ADANA'DA“GEÇİNEMİYORUZ” EYLEMİ
Adana Geçinemiyoruz Oluşumu platform adına Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya, ekonomik krizi işçiler ve emekçilerin yaratmadığını anımsatarak, “Faturasını da biz ödemeyeceğiz. Yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru, iç ve dış borç faizleri, üretime dayanmayan bir ekonomi, sermaye sınıfının ve yandaşların korunduğu, beslendiği sistemde artık geçinemiyoruz.” dedi.
Atatürk parkında gerçekleştirilen basın açıklamasını platform adına Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya yaptı. Kaya şöyle konuştu:
“Zamlara artık yeter, pahalılığa, yoksullaşmaya, işsizliğe, güvencesizliğe, açlığa artık yeter demek için buradayız. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinin birini yaşıyoruz. İktidar emeğe, emekçilere, çiftçilere, esnafa, kadınlara, gençlere, halka karşı adeta ekonomik darbe yapıyor. Halk olarak her gün yeni zamlara uyanıyoruz, zam haberlerine yetişemiyoruz. Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Artan enflasyon karşısında emekçilerin maaşları her geçen gün eriyor. TÜİK’e göre yüzde 60’larda olan enflasyon, bağımsız araştırmacılara ve yaşam gerçeğimize göre yüzde 120 civarındadır. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik. Ev kiralayamaz, kiraladığımızı da ödeyemez olduk. Bin bir emekle büyüttüğümüz çocuklarımız barınacak yurt bulamıyor. Okullarından mezun olanlarsa iş bulamıyor. Nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında, açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor. Yaşanan krizin iktidarın bilinçli bir tercihi olduğu ilk ağızdan itiraf ediliyor. İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz.
Bizler iktidarın uyguladığı ekonomik program sebebiyle bilinçli bir şekilde yoksullaştırılıyorken bir kesim, uygulanan bu politika sayesinde servetine servet katıyor. Bize soğan ekmekle yaşam sürdürmemiz salık veriliyor, kaynak yok deniliyor ama bize olmayan kaynaklar hazine garantili KOİ projeleri aracılığıyla yandaş müteahhitlere gidiyor. Bize olmayan kaynaklar çocuklarımızı istismar eden, boğazını kesen dinci gerici vakıflara ve cemaatlere gidiyor. Bize açlık sınırına dayanmış bir maaş bile çok görülürken, kaynaklar birkaç maaş birden alan iktidarın bürokratlarına, eşe-dosta, milyonluk arabalarda pudra şekeri partisi yapan çocuklarına gidiyor! Bize olmayan kaynaklar, silahlanmaya savaşa gidiyor. Biz fakirleşirken onlar zenginliklerine zenginlik katıyor. Bir avuç azınlık dışında artık kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Nefes alamaz hale geldik. Bıçak kemiğe dayandı. Sözde zam verdik algısı yaratmanıza, yalanlarınıza, dini değerleri kullanarak toplumu yanıltmanıza kanmayacağız.”
Platform adına yapılan açıklamada işçi ve emekçiler adına talepler şöyle sıralandı:
“ Maaşlarımıza hemen insanca yaşayacak zam istiyoruz.
A’dan Z’ye her şeye gelen ve gelecek olan zamların işaret fişeği olan enerji ve akaryakıt zamlarının geri çekilmesini enerji dağıtım şirketlerinin kamulaştırılmasını istiyoruz.
Elektrik, su, doğalgaza gelen zamların daha fazla gecikmeden geri alınmasını istiyoruz.
Ulaşım, su gibi temel kamu hizmetler üzerindeki ağır maliyetleri oluşturan elektrik, doğalgaz ve akaryakıt üzerindeki ÖTV ve KDV sıfırlansın.
Temel tüketim maddelerindeki KDV tamamen kaldırılsın.
Artık topluma ağır bir yük haline gelen Kamu Özel İş Birliği Projeleri, Döviz Garantili İhaleler sonlandırılsın.
Kamu emekçilerinin kayıpları giderilsin, biz kamu emekçilerine yoksulluğu dayatan göstermelik toplu sözleşme yerine, grev hakkımızı içeren gerçek bir Toplu İş Sözleşmesi için Toplu Sözleşme Masasının zaman kaybetmeden yeniden kurulmasının önü açılsın.
Tüm emeklilere asgari ücretin üzerinde insanca yaşayacağı bir ücret ödenmesini istiyoruz.
EYT sorunu seçim malzemesi yapılmadan bir an önce çözülsün istiyoruz.
3600 ve 7200 ek gösterge bütün kamu emekçilerine ayırımsız verilsin istiyoruz.
Kamuda kadrolu istihdam istiyoruz! Sözleşmeli kamu emekçilerinin derhal kadroya geçirilmesini istiyoruz.
Parasız, kamusal eğitim ve sağlık istiyoruz.
Hayatın her alanında adalet istiyoruz.
Sağlıkta şiddetin son bulmasını ve Covid-19’un herhangi bir kıstasa bağlanmadan meslek hastalığı sayılmasını istiyoruz. Mülakat değil, liyakat istiyoruz.
Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için İstanbul sözleşmesinin etkin bir şekilde hayata geçirilmesini istiyoruz. Nafaka hakkına dokunulmamasını istiyoruz.
Eşitlik, özgürlük, laiklik, adalet ve barış istiyoruz.
Ülkenin dört bir yanında geçinemeyenler sokaklarda, iş yerlerinde, akaryakıt istasyonu kuyruklarında, belediye ekmeği kuyruklarında, fatura ödeme merkezleri önünde geçim derdini dile getiriyorlar. Geçinemeyenlerin öfkesini, itirazını taşımak için Atatürk Parkında bir araya geldik, birbirimizden aldığımız gücümüzle, inancımızla isyanımızı 1 Mayıs’ta sokaklara, meydanlara taşıyoruz.
Bugün buradayız, birlikteyiz. Dayanışma gücümüzle aynı kararlılıkla 1 Mayıs'ta alanlarda olacağız işçi sınıfının 'BİRLİK / DAYANIŞMA VE MÜCADELE ' gününe daha güçlü bir katılımla 8 Martta kadınların kararlı örgütlülüğü, 2022 Newroz gücü ve iradesiyle işçi sınıfını kendisini var ettiği birlik dayanışma ve mücadele gününde olacağız. Biz emekçiler ve ezilenler tüm gücümüz ve kararlılığımızla haykıracağız;”