AKP
Manşet Haber 24.07.2014 09:00:39 0

AKP'nin 16 Katrilyonluk Yatırımı Nerede?

AKP'nin 16 Katrilyonluk Yatırımı Nerede?

alidemircali_halil_ibrahim CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, İlkhaber Gazetesi'nden Halil İbrahim Uğur’un  Adana ve Cumhurbaşkanı seçimleri ile ilgili sorularını yanıtladı. Hükümetin Adana’yı cezalandırdığını ileri süren Ali Demirçalı, “Bir kaç gün önce AK Parti hükümeti tarafından hazırlatılan bir kitapçık Adana’da dağıtıldı. Dağıtılan kitapçıklarda Adana’ya 16 katrilyon yatırım yaptığı söyleniyor. Bu iktidar ya sayı saymasını bilmiyor ya da paranın ne demek olduğunu bilmiyor.” dedi.

Soru: CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı’yı sık sık Adana’da görüyoruz. Siz bir milletvekili olarak seçim bölgenizde yeterince kaldığınızı düşünüyor musunuz?

Ali Demirçalı: Diğer milletvekili arkadaşlarımda ziyarete geliyor. Tabi onları yakından takip etmiyorum ama tüm milletvekili arkadaşlarım Adana’ya geliyor. Ali Demirçalı daha fazla mı, daha az mı Adana’ya geliyor? O sizlerin takdiri. Ali Demirçalı, Adana’ya gelmek zorunda. Çünkü Ali Demirçalı Adana milletvekili, bu bölgenin milletvekili... Ali Demirçalı’yı seçip Ankara’ya gönderen Adanalılardır sonuçta... Ali Demirçalı, Adanalılara vefa borcu vardır. Adana’nın hak ettiği yere gelmesi içinde elimden gelen katkıyı ve desteği sunmaya çalışıyorum. Şu var; her yere gidebiliyor muyuz, her yere yetişebiliyor muyuz? Bu da mümkün değil. Ama ben 2,5 milyon nüfuslu bir kent ilimiz, tabi her ilçeye ve her köye gitmek isterim. Ama biliyorsunuz milletvekillerini görevi yasama yapmak. Yasamadan kalan zamanı seçim bölgesinde, işte sivil toplum örgütlerini, basınımızı, meslek odalarını, işadamlarımızı, esnafımızı ziyaret ederek onların sorunlarını sıkıntılarını Ankara’da genel kurulda gündeme getirmek için yada ilgili bakanlıklara sözlü, yazılı soru ve araştırma önergeleri vererek Adana’ya sahip çıkan bir milletvekili olmaya çalışıyorum.

Demirçalı: “Milletvekilini çalıştıracak kendi ilindeki dinamiklerdir, yani beni çalıştıracak sivil toplum örgütleridir, odalardır, sendikalardır, derneklerdir ve buradaki vatandaştır, ben bunu çok iyi biliyorum.”

Soru: Ülkemizde milletvekilleri seçildikten sonra bir daha seçim bölgesine gelmez diye halk arasında zaman zaman eleştiriler yapılır. Mesela sizin CHP Genel Merkezi’nde üst düzey görevleriniz var ve ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) milletvekili olarak görev yapıyorsunuz. Milletvekillerimizin tamamı sizin gibi 2-3 ve daha fazla görevi birden yürütüyor. Peki, bu yoğunlukta bir milletvekili kendi seçim bölgesine istese sık sık gidebilir mi?

Ali Demirçalı: Şimdi tabi, seçilip meclisi gittikten sonra, meclis görevleri ve ayrıca bağlı oldukları siyasi partide görevleri var milletvekillerinin... Milletvekili seçilip Ankara’ya gittiğinde orda, önce komisyonlara seçilirler. Biliyorsunuz, bir çok komisyon var. Komisyonlarda işte her partinin bir üye sayısı var. Benim bağlı olduğum komisyon, Milli Savunma Komisyonu. Bu komisyonda 6 CHP’nin, 3 MHP’nin, 1 HDP’nin ve 16 Adalet ve Kalkınma Partisi’nin milletvekili var. Tabi komisyon toplantıları oluyor. Toplantılardan önce komisyonun gündemi ile ilgili çalışma ve hazırlık yapıyor. Bunun dışında milletvekillerinin genel kurul çalışmaları var. Genel kurul çalışmalarının yani meclis çalışmalarının dışında da bir parti çalışmaları var. İşte mesela ben partimin idareci kadrosundayım, genel merkezindeyim, Genel Sekreter Yardımcı görevini yürütüyorum. Tabi bundan dolayı da bir çok zamanımın Ankara’daki meclisin ve komisyonun dışında kalan büyük bir zamanı genel merkezde geçiriyorum. Tabi bunun dışında da zaman buldukça seçim bölgemize geliyoruz. Seçim bölgesinde de partimizin, belediyelerimizin, sivil toplum örgütlerinin yapmış oldukları etkinliklere katılmaya çalışıyoruz, katkı sunmaya çalışıyoruz. Sonuçta sunu biliyorum ki; milletvekilini çalıştıracak kendi ilindeki dinamiklerdir, yani beni çalıştıracak sivil toplum örgütleridir, odalardır, sendikalardır, derneklerdir ve buradaki vatandaştır, ben bunu çok iyi biliyorum. Şimdi biz bütün sivil toplum örgütleri ile diyalog halinde olmaya çalışıyoruz. Onların sorunlarını, sıkıntılarını işte mecliste gündeme getirmeye çalışıyoruz. İşte sağlıkla ilgili olanları Tabip Odası ile, işsizlik ile ilgili olanları Sanayi Odası ile Ticaret Odası ile, tarım ile ilgili olanları Ziraat Mühendisleri Odası yada Çiftçiler Birliği ile görüşerek, konuşarak Ankara’da gündeme getirmeye çalışıyorum.

Adana’ya yapılan haksızlıklar karşısında sesini yükselttiğini belirten Demirçalı, Adana’nın bulunduğu nokta için hem kızgın hem de üzgün olduğunu söyledi.

Soru: Ali Demirçalı’nın bazı olaylar yada konular karşısında zaman zaman çok sert çıkışlar yaptığını görüyoruz. Siyasette bu kadar sert olmaya gerek var mı? Ayrıca Ali Demirçalı, gündelik hayatında ya da evinde de bu kadar sert midir?

Ali Demirçalı: Ali Demirçalı kişilik olarak aslında çok sıcak kanlı ve kendisi ile barışık biridir. Beni yakından tanıyanlar bunu bilir. Daha birleştirici, kucaklayıcı ve hiç kimseyi ötekileştirmeyen bir yapıya, kişiliğe sahiptir. Kendisi ile barışık olan birisi zaten halkıyla da, dostlarıyla da barışık olur. Kolay kolay kavgadan yana değildir. Ama tabi biz siyaset yapıyoruz. Siyasetinde bir gerçeği var, bir doğası var. Bu siyasetin doğası içerisinde de bazen söylemlerimizde ve düşüncelerimizde daha sert olabiliyoruz. Bunun nedeni de şudur; söylediklerimiz etkili olsun diye, karşılık bulsun diye zaman zaman tabi söylemlerimiz sert olabiliyor. Çünkü ben Adana’yı çok seviyorum, Adanalıyı çok seviyorum. Biz hem kızgın hem de üzgünüz. Çünkü 12 yıldır mevcut iktidar, Adana’ya hiç bir şey yapmadı. Duyduğum kadarıyla bir kaç gün önce AK Parti kendi kitapçığını Adana’da dağıttı. Dağıtılan kitapçıkta AK Parti, Adana’ya 16 katrilyon harcama yaptığını söylüyor. Bu iktidar ya sayı saymasını bilmiyor ya da paranın ne demek olduğunu bilmiyor. 16 katrilyon Adana’ya harcama yaptığını söyleyen iktidara sormazlar mı? 12 yıldır Adana’ya ne yaptın, nereye harcadın bu parayı? Adana resmen cezalandırılmış, son 12 yılda çok sayıda dev gibi fabrikalar kapatılmış, dünya kadar insanımız işsiz kalmış, Adana işsizlikte birinci sıraya yükselmiş, Adana çok yoksullaşmış, kent kimliğini kaybetmiş, büyük bir krizin içine sürüklenirken iktidar partisi ve onun milletvekilleri sadece seyirci kalmış bu duruma. Yani hala diyebilirler mi, şuanda Adana’da sanayi çok iyi bir yerde? Sanayicilerimiz büyük sıkıntı içerisinde. Fabrikalarımız yüzde 50-60 kapasite ile çalışıyor. Bir zaman Adana tarımın başkentiydi, tarım bitme noktasına geldi. Adana’nın yapısına baktığımız zaman yüzde 30-40 sadece tarımla uğraşan sektör var. Bir zamanlar Türkiye’yi tek başına besleyen bir şehirken, bugün Adana’da tarımın geldiği noktaya bakar mısınız? Ürün girdi maliyetlerine bakın, çiftçimiz şuanda çok büyük sıkıntı içerisinde, rakiplerine göre rekabet edecek gücü kalmamış. Çünkü neden girdi maliyetleri çok yüksek. Bugün son 12 yılda, mazot ne kadar arttı? Hemen hemen 5-10 katına yükseldi. Peki çiftçimiz ürününü kaça satıyor, narenciyesini kaça satıyor? 10 yıl öncesindeki fiyatlara satıyor. Niye sen balıkçılık sektöründe olduğu gibi, çiftçimize indirimli mazot vermiyorsun? Mazotun üzerindeki KDV ve ÖTV’yi kaldırmıyorsun? Adama sormazlar mı, benim çiftçimin ne günahı var? Benim çiftçim buğday hasadı yaparken, hükümet buğday hasadı sırasında buğday ithal ediyor. Çiftçi mısır hasat ediyor, hükümet mısır ithal ediyor. Bakın şuanda buğdayın taban fiyatı henüz açıklanmadı. Yani çiftçi dikim yapacak, ürün desteği ne kadar verilecek, hangi ürün ne kadar teşvik alacağını bilemiyor. Sonuçta gelinen noktaya bakın, karpuz çıkmadan önce, Adana ve Türkiye karpuza doyuyor daha sonra bizim karpuzumuz çıkıyor. Bunun sonucunda ne oluyor; karpuz üreticisi büyük problem yaşıyor. Yazık günah değil mi benim üreticime, Adana ve Adanalı bunu hak etmiyor. Yani bu iktidarın tarım politikaları yüzünden biliyorsunuz önce et ithal ettik, sonra canlı hayvan ithal ettik, daha sonra saman ithal ettik. Yani ben buna tepki göstermeyeceğim, burada ses tonumu yükseltmeyeceğim de ne zaman yükselteceğim?

Ömer Çelik’i sert bir dille eleştiren Ali Demirçalı, “Adana, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan en az yatırımı Ömer Çelik döneminde aldı.” dedi.

Soru: Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ömer Çelik Adanalı ve Adana Milletvekili biliyorsunuz. Sayın Ömer Çelik’in Bakan olması Adana’ya ne gibi faydaları oldu?

Ali Demirçalı: AK Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı oldu. Adanalı bir bakanımız olduğu için çok sevindik. Muhalefet milletvekili olarak telefon açıp, tebrik edip başarılar diledim. Ama Adana, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan en az yatırımı Ömer Çelik döneminde aldı. Yazık günah değil mi? Başka bir bakan olsaydı, Adana daha çok yatırım alırdı.

Soru: Ali Demirçalı göz önünde olan bir milletvekili. Peki Ali Demirçalı’yı ilerleyen dönemlerde siyasetin neresinde göreceğiz? Ali Demirçalı yerel siyaset mi, Genel Merkez’de mi yoksa uluslararası arenada mı siyaset yapmak istiyor? Ali Demirçalı’nın siyasette hedefi nedir?

Ali Demirçalı: Önümde çok uzun ve önemli bir süreç var. İçinde bulunduğumuz şartlar daha çok karar verir. Bir siyasetçinin ben bunu olmak istiyorum demesi ile o olmaz. İçinde bulunduğu şartlar, ortam ve zaman ona yön verecektir. Ama tabi biz Türkiye’nin de milletvekiliyiz ama, çok da böyle basında öne çıkmış isimler değiliz. Daha çok yeniyiz, biraz zamana ihtiyaç var. Zaman içerisinde kader bizi nereye sürükler bilmiyoruz, artık yerelde mi yoksa genelde kalırız Allah bilir.

Soru: Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmaları kapsamında neler yapıyor? Adana’da yürütülen çalışmalar nasıl gidiyor?

Ali Demirçalı: Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Adana’da örgütlerimiz özellikle il, ilçelerimiz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız elinden gelen her türlü katkıyı sunmaya çalışıyor. Şuanda sandık görevlilerinin eğitimi var. Biz de Cumhurbaşkanı adayımızı halkımıza anlatmaya ve tanıtmaya çalışıyoruz. Yani iki farklı Türkiye yarışacak burada. Birincisi, ‘Başkanlık’, ‘Yarı Başkanlık’ isteyen, daha çok diktatör, tek adam yönetimini isteyen bir anlayış ile birde daha demokratik, daha özgürlükçü, cumhuriyetçi, laik, kadın erkek eşitliğine inanmış, anayasaya bağlı, hukuka bağlı bir aday var. Tabi biz burada Ekmeleddin İhsanoğlu’nu en iyi şekilde Adana’da anlatmaya çalışıyoruz. Bizim çok iyi bir adayımız var, iyi bir bilim adamı. Bir tarafta Erdoğan var, diğer tarafta bir bilim adamı var. Bir tarafta birleştirici, uzlaştırmadan yana, özgürlükçü ve daha demokratik biri var. Karşısında ise diktatör var. İnsanları kutuplara ayıran, ötekileştiren, etnik köken üzerinden kimlik siyaseti yapan birisi var. Birisi kendisine 5 yıl kazanmaya çalışan yani kendimi nasıl yargılanmaktan kurtarırım kendimi diyen birisi var, bir tanesi de nasıl Cumhurbaşkanı olurum, bu gerginlikleri, bu baskıyı ortadan kaldırırım diye düşünüyor. Bir taraftan sıkıştığında suçu, ‘Paralele’, ‘Küresel güçlere’, ‘Faiz Lobisine’ atan, doğru söylemeyen bir Başbakan var. Onun için bu ülkenin, bu Başbakan’dan ve bu Başbakan’ın çekirdek kadrosundan kurtulması lazım. Ve bunun zamanı geldi.

Kasım ayında erken seçim olacağını iddia eden Ali Demirçalı, AK Parti’nin erken seçimi dillendirmeye başladığını söyledi.

Bana göre muhtemelen erken seçim olacaktır. 30 Kasım’da yada Kasım ayı başlarında erken seçim olacak diye düşünüyorum. Çünkü AKP bunu dillendirmeye başladı. İktidar her geçen gün yıpranıyor, hem ekonomi, hem dış, hem de iç politikada AKP iflas etmiş durumda. Onun için şuanda Başbakan ve onun çekirdek kadrosunun kimyası bozulmuştur. Ayrıca AKP’den acayip çatlak sesleri gelmeye başladı. 10 Ağustos’ta Adanalı seçmen en az yüzde 70 ve üzerinde oyla Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyecek. Ve benim düşünceme göre Ekmeleddin İhsanoğlu 1. turda seçilecektir. Hiç kimse harama ortak olmaz. Aradaki fark şu, Ekmeleddin İhsanoğlu, 77 milyon insanın Cumhurbaşkanı Adayı, ama Başbakan sadece kendine oy verenlerin Cumhurbaşkanı Adayıdır.

Ali Demirçalı, aydın olan Kürt seçmenlerin Başbakan Erdoğan’a oy vermeyeceğini iddia etti

 

Soru: Cumhurbaşkanı seçimleri 2. tur oylamaya kalacak gibi görünüyor. 2. turda da Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yarışacağı görülüyor. Burada Kürt halkı belirleyici olacak gibi görünüyor. Peki, CHP, MHP ve HDP aynı adaya oy verir mi?

 

Ali Demirçalı: Kürt seçmen daha politize olmuş bir seçmendir, duyarlı bir seçmendir. Belki bir çoğu sandığa gitmeyecektir. Ben şunu biliyorum ki; Kürt seçmenlerinin aydın kesimi, büyük bir bölümü kesinlikle Başbakan’a oy vermez. Ben bunu çok iyi biliyorum. Peki CHP ve MHP’nin çatı adayına oy verir mi? Verir. Öte yandan Kürt seçmen Başbakan Erdoğan’a neden oy versin ki? Vermesi için bir neden var mı? Bana göre yok. Ama Ekmeleddin İhsanoğlu’na verir ve verecektir de, bundan emin olun.

CHP’de ayrışma yada kavga olmadığını söyleyen Ali Demirçalı, bu gibi olayların iktidar tarafından kasıtlı olarak pompalandığını ileri sürdü.

Soru: CHP’nin tabanında kutuplaşmalar olduğu tartışılıyor. Hala Deniz Baykal’ın Genel Başkan olmasını isteyen, Önder Sav’ın CHP Genel Başkanı olmasını isteyenler, Kılıçdaroğlu’nun görevine devam etmesini isteyen bazı gurupların olduğu söyleniyor. Aslında bu söylentileri, örneğin Ekmeleddin İhsanoğlu’nun çatı adayı gösterilmesinde de yaşadık. Bu gibi aykırılıklar yada ayrışmalar için CHP Genel Merkezi ne yapıyor?

Ali Demirçalı: Bu doğru değil bir defa. Şuanda CHP birlik ve beraberlik içerisinde. Bu iktidar sürekli olarak, CHP içerisinde kavga var ve söylem birliği yok gibi ifadeler pompalıyor. Ancak bu böyle değil, biz çok sesli bir partiyiz, demokratik bir partiyiz. Bizde biat kültürü yoktur, biz Genel Başkanımızla da partimizin diğer yetkili organları ile de oturur düşüncelerimiz paylaşırız. Ama düşüncelerimizi paylaşmamız, ayrışmalar anlamına gelmez. Yani sonuçta sesli düşünürüz, sesli konuşuruz ama genel merkezimizin kararına da uyarırız. Genel başkanımızın vermiş olduğu karara da saygı duyarız. Ama AKP’nin istediği bu ancak bu tutmaz. Bunu CHP’liler yemez, CHP’liler bunu görür. Bu basit bir ayak oyunudur. CHP’de kavga var görüntüsü oluşturulmak isteniyor ama CHP’de kavga yok. CHP’liler şuanda kenetlenmiş durumda, sandığa gitmeyecek olan varsa o da AKP’lilerin büyük bir bölümüdür. CHP’liler sandığa gidecektir ve sandığa sahip çıkacaktır. Şuanda denizde ve yaylada olan AKP ve onun çekirdek kadrosudur. Çünkü onlar şuanda tatil yapacak durumda olan onlar. Vatandaşın tatil için denize ya da yaylaya gidecek ekonomik durumu yok. AKP’nin doğru söylemediğini fark etmiş, sandığa gitmeyecek ve Başbakan’a oy vermeyecek çok büyük bir kesim var. Başbakan bence şok olacak. Vatandaş şuna karar verecek, çatıya mı, çeteye mi oy verecek. Hiç kimse çeteye oy verip, harama ortak olmaz.

Adana’da Esed ile akraba olan bir kesimin olduğunu belirten Ali Demirçalı, “Eğer Adana’da bir sorun çıkarsa, bu Kahramanmaraş’takine benzemez.” dedi.

Soru: Suriye’den Adana’ya, Hatay’a, Kahramanmaraş’a, Şanlıurfa’ya ve bölgedeki diğer illere çok sayıda mülteci geldi. Ancak halk Suriyelilerden tedirgin ve Suriyelilere yönelik tepkiler her geçen gün biraz daha artıyor. Kahramanmaraş’ta ise geçtiğimiz gün bu tepkiler patlak verdi. Sizce bu olaylar daha da büyür mü, bu olayların önümüzdeki günlerde devamı gelir mi?

 

Ali Demirçalı: Başbakan ve onun Dışişleri Bakanı’nın hiç bir öngörüsü dış politikada karşılık bulmadı. “Esed 3 aya gidecek.” dedi ama Esed yerinde, Başbakan gidiyor. Bunu AKP’ye oy verenlerin görmesi lazım. Sen adama ihanet edersen, adama arkadan vurursun, muhalifleri getirip burada eğitirsen, maddi-manevi destek verirsen, silah verirsen, Türkiye’ye gelen sayısı tam olarak belli olmayan, kimine göre 2 milyon, kimine göre 1,5 milyon Suriye’den zorunlu göç etmiş insanların günahının bedelini bu dünyayı bırak, diğer dünyada bile ödeyemez bunlar. Çünkü Suriyeliler perişan durumda, bu duruma sebebiyet veren Başbakan ve çekirdek kadrosu ile Dışişleri Bakanıdır. O insanlar şuanda ekmek bulamıyor, iş bulamıyor, perişan durumda, yatacak yer bulamıyorlar. Çok büyük sıkıntılar ülkemizi bekliyor. Suriye’den gelen yaklaşık 2 milyon insanı besleyemezsen, barındıramazsan ve kaderine terk edersen mutlaka sorunlar çıkacaktır. Adamlar bellerinde silahlar ile geziyor. Esnafım ve vatandaşım tedirgin, güvenlik sorunu yaşıyor. Bunların sorumlusu Başbakan ve Dışişleri Bakanıdır. En tehlikelisi Adanalılarla, Suriye’de Esed ile akrabalık bağları var. Adana’da bir problem olursa, Kahramanmaraş’taki gibi olmaz o yüzden herkesin duyarlı olması lazım.

Soru: Hükümetin dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Ali Demirçalı: Çocuklar uyurken susulur ama çocuklar ölürken sessiz kalınmaz. Gazze’de çocuklar öldürülüyor, peki hükümet ne yapıyor? Sadece laf söylüyor, seyirci kalıyor başka bir şey yapmıyor. İsrail ile tüm ilişkilerini sıfırlasın sıfırlayabiliyorsa. Bu iktidar döneminde İsrail ile olan ticaretimiz artmıştır. Kavga ediyormuş gibi görüntü vererek vatandaşın oyunu almak için, yani bir “One minute’ demekle bu işin olmayacağını herkes bilir. Bunu söyledikten sonra ticaretini ve anlaşma sayısını artıracaksın ve sonrasında da diyeceksin ki, “İsrail, şöyle kötü böyle kötü”... o zaman tüm anlaşmalarını yok say, hiç bir şey bilmiyorsan Şili ülkesi gibi yap. Bunu da yapmıyor, bu iktidarın dış politikaları çökmüş durumda. Benim bugün Suriye ile ne problemim vardı? Önce Suriye ile kardeş olacaksın, beraber kahvaltı yapacaksın, sonra “Kardeşim” dediğin Esed’i arkadan vuracaksın, bunu herkes görüyor. Birileri “İyi ol” demiştir iyi olmuştur, birileri “Kötü ol” demiştir, kötü olmuştur. Yani Suriye ile bugün ticaretimiz sıfır noktasında. Bu durum benim çiftçimi, esnafımı ve nakliyecilerimi etkilemiyor mu? Hepsi olumsuz etkilendi. Bugün İran’da, Irak’ta, Mısır’da problem yaşıyoruz. Şuanda Suriye’de sadece Türkiye’nin büyükelçisi yok. Mısır’da temsilcimiz yok. Irak’ta konsolosumuz ve çalışanları rehin alındı. Hangi ülkenin konsolosu rehin alınmış. Demek ki hükümet, dış politikasını gözden geçirmek zorunda. Çapsız bir Dışişleri Bakanı ile bu iş olmaz. Bunu fark etmesi lazım. Geçmişte “Sıfır sorun” diyerek yola çıkmıştı ama şimdi elde komşu kalmadı. Tabi bu durum çiftçimi, sanayicimi ve esnafımı da olumsuz etkiliyor. Bursa’da şeftali üreticisi de, Adana’daki narenciye üreticisi de bundan ekleniyor. Onun için olaylara bir bütün olarak bakmak lazım.

Soru: Bugün akşam saatlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Adana’da olacak. Peki Kılıçdaroğlu’nun Adana ve Adanalılar için özel bir mesajı olacak mı? Ayrıca bu ziyaret ne anlama geliyor?

Ali Demirçalı: Sayın Genel Başkanımızın bu ziyaret öncelikli olarak Adana’da seçilen belediyelere hayırlı olsun ziyareti olacak. Saat 17:00 gibi Adana olacak. 18:00’da Seyhan Belediye Başkanımızı ziyaret edecek. Daha sonra Çukurova İlçesi’ne gelecek. Çukurova Belediyemizi ziyaret edecek, orada hayırlı olsun temennilerini ilettikten sonra Çukurova Belediyesi tarafından verilecek iftar yemeğine katılacak. Daha sonra da Çukurova’nın Ramazan Şenlikleri adı altında yaptığı bir etkinliğe katılacak ve burada yaklaşık 20 dakika sürecek konuşmasını yaptıktan sonra Adana’dan başka bir şehre gitmek üzere ayrılacak. Tahmin ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasında Cumhurbaşkanı adayımızı anlatacak. Yani Ekmeleddin İhsanoğlu kimdir, nasıl bir bilim adamıdır, Cumhurbaşkanı görevini yapmaya uygun mudur, değil midir? Yani Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tanıtacak. Ekmeleddin İhsanoğlu seçim çalışmalarını kurduğu ekibi ile kendisi yapıyor. Ancak biz ve diğer destek veren siyasi partilerde kendi programları ile İhsanoğlu’na katkı sunmaya çalışıyor. AKP’nin proje değeri ve kullanım değeri kalmadı. Dünyada Türkiye’yi temsil etme ihtimali kalmadı. Onun için artık yeni bir Cumhurbaşkanı ve yeni bir anlayış ile ülke daha iyi ve daha güzele doğru gideceğini düşünüyorum.

ALİ DEMİRÇALI KİMDİR?

Ali Demirçalı, 1 Nisan 1965'te Elazığ Sivrice'de doğdu. Babasının adı Memet, annesinin adı Nesli'dir.

İş Adamı; Lise mezunu.

Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden ayrılarak Ara İnş. Ltd. Şirketi, A.F.D. Yapı Ltd. Şirketi, Asal Yapı Ltd. Şirketi ve Astay İnşaat Turizm Sanayi Ltd. Şirketinin kurucu ortağı olarak görev yaptı. Adana Genç İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği ile Güney ve Güneydoğu Genç İşadamları Federasyonu Haysiyet Kurulu Üyeliğinde bulundu. Birçok sivil toplum kuruluşunun çalışmalarında yer aldı.

Orta düzeyde İngilizce bilen Demirçalı, evli ve 2 çocuk babasıdır.

 

 

 

 

 

Gençler emeklilikten umutsuz
Çalışanların yüzde 61’i emekli olabileceğini düşünmüyor. Çalışanlar nezdinde emekli olmaya yönelik endişeler, en çok 25-29 yaş aralığında yoğunlaşıyor. 25-29 yaş aralığındaki çalışanların yüzde 74’ü, 30-34 yaş aralığındaki çalışanların yüzde 67’si, 16-24 yaş aralığındaki adayların ise yüzde 60’ı emekli olabileceğini düşünmüyor. Çalışanların yaş ortalaması arttıkça emekli olabileceğine dönük inancı da artış gösteriyor. 35-39 yaş aralığındaki çalışanların yüzde 59’u emekliliğe hak kazanacağını düşünmezken, 40 yaş üstü çalışanlarda bu oran yüzde 36’ya geriliyor

Türkiye’de çalışma hayatında en çok merak edilen konu, “Ne zaman emekli olabilirim?” sorusunun cevabı… Çalışanlar bu nedenle yıl ve prim şartlarını doldurmayı bekliyor. Bir gün emekli olabilme hayaliyle yaşayan çalışanların, emekli olma süreleri uzadıkça, bu konudaki endişeleri de artıyor. Türkiye’nin mavi yaka ve ara kademede lider insan kaynakları sitesi Eleman.net’in 19 bin 376 çalışanüzerinde gerçekleştirdiği “Emekli olabileceğinizi düşünüyor musunuz?” konulu anket çalışmasının sonuçları, çalışanların bu konudaki endişeli yaklaşımını belgeliyor.  Araştırma çalışmasında özellikle 25-29 yaş arası ile 30-34 yaş arası kesimin emekli olma konusunda daha büyük kaygı yaşadıkları görülüyor. Yaklaşık bir aylık süre içinde tamamlanan anket çalışmasına göre, 25-29 yaş arasında çalışanların yüzde 74’ü, 30-34 yaş aralığında ki çalışanların yüzde 67’si ve 16-24 yaş arasında çalışanların yüzde 60’ı emekli olabileceğini düşünmüyor. Çalışanların yaş ortalaması arttıkça, emekli olabileceğine dönük inancı da artış gösteriyor. 35-39 yaş aralığındaki çalışanların yüzde 59’luk bölümü emekliliğe hak kazanacağını düşünmezken, 40 yaş üstü çalışanlarda bu oran yüzde 36’ya geriliyor.
















































Anketi cevaplayan aday sayısı19.376 kişi
Anket yayın aralığı25 Haziran - 20 Temmuz
Emekli olabileceğinizi düşünüyor musunuz?Hayır, düşünmüyorum % 61Evet, düşünüyorum % 39
16-24 yaş arası% 60% 40
25-29 yaş arası% 74% 26
30-34 yaş arası% 67% 33
35-39 yaş arası% 59% 41
40 yaş ve üstü% 36% 64

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de 9,9 milyon emekli bulunuyor. Emekliliğe hak kazanabilmek için 4A’dan sigortalı olmuş kadın ve erkek çalışanların 3.600 - 4.500 - 5.400 güne göre hizmet yılı ve günleri aynı olmakla birlikte, yaş haddinde değişiklikler söz konusu. 01.05.2008 tarihinden itibaren çalışmaya başlayan adaylarda 5.400 prim gününün tamamlanması şartı aranırken, emeklilik yaşlarının tespiti 5.400 günü tamamladıkları ya da tamamlayacakları güne göre değişiklik gösteriyor. Bunun yanında sigortalılık başlangıç tarihi günümüze ne kadar yakın olursa, emekliliğe hak kazanmayı gerektiren prim günü ve yaş haddi de bir o kadar artış göstermekte. Bu nedenle sigorta başlangıç tarihi günümüze daha yakın olan genç çalışanlarda, emekli olabilmeye yönelik inanç oldukça azalıyor.

Emeklilik sistemi, sosyal güvenlik sistemindeki açıkların en önemli sebeplerinden olan 'erken emekliliği' ortadan kaldıran bir yaklaşım sergiliyor. Sistem, çalışanların çalışma hayatındaki süreye bağlı olarak emeklilik maaşını belirliyor. Çalışan ne kadar uzun süre çalışma hayatında aktif olursa maaşı da o kadar artış gösteriyor.

Yasal düzenlemeler çalışanlara doğru kanaldan aktarılmalı

Türkiye’nin ekonomide yaşadığı değişimle birlikte getirilen yasal düzenlemelerin çalışma hayatını da birebir etkilediğini belirten Eleman.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar, son yıllarda çalışma ve emeklilik hayatına getirilen yasal düzenlemelerin toplumun her kesimini hedefleyen bir yaklaşım sergilediğini söyledi. Duyarlar konuya şu sözlerle açıklık getirdi: “Gerçekleştirdiğimiz anket çalışması özellikle genç kesimin emekli olma noktasında karamsar bir tablo çizdiğini gösteriyor. Ancak son yıllarda getirilen yasal düzenlemeler, toplumun her kesimini hedef alan, çalışanların çalışma hayatında geçirdiği süreye bağlı olarak emekli maaşını belirleyen bir yaklaşım sergilemekte. Bakanlığın çalışan, üreten ve ekonomiye katkıda bulunan herkese emeklilik imkânı getiren bir yaklaşımı var. Yasal düzenlemelerin çalışanlara daha doğru kanallardan, detaylı bir şekilde aktarılması, adaylardaki karamsar tabloyu tersine çevirecektir.”(Kaynak: ilkhaber-Halil İbrahim Uğur)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

28.8° / 22.1°