AFRİKA TOPRAKLARINDA YAPILACAK TARIMLA ÖVÜNMEK…

16.03.2022 22:03:08

AFRİKA TOPRAKLARINDA YAPILACAK TARIMLA ÖVÜNMEK…






Bu işleyişte bir “yanlış” yok mu?





Ülkenin her bölgesi varsıllık kaynasın, ekilecek toprağınız/ su kaynaklarınız bol olsun, insan emeğiniz iyileştirilmiş koşulları beklesin…





Yok, olmuyor bir türlü!





Göbek bağı ile bağlanılmış sanki dünyanın “bir başka” bölgelerinde oluşacak karmaşaya…





“Bize ne” demiyorum; Rusya- Ukrayna anlaşmazlığında da, Çin’de ortaya çıktığı ileri sürülen corona virüs salgınına da, Kuzey Kore’nin akılları zorlayan duygularına da, Fransa’daki sarı ceketlilerin eylemlerine de, NATO’nun açgözlü tutumuna da, Bill Gates’in/ Elon Mask’ın gezindiği sanal dünyaya da bir bakalım neler oluyor bir görelim, “oralar” olanlar karşısında neler yapılabilir, hangi bilimsel çalışmaların içeresinde yer alınabilir, insanların yaşam alanlarının varsıllaşması boyutunda çalışmalar yapalım da…





Bu ülkedeki yaşayanı, o ülkelerdeki yaşama imrendirtmeyelim! Oralardan gelecek “yardımla” umutlandırmayalım! Oralardan gelecek “azıkla” bu yurdun insanını sevince boğmayalım…





***





Ukrayna ile Rusya savaşıyor, onların yaşayacağı yokluğu/ acıyı/ daralmayı biz yaşıyoruz!





Şu ayçiçeği yağı konusu… Kocaman verimli toprakları olan bir ülke eğer “yağ” konusunda böylesine” kıskaca giriyorsa, marketler talan edilircesine boşaltılıyorsa, fiyatlar aynı gün içerisinde ikiye katlanıyorsa bunun sorumluları, bu haksızlığın “sorulacakları” olmamalı mı?





Bu yurdun üreticisine, tüketicisine, esnafına, emekçisine, emeklisine, asgari ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan yurttaşına oluyor olanlar!





“Yakalarsam hesabını soracağım, burnundan getireceğim” demekle olmuyor işte!





Her yaşanan “acının” ardından buna benzer ne sözler duyduk, ne “hesap sorulacak” çığlıklar yankılandı kulaklarımızda anımsayın hepsini ister birer birer, ister hepsini birden anımsayın!





Bu gün yaşananlar daha önceden yaşanmış, yine benzeri sözler söylenmiş, yurttaş “bir şeyler yapılıyor” sansın diye oralar/ buralar didik didik aranmış…





Yine aynısı yaşanıyor, yine aynısı yurttaşı emeğinden çalıyor işte!





Bir şeylerin “yanlış” olduğu daha anlaşılmadı mı?





***





Şunu biliyoruz artık:





Toprağı ekmeden, üretmeden olmuyor!





Giden Tarım Bakanı, üreticinin gözlerine bakarak “olmamışları/ yaşanmamışları” anlattı durdu! Onca sorunun, onca ekilemeyen toprağın, onca girdilere yetemeyen çiftçinin yaşadıkları yalan gibi, “üreticimiz zarar etmiyor, bir iki yıl içerisinde daha çok kazanç sağlayacak” diye beklentilere itekledi!





Hangi çiftçiden, hangi üreticiden söz ediyordu acaba?





Dışarıdan pahalıya alınan buğday ekmek büfelerinin önündeki kuyrukları uzatıyordu, yeterince ayçiçeği ekilemediğinden dolayı gemilerle dışarıdan yağ getiriliyordu, yakında pancar eksikliğinden dolayı glikoz şurubu da gereksinilir/ dış alım yolları aranmaya çalışılırsa hiç şaşmayın!





Hangi üretici kazanıyordu acaba? Bu yurdun çiftçisi toprağını ekebilmiş olsa, ektiğiyle geçimini sağlayabilmiş olsa bunca dışa bağımlılığa gerek olur muydu dersiniz?





Aklımızla oynamayı sürdürüyorlar, biliyor musunuz?





***





Eskisi “affını” isteyip gidince yenisi geldi Tarım Bakanı’nın…





Daha adını “ilk” duyduğumda “ne olabilir” diye düşünmüştüm!





Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirmiş, İngiltere’de doktorasını tamamlamış, toprağın önemini bilen bir isim; Vahit Kirişçi. Geçtiğimiz günlerde Adana’daydı. Öyle güzel sözler söylemiş, tarımda istenilen yere ulaşılacağının sözünü vermiş, üreticiyi desteklemek için zorlukların aşılacağını belirtmişti ki…





Haydi, o zaman! Son bir yılda tarımsal gübreye, ilaca, bidere, mazota gelen zamları “iyileştirin”, üreticinin üretirken yaşadığı zorlukları aşmasına destek olun, ürün daha toprağa atılmadan taban fiyatını belirleyin, dış alımlardan uzak durun, bilimsel sulamayı geliştirin, ürün planlaması yapın, üreticiye kazanç güvencesi verin, hal yasasını gerçekleştirin, borçlarını bir kereye özgü düzenlemeye gidin, köylünün/ çiftçinin/ üreticinin kalkınmada önemini ortaya koyun…





Bunlar olmaz “şeyler” değil, bunlar “çözülemez” sorunlar değil!





***





Özellikle altını çizmekte yarar var; bu ülkenin bir tane komünist belediye başkanı var; Fatih Mehmet Maçoğlu. Kentinde başarılamaz denileni başardı, marka ürünler ortaya koydu, üreticinin önündeki engelleri kaldırmak için çabaladı, hep süslü sözlerden kaçındı, bazı AKP’li belediyelerin bile “bunu nasıl başarıyorsun” sorusuyla karşılaştı…





Maçoğlu, basına verdiği bir demecinde, Ülkede tarım sorunun altı ayda çözüleceğini, üstelik beş/ altı ülkenin tarım gereksinmesini karşılayacağını ileri sürüyor!





Maçoğlu’nun yeri belli, yaptıkları belli; yolu/ yöntemi sorulması gerekmez mi?





Gerekmeyecek, çünkü Bakan Kirişçi çıkacak, daha ayağının tozu gitmeden “Afrika’da bakir topraklar var, orada tarım yapacağız” diyecek, üstelik de ayakta alkışlanacak!





Suyunuz, toprağınız, köylünüz dururken Afrika topraklarında yapacağınız tarımınla övüneceksiniz; gerçekten sizce de bu işleyişte bir “yanlış” yok mu?




1

TÜRK'ÜM VE KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİM...

2

Düzgün COŞKUN yazdı/ "ATOM KARINCA" SEN YÜREKLERDE YAŞIYORSUN

3

TGC: GAZETECİLİĞİ KUŞATMAKTAN VAZGEÇİN!

4

YAPI RUHSATI VERİLEN BİNALARIN YÜZÖLÇÜMÜ %18,9 AZALDI

5

TÜRKİYE’DE AİLELERİN %31'İ ÇOCUKLARININ ÇEVRİMİÇİ YAŞAMI NEDENİYLE TARTIŞMA YAŞIYOR