ALADAĞLI AİLELER 1947 GÜNDÜR ADALET BEKLİYOR

30.03.2022 14:59:13

ALADAĞLI AİLELER 1947 GÜNDÜR ADALET BEKLİYOR






Adana’nın Aladağ İlçesinde Süleymancılara ait yurtta 11’i çocuk 12 kişinin yanarak ölümü ile ilgili Aladağlı Aileler ve Sosyal Haklar Derneği, suçluların ortaya çıkarılarak ceza almamalarına tepki gösterdi, “1947 gündür adalet bekliyoruz” ifadeleri ile tepkilerini dile getirdi.





Aladağlı Aileler ve Sosyal Haklar Derneği Avukatları, Avukat Can Atalay, Avukat Ömer Gökhan Çelik, Özlem Dündar, Ailelerden Mehmet Karataş Ve Salih Aydoğdu düzenledikleri basın toplantısında, şu görüşlere yer verdiler:





“29 Kasım 2016'da Aladağ'da Süleymancılara ait kaçak yurtta çıkan yangında 11 çocuk bir yetişkin yurttaşımız yanarak öldüler. Yangının ilk gününden bu zamana kadar ailelerle birlikte adalet mücadelesi veriyoruz.





Aladağ öncesinde ve sonrasında tarikat yurtlarında pek çok olay meydana geldi. Ancak hiçbiri Aladağ kadar kamuoyu gündeminde yer almadı. Bunda başta ailelerin ısrarlı takibi, adalet için mücadele etmeleri ve avukatların özverili çalışmaları etkili oldu. Bu nedenle benzer davalarda olmadığı kadar bilgi ve belgeye ulaşmış olduk. Tarikat yurtlarının günlük işleyişini, dernekle olan ilişkisini ve arka planda yaşananları  Aladağ davasının dosyasına giren belgelerden biliyoruz.





Bugüne nasıl gelindi?





Aladağ'daki yatılı devlet yurdu depreme dayanıksız olduğu bahanesiyle yıkılmıştı. Daha önce sorduk bir kez daha soruyoruz; devlet yurdunun depreme dayanıksız olduğunu gösteren bilimsel rapor nerede?





Adana valiliğine bağlı il koordinasyon kurulu kararları gereğince devlet yurdu yıkıldıktan sonra o yurtta kalan çocukların en yakın devlet yurduna, yani Kozan'a, yerleştirilmeleri gerekiyordu. Bu karar neden ailelere bildirilmedi, neden saklandı?





Aileler çocukların barınma sorunu için defalarca ilçe milli eğitim müdürüne gitmişler. Önce oyalanmışlar sonra da 'paranız varsa ev tutun yoksa işte yurt var' denilerek Süleymancıların yurdu işaret edilmiş ailelere. Kız çocuklarını okutmaktan başka gayesi olmayan aileler tarikat yurduna bu şekilde mahkum edilmişler.





Süleymancılara ait o yurtta çocuklara bulaşık yıkatmışlar, temizlik yaptırmışlar. Bulaşık yıkarken defalarca elektrik çarpmış çocukları. Belletmenler, yurt müdürü, dernek yöneticileri umursamamış. Elektrik şalteri sık sık atıyormuş yaptıkları tek şey şalteri yukarıya kaldırmak olmuş.





Söz konusu yurtta düzenli ve sistematik yapılan tek şey, dini eğitim olmuş.Erkek yurdunda kalan çocuklara sınavlara yönelik etüt dersi verilirken kız yurdunda bu dersler verilmemiş. Kız çocukları etüt isteyence de belletmenler 'buruda aldığınız dini eğitim size yeter' demişler





Kaçak olan yurt üç katlı eski bir bina, yerler halı kaplı, duvarları lambiri kaplı, çoğu yüzeyde vernik kullanılmış, yangın merdivenlerine çıkan kapılar plastik, kolları çıkarılmış ve siyah perdelerle gizlenmiş. Öyleki çocukların çoğu orada kapı olduğunu bile bilmiyor. Kapı kolları sadece göstermelik yapılan denetimlerde takılmış sonra tekrar çıkarılmış.





Yangın gecesi yurtta belletmen olarak görev yapan kadınlarla yurtla hiçbir alakası olmayan başka kadınlar hatim indirmek için toplantı halindeymişler. Yangın başlayınca bir panikle kaçmışlar. Bilirkişi raporuna göre belletmenler sakin kalıp bilinçli davranabilselerdi çocuklar sağ salim binadan çıkarılabilirdi. Ama belletmenler oraya tarikat yöneticileri tarafından yerleştirilmişler, aynı tarikattan dini eğitim almışlar ve o yurtta bulunma nedenleri de küçük kız çocuklarına dini eğitim vermek olmuş.





Milli eğitim görevlileri tarafından yurdun denetlendiğine dair dosyada bolca rapor var. Ama raporlar birbirini tutmuyor çelişkili, kendi içinde bile tutarsız. Yangın tatbikatı yapılmadığı halde raporlarda yapılmış gibi gösterilmiş, denetimler üstünkörü yapılmış, bazı raporlar masa başında hazırlanmış, tespit edilen eksiklikler giderilmediği halde yasal yaptırımlar kullanılmamış.





Yurt yangınından sonra Süleymancılar köyleri gezerek aileleri çeşitli rüşvetlerle davadan vazgeçirmeye çalıştılar. “Kızınızı özel okulda okutalım, Adana’da yurda yerleştirelim” gibi tekliflerde bulundular. Son olarak 30 Mayıs 2017’de başlayacak davadan iki gün önce ailelerin haberi olmaksızın hesaplarına para yatırıldı. 









30 Mayıs 2017 tarihinde başlayan ilk duruşma sonrası Süleymancılar ailelere saldırdılar.





11 çocuğumuzun yanarak öldüğü yurt binası mahkeme keşfi yapılmadan yıkıldı. Orada artık bir bina yok ama bizler yangından sağ kurtulan çocukların anlatımlarından yangın öncesi ve yangın anında orada neler yaşandığını biliyoruz. Sadece çocukların dosyaya yansıyan ifadelerinden değil, bilirkişi raporlarından, denetim raporlarından, resmi yazışmalardan, tanık ifadelerinden de biliyoruz.





Aladağ’da 12 kişiye mezar olan yurdu, daha ilk duruşma gerçekleşmeden yıkarak kalan delilleri de kaybettirdiler. Böylece yargılama devam ederken mahkemenin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmasının da önüne geçtiler. Yurdun yıkılmasıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük delil karartması gerçekleşti.





Aladağ’da yaşanan yurt yangını olayını araştırmak üzere TBMM’de temsil edilen 4 partinin ortak önergesiyle, 01.12.2016 tarihinde araştırma komisyonu kuruldu. Araştırma Komisyonu ön raporunu 28 Temmuz 2017’de meclis başkanlığına sundu. Komisyonun CHP, HDP ve MHP’li üyeleri raporu şerh düştüler. Rapor TBMM'de görüşülmedi.





Aladağ davasında yerel mahkemenin verdiği karar benzer davalarda verilen kararlardan daha yüksek olmasına rağmen gerçek bir adalet sağlanamamıştır. Bugün tutuklu hiç bir sanık bulunmamaktadır. Kamuoyunda 'Çakıcı affı' olarak bilinen afla serbest bırakılmışlardır. 





Bizler Sosyal Haklar Derneği olarak yangın gecesinden bu yana ailelerle birlikte gerçek bir adaletin sağlanması için mücadele ediyoruz. Her duruşma öncesi ailelerle birlikte açtığımız pankartta 'Adalet mücadelemiz başka canlar yanmasın diyedir. Aladağ'ı unutma unutturma' yazıyor. Eğer Aladağ davasında gerçek bir adalet sağlanmış olsaydı bu gün yaşadığımız tarikat yurtlarında çocuklara dayak, taciz ve intihar vakaları yaşanmayacaktı.





12 yurttaşımızın ölmesine neden olan ihmaller zincirinde yer alanlar hak ettikleri cezayı almadıkları, gerçek bir adalet sağlanmadığı sürece Aladağ yanmaya devam edecektir.”




1

TÜRK'ÜM VE KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİM...

2

Düzgün COŞKUN yazdı/ "ATOM KARINCA" SEN YÜREKLERDE YAŞIYORSUN

3

TGC: GAZETECİLİĞİ KUŞATMAKTAN VAZGEÇİN!

4

YAPI RUHSATI VERİLEN BİNALARIN YÜZÖLÇÜMÜ %18,9 AZALDI

5

TÜRKİYE’DE AİLELERİN %31'İ ÇOCUKLARININ ÇEVRİMİÇİ YAŞAMI NEDENİYLE TARTIŞMA YAŞIYOR