Az önce grup konuşmanızı dinledim. Doğru şeyler söylediniz ama söylemeniz gerekenleri, seçmenlerinizin beklediklerini değil. Hele vatandaşların beklediklerini hiç değil.
Öncelikle sizi kutlamam gerek. Uzun süre konuşmanıza başlayamadınız. Çalışma arkadaşlarınız sizi uzun uzun alkışladı. Duygulandınız. Alkışçılar bu sefer daha da coştu; toplu olarak ayağa kalkıp çılgınca alkışa devam ettiler. Mizansen, kurgu muydu bilemem. Size böyle candan bağlı çalışma arkadaşlarınız oldukça, sırtınız yere gelmez. Kutluyorum. Ama lütfen bizim bildiklerimizi, bize söyleyerek, bizden puan almaya çalışmayın. Yeter artık.
Dedim, ya… Doğru şeyler söylediniz ama doğruyu söylemediniz. Unutmayın Meral Hanım,.BAZEN ACİL OLAN, ÖNEMLİ OLANIN ÖNÜNE GEÇER.
Bir çocuğunuz daha oldu. Aile büyüdü. Artık bu eve sığmıyorsunuz. Daha büyük bir ev almanız gerekecek. ÇOK ÖNEMLİ.
Ama oturduğunuz evde yangın çıktı. ÇOK ACİL.” Nasıl olsa satacaktık; bırakın yansın,” dermisiniz?
Ülkede yangın var. Üstelik mevzi değil. Her yer yanıyor. Hepimiz yanıyoruz. Nefes alacak gücümüz kalmadı. Sesimiz kısıldı. Siz ise ZARFI ELEŞTİRMEKTEN, MAZRUFA BAKACAK fırsat bulamıyorsunuz. Açın şu zarfı, içindekini okuyun. Sesi kısılanlar yerine, konuşma cesareti gösterenlerin sesini bir de siz kısmayın.
Neymiş efendim, “Neden gece yarısı yayınlanmışmış.” Belki de gece yayınlanması yanlış. Ama Allah aşkına, hangisi önemli, hangisi acil? Bu tefriki yapmaktan aciz misiniz? Zarfın içine bakıp, o kahraman, o bilge insanların ne dediğine neden bakmıyor da, vatanı için endişelenenleri“zevzek” gibi diplomasiye ve devlet adabına hiç yakışmayan düşük seviyeli bir kelimeyle niteliyorsunuz. Yaptığınızın adı zevzeklik değil mi?
Vatanına en az 35 yıl hizmet etmiş, belki gece gündüz nasıl ve hangi şartlar altında çalıştığını asla bilmediğiniz, bilemeyeceğiz, o saygın insanlara, “Haklısınız; sizinleyim, ama keşke zamanlamasını da düşünseydiniz,” demek çok mu zordu? Deseniz boncuklarınız mı dökülürdü? Aynı durumda düşüncesini açıklayanlar için Voltaire’e atfedilen sözü bilmiyorsanız, bir yakınınıza sorun. Mutlaka aydınlatacaklardır.
Bu yakışıksız sözü kullanma gerekçenizi açıklarken sorduğunuz soruları ben size sorayım. Söyleyin Meral Hanım, böyle yapmakla;
• Siz kimin değirmenine su taşıdınız?
• Siz kime can suyu verdiniz?
Belki de, “Yazıklar olsun,” demem gerekir ama şimdilik “YAZIK” demekle yetineceğim.Kılıçdaroğlu’nun ağzından kaçan, hiç de kötü niyet içermeyen, “tıpış tıpış” sözünün kendisine neler kaybettirdiğini bir araştırıp, “zevzek” sözünün maliyetini hesaplayın. Beceremezseniz, yanınızdakilerden rica edin.
Politikacısınız. Hem de tarihçisiniz. Öyleyse şu ACİLve ÖNEMLİ konusunda. Eisenhower ‘ın Zaman Yönetimi Matrisi’ni bir inceleyin. Üstelik şu an yaşadığımız durum, hem ACİL hem ÖNEMLİ. Size bir şey ifade eder mi bilmem.
Meral Hanım, seçmeniniz değilim. Size oy vermeyi hiçbir zaman düşünmedim. Hiçbir partiye üye de değilim. Ama bu vatanın bir evladıyım. Hem şehit, hem gazi torunuyum. Size zevzeklik gibi gelse de yaşadığım sürece, düşündüklerimi söylemekten geri kalmayacağım.
HEM DE ÜLKEDEKİ BÜTÜN ZEVZEKLERE RAĞMEN…