Adliye, Gazetecilerin ikinci adresi
Manşet Haber 5.06.2016 11:21:24 0

Adliye, Gazetecilerin ikinci adresi

Adliye, Gazetecilerin ikinci adresi

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile birlikte düzenlediği 81’inci Yerel Gazetecilik Semineri  Düzce'nin ilçesi Akçakoca’da gerçekleştirildi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Gazetecilik çok zor dönemden geçiyor. Bu dönemin kısa sürmesi için uğraşıyoruz. Düşünce basın, ifade  özgürlüğü olsun istiyoruz. Bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin en büyük meslek örgütlerinden biriyiz. Her iktidara karşı dik durmaya çalışıyoruz. Onlarla mesafemizi bozmamaya çalışıyoruz. Bütün çabamız gazetecilik için. Gazetecilik nerede mağdur ise orada olmaya çalışıyoruz. Gazeteciliğin ikinci adresi adliyeler oldu. 1-2 gün arayla sürekli adliyelerdeyiz. Kartal ve Çağlayan Adliyeleri’ne sürekli gazetecilerin duruşmalarını takip etmeye gidiyoruz.
‘Gazetecilik neden bu hale düştü?’ sorusunu da kendimize sormamız gerekiyor. Gazetecilik, dayanışması eksik bir meslek. Parçalandığını görmekten üzüntü duyuyoruz. İstiyoruz ki;  mesleki dayanışma olsun, meslek ilkelerine uyulsun. Nesnel gazetecilik yapılabilsin istiyoruz. Umuyoruz ki o günler de gelecek.”
TECRÜBELERİNİ BİZİMLE PAYLAŞACAK İNSANLARA İHTİYAÇ VAR
Düzce Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Tayhan,  ise konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Eğitim seminerinin Düzce’nin ilçesi Akçakoca’da yapıldığı için TGC’ye çok teşekkür ederim.  Meslek içi eğitim seminerlerinin önemini anlatmak için çok fazla söze gerek yok. Her katıldığımda iyi ki gelmişim diyorum. 81. eğitim seminerinde de çok değerli misafirler, gençlerle bilgilerini paylaşacak. Gazetecilik çok zor günlerden geçiyor. Tecrübelerini bizimle paylaşacak insanlara ihtiyaç var.”
MEDYA TOPLUMUN AYNASI
Düzce Vali Yardımcısı Muhammed Mustafa İmamoğlu yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi:
“Gazetecilik çok kutsal, önemli bir meslek. Kamu hizmeti de yerine getiriyor. Halkın haberlere ulaşmasında en önemli kaynak. Bu kaynakların bu hizmeti yerine getirirken gazeteciliğin tarafsız bir şekilde ve başkalarının haklarını da rencide etmeyecek şekilde yapılması çok önemli. Medya toplumumuzun aynası.Yerel yöneticilerin hizmetlerini topluma aktarıyor,  bir yandan da yöneticilerin vakıf olamadığı, toplumumuzdaki düzeltilmesi gereken olumsuzlukları da basın yoluyla öğrenmiş oluyoruz.'
Akçakoca Belediye Başkan Yardımcısı Suat Madenci ve Akçakoca Kaymakamı Mehmet Özer de yaptığı konuşmalarda 81. Seminerin Akçakoca’da yapılmasından dolayı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’na teşekkür ettiler.
Açılış konuşmalarının ardından  konusunda uzman gazeteci, akademisyen ve hukukçular tarafından mesleki konuların ele alındığı seminerlere geçildi.
İlk oturumda; TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte Örgütlenme”; Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Yazarı Orhan Erinç  “Günümüz Gazeteciliğine Genel Bakış”;  TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük “Haber ve Hukuk” başlıklı konular hakkında katılımcılara bilgi verdi. Oturumun moderatörlüğünü TGC Ankara Temsilcisi Taylan Erten üstlendi.
DURUM VAHİM AMA UMUTSUZ DEĞİL
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Yazarı Orhan Erinç  “Günümüz Gazeteciliğine Genel Bakış”  başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“ Türk basını patronlarına ‘hayır’ diyebilen genel yayın yönetmenlerini kaybettiği için bu hale geldi. O nedenle kullanılmaya en açık mesleklerden biri olan gazeteciliğin bu günkü durumundan ben daha çok kendimizin sorumlu olduğunu düşünüyorum. Gazeteciliğin bugünkü durumunu siyasal iktidarlar dışarıdan,  kimileri de içerden uğraşmalarına karşın medya ayakta durmayı sorumlu gazeteciler sayesinde başarıyor. Bu bizim için hem üzüntü hem de sevinç kaynağı olarak değerlendirilebilir diye düşünüyorum. Dünyanın neresinde olursa olsunlar gazeteciler aynı tehditlerle görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.  Yerelde çalışan meslektaşlarımızın koşulları çok daha ağır.  Haberi yaptığı kişilerle daha kapıdan çıktığında karşılaşma tehlikesi söz konusu. Gazeteciliğin durumu bugünlerde pek iç açıcı değil. Kimi yasa maddelerin yorumu gününe göre değişir bir durum aldı. Türk Ceza Yasası ve Terörle Mücadele Kanunu 2005’te değişene kadar ben hangi cümleyi kurarsam suç işleyeceğimi biliyordum.  2005’te yasalar değiştikten sonra gazetecilik daha da tehlikeli bir meslek halini aldı. Yeni bir hukuk dönemine girdik. Çok sayıda meslektaşımızın yargılanıyor olması, tutuklu ve hükümlü olmasının nedenlerinden biri de bu. Geçmişte de çok sayıda meslektaşımız hapse girmiş, tutuklanmıştı. O dönemin kararları ve bu dönemin kararları arasında ‘kuşku farkı’ ağır basıyor.  Durum vahim ama umutsuz değil. Çünkü meslektaşlarımız her türlü baskıya, tehlikeye karşı görevlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Bu da bizim gibi kıdemli gazeteciler için çok önemli bir umut kaynağı oluyor.”
GAZETECİ ÖZGÜRLÜK ALANINI SADECE HALK İÇİN KULLANIR
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte Örgütlenme”  başlıklı konuşmasında şunları söyledi:
“Gazetecilikte her yıl bir öncekinden daha zorlu geçiyor.  Yapılan her haber toplumun güç odaklarını rahatsız ediyor.  Gazeteciler haberi yaparsam tutuklanabilirim, kaygısıyla haberi yapamıyor. Bu oto sansür anlamına geliyor.  İşsizlik her yıl artıyor. TUİK verilerine göre 7 bin gazeteci işsiz. Gazetecilik özel bir meslek değil. Gazetecilik sahip olduğu özgürlük alanını sadece halk için kullanıyor.
2015- 2016 yılında yayın yasakları, haber sitelerinin kapatılması, yayın kuruluşlarına fiziki ve sözlü saldırılar gündemden hiç düşmedi. Kimi zaman meydanlardan kimi zaman ise sosyal medya üzerinden gazeteciler hedef gösterildi. Özellikle toplumsal olaylarda gazeteciler hedef seçilerek fiziksel saldırıya uğradı. Gazeteciler, işten atılmakla susturulmaya çalışıldı. Türkiye’nin dört bir yanından sürekli sansür haberleri geldi.  220 habere ve 100’ün üzerinde haber sitesine erişim engellendi. Gazeteciler yine mahkeme koridorlarındaydı. Gazetecilere özellikle Cumhurbaşkanına hakaret, terör propagandası yapmak  gizliliği ihlal ve yargıyı etkilemeye teşebbüs, kin ve düşmanlığa tahrik, hakaretten davalar açıldı. İktidar tek tip gazetecilik istiyor. Basın toplantıları dönemi bitti. Yerel yöneticiler, soru sorulabilecek basın toplantısı yapmayı tercih etmiyor. Gazetecilerin soru sorması ortadan kaldırılmış durumda. Gazetecilere fiziksel ve sözlü saldırılar devam ediyor. Türkiye’de 300’e yakın gazeteci cezaevine girip çıktı. Yüzlerce gazeteci haklarında açılmış davalarla yargılanıyor. Yasalarda gerekli düzenlemeler yapılamadı. Gazetecilerin yüzde 3, 5’u sendikalı. Gazetecilerin çoğunluğu Basın İş Yasası kapsamında çalıştırılmıyor. Dernekler arasındaki çatışma dayanışmayı olumsuz etkiliyor. Basın İş Yasası’nı iktidar patronların çıkarları doğrultusunda değiştirmeye çalışıyor. Örgütlenme şart. Derneklere ve sendikalara üye olarak mücadele gerekiyor. Siyasi görüş ayrılıkları yerine basın ve ifade özgürlüğü noktasında birleşilmeli. İktidar aygıtı olmanın kısa vadeli yararları yerine mesleğin geleceği için yan yana durulabilmeli.”
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TOPLUMUN TEMELLERİNDEN BİRİDİR
TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, “Haber ve Hukuk” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
“İfade özgürlüğü, demokratik toplumun esaslı temellerinden birini oluşturur. Sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşünceleri için değil ama ayrıca devlet ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, çarpıcı gelen/şok eden ya da rahatsız eden haber ve düşünceler içinde uygulanır. Basın söz konusu olduğunda bu ilkeler özel bir önem kazanır. Bu tür haber ve düşünceleri vermek basın yayın kuruluşları için sadece bir görev değildir. Halkın bu haber ve düşünceleri edinme hakkı vardır.”

 

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

19.9° / 13.3°