiz gibi hekimlerin kafalarında
kaldırım taşları parçalandı ve bazen İzmir’de olduğu gibi Aile Sağlık
Merkezleri basılıp hekimlerin kafaları kırıldı. Sağlıkta şiddet bitmiyor,
aksine saldırganlar her geçen gün daha da vahşileşerek, planlayarak ve
pervasızca saldırmaya devam ediyor. Daha geçen hafta Adana’da bir Aile Sağlığı
Merkezi’nde bir saldırı ile yüz yüze kaldı hekimler.





 Biz sağlık çalışanları ise, bu saldırılardan
sonra kimi zaman iş bıraktık, kimi zaman hastanelerimizin, sağlık kurumlarının
bahçelerine çıktık ve uyarı eylemleri yaptık, kimi zaman da halka “şiddete
karşı hep birlikte dur diyelim” diyerek nöbetler tuttuk. Gün geldi Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde sabahlara kadar komisyon toplantılarına katıldık ve bu
şiddeti durdurmanın çarelerini bulmaya çalıştık ve sesimizi duyurmak için
yürüyüşler yaptık. Ancak hükümet tüm bu katliamları ve hekimlerin sağduyusunu
görmesine karşın sağlıkta şiddeti durdurma noktasında herhangi hukuki bir
düzenleme için bir adım bile atmamıştır. Tam tersine sağlık çalışanlarının
yaşamlarını ve çalışma haklarını yok sayan uygulamalarını arttırarak
sürdürmüştür. SABİM ve CİMER gibi uygulamalarıyla sağlık çalışanlarını hedef
tahtasına oturtmaktan asla geri adım atmamıştır.





Neredeyse biraz da “hak ediyorsunuz” dercesine,
şiddetin sorumlusu sağlık çalışanının kendisiymiş gibi, sağlık çalışanlarına
iletişim dersleri vermeye çalışmıştır. Sağlık bakanlığı bilmelidir ki, şiddeti
bir iletişim dili haline getirmiş olan saldırganları, sağlık çalışanlarına
iletişim dersleri vererek çözmek son derece yüzeysel, iyimser ve bilim dışı bir
bakış açısıdır. Performans sistemi ve özelleştirme uygulamalarının sağlıkta
şiddeti arttırdığına yönelik görüşlerimiz dikkate alınmamıştır.





Bir taraf olmamızın bize verdiği yetki ile sağlıkta
şiddeti önlemeye yönelik hazırladığımız yasa tasarısı görmezden gelinmiştir.
Farkındalığı arttırıp, şiddet olaylarına dikkat çekmeyi amaçlayan 17 Nisan
tarihinin “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü” olması teklifimiz dahi irdelenmeden
reddedilmiştir. Sağlık Bakanlığı yazık ki dün olduğu gibi bugün de Türk
Tabipleri Birliği’nin, sendikalar, meslek odaları ve STK’ların sağlıkta şiddeti
önlemeye yönelik görüşlerini umursamamış, bu yöndeki haklı taleplerine
kulaklarını tıkayarak, şiddetin ve hekim ölümlerinin adeta önünü açmıştır.





Bilinmelidir ki, bizler sağlık çalışanlarının
örgütlü güçleri olarak, Dr. Ersin Arslan’nın ölüm yıldönümünde tüm sağlık
çalışanlarının can güvenliğini sağlamak için sürdürdüğümüz mücadeleyi bir an
olsun bile gündemden düşürmeyecek ve şiddeti tamamen önleyene kadar mücadeleden
geri adım atmayacağız.





 Bugün tekrar Sağlık Bakanlığı’nı hekimlerin ve
tüm sağlık çalışanlarının can güvenliğini sağlamak konusundaki sorumluluğunu
yerine getirmeye ve bu konuda meslek odaları ve sendikalar ile ortak hareket
etmeye çağırıyoruz. Bu doğrultuda 17 Nisan’ın “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü”
olarak kabul edilmesinin ve sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yasa talebimizin
yaşama geçirilmesinin önemli bir adım olacağını tüm kamuoyu önünde Sağlık
Bakanlığı’ndan talep ediyoruz.”





Açıklamanın ardından katılımcılar, şiddeti
alkışlarla bir kez daha protesto etti.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

13.2° / 5.8°