29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde; bu sene kaybettiğimiz, Türk Sineması’nın usta isimleri Fatma Girik ve Cüneyt Arkın dostlarının konuşmacı olduğu söyleşide anıldı. İki usta isimle de çalışan gazeteci, yazar ve menajer Bircan Usallı Silan moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide ‘’Sinemada Star Olmak- Film gibi Yaşamak’’ konuları konuşuldu.
Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte, usta oyuncular Selda Alkor, Halil Ergün, yönetmen Şerif Gören, sinema yazarı ve tarihçisi Burçak Evren konuşmacı olarak yer aldı.
Selda Alkor Fatma Girik ile ilgili ‘’Yeşilçam bir sürü star yaratmıştır. Ben böyle kabul ediyorum. Aslında bir simge olan Yeşilçam’dan çıkan sanatçılar, hepimizin gönlünde taht kurmuş kişilerdir. Star olmanın en güzel örneğini Fatma Girik vermiştir. 15 yaşında sinemaya hiçbir sanatsal birikimi olmadan giren Fatma, sonunda bütün Türkiye’nin taptığı star haline gelmiştir. Tabi ki bunun için çok çabaladı. Fatma, içgüdüsel oynayan bir oyuncuydu. Zaman içerisinde bu işin tekniğini de çok iyi öğrendi. Ve neticede iyi bir oyuncu ortaya çıktı. Bugün Türk Sineması’na baktığımız zaman, en iyi kadın oyunculardan bir tanesidir Fatma Girik benim için. Sanıyorum herkes için öyle. Onunla yaşadıklarımı hiçbir sanatçı arkadaşımla yaşamadım. Hastayken bile çok moralliydi. Son derece güler yüzlüydü. Biz onu değil o sanki bizi motive ederdi. Sadece iyi bir oyuncu, iyi bir insan olmanın yanı sıra iyi bir arkadaştı. Her dakika beraber olmasak da Fatma’yı hep sevdim. Onu zaman zaman arıyorum. Zaman zaman aklıma geliyor, unutulmuyor. Hem Cüneyt’i hem Fatma’yı sizin gibi biz de unutmuyoruz, kalbimizin köşesinde onu hep yaşatacağız, yaşatacağız da zaten.’’ dedi. Cüneyt Arkın ile en çok başrol oynayan kadın oyuncu olan Selda Alkor, Arkın ile ilgili ise ‘’Cüneyt ile çok özel filmler yaptık. Ben hala Cüneyt ile yaptığımız o güzel filmlerin anısını yaşıyorum. Cüneyt bence Türk Sineması’na gelmiş en yakışıklı adamlardan biriydi. Bütün dünya Brad Pitt’in peşinden koşar ya, bence Cüneyt Arkın yüz tane Brad Pitt ederdi. Nurlarda yatsınlar demiyorum, zaten onlar kalbimizde yatmakla meşguller.’’ dedi.
Fatma Girik ile çok yakın dost olan Halil Ergün, ‘’Fatma, benim hayatımda çok derin izler bırakan birisidir. Sonra dostluğa ve arkadaşlığa dönüşen bir buluşmadır. İki film çektik. Heyecan vericiydi. Hani derler ya, insan öldü badem gözlü oldu, lafı vardır. O hep badem gözlüydü… İnsanı sever insanlardandı. Setlerdeki ilişkileri de sokaktaki ilişkisi de öyleydi. O sokağın insanıydı. Bütün insanların dertleri karşısında hüzünlenebilen birisiydi. Doğrudan bir kadındı. Açık seçik bir kadındı. Düşüncelerini, duygularını açık açık koyardı. Eleştirel de olsa, tavır da olsa, açık açık koyardı. Dikkat edin, bütün filmlerinde, oynadığı karakterlerde bütün bu berraklığı görürsünüz. Öyle kolay iş değildir, öyle kolay olmuyor o oyunculuklar. Boşuna yıldız olmadı bu insanlar. Emekleriyle yürekleriyle, karasızlıklarıyla, pervasızlıklarıyla aynı zamanda. Hep ayakta kaldılar. Fatma, yaşamaktan hiç vazgeçmedi, sinemadan vazgeçmedi, heyecanlanmaktan vazgeçmedi. Bizi teskin eden bir insan tavrı vardı. Güzellikler içinde, ışıklar içinde yatsın. İz bırakmaktır sanatçının çabası. Sanatçıların, yazarın, yönetmenin, oyuncuların izleri kalır toplumda. Onlar tarihsel imzayı çakmışlardır. Fatma da onlardan biridir, imzayı çakmıştır. Ülkenin kahramanlarından olmuştur.’’ dedi.
Yönetmen Şerif Gören, ‘’Fatma Girik ile Rabia filminde tanışmıştım. Sürekli hareket halinde, samimi, dost, arkadaş ve bu kimliği son gününe kadar hiç değişmemiştir. Filmlerini çektiğim zaman da o samimiyeti, o dostluğu her zaman hissetmişimdir. İnsana büyük destek verirdi.’’ dedi. Şerif Gören Cüneyt Arkın’ ı ise ‘’Cüneyt Arkın Türk Sineması’nda bütün kimliklere büründü. Aşık oldu, romantik oldu, şarkılar söyledi, piyano çaldı ama sonra milli kahramanlarımızı, Kara Murat’ı, Malkoçoğlu’nu, Battal Gazi’yi oynadı. Ama o filmlerde oynadığı süre içinde de o kadar büyük emek verdi ki. O filmler hiç kolay filmler değildi. Türkiye’de belki de en iyi ata binen oyuncudur Cüneyt Arkın. Cüneyt Arkın’la ilk filmim 1976 yılındaki Fikret Hakan’la İki Arkadaş filmiydi. İlk orada çalışmıştım. O filmde ben Cüneyt Arkın’ın gerçekten star olduğunu anlamıştım. Toplum bir insanı omuzlarında taşımaya başlarsa, yüreğinde sevgisini taşıracak dereceye gelirse duruma gelirse, o kişi gerçekten stardır. Vatandaş Rıza Cüneyt Arkın’ın içinde hep yaşar. Cüneyt Arkın içinde hep toplumcu bir kimlik, vatansever bir kimlik, özgürlükçü demokrat bir kimlikle, barıştan, birlikten yana bir insandı. Ve bunu son güne kadar taşıdığına inanıyorum. Sinema tarihi onları yazacak ve bu insanlarımız onları unutmayacaktır.’’ diyerek anlattı.
Sinema tarihçisi ve yazarı Burçak Evren, Fatma Girik ve Cüneyt Arkın’ın star kimliklerine değindi. Evren, ‘’Herkesin tanıdığı bildiği kişileri anlatmak olanaksız bir şeydir. Ne anlatsak eksik kalacak. Starlığa giden yoldaki en önemli olgu, bir derdiniz ve bir hikayeniz olacak. Hollywood starlarının tümünün hikayesi sonradan yazıldı. Oysa ki Fatma Girik’in ve Cüneyt Arkın’ın hikayeleri baştan yazılır. Türk filmlerini izleriz bu kadarı olmaz deriz. Bizim olmaz dediğimizi, Fatma Girik de Cüneyt Arkın da hayat diye yaşamışlardır. Yoksulluğun dibinde... Oradan da starlığa yükselen uzun bir yola çıkmışlardır. Star olmak öyle denildiği gibi kolay değildir. Star olmak için ömürlük filmler çekmek yetmez, çok film çekmek de olmaz. Sadece o ışığın birinin fark etmesi gerekir. Hamlet’ten Fatma Girik’i çektiğiniz vakit veya Dünyayı Kurtaran Adam gibi kült bir filmden Cüneyt Arkın’ı çektiğiniz zaman, bir başkasını koysanız olmaz. Starlar, hem birbirlerine çarpmazlar hem aynı etkiyi verebilirler. Starların başyapıtları yoktur. En iyi film çeviren kişiler, star değildir. Toplumda en fazla yansıması olan kişilerdir. Starlar, öldüğü vakit bizim yaşamımızdan da, bizim geçmişimizden de, bizim anılarımızdan da bir şeyleri alıp götürürler. Biz de eksiliriz onlarla birlikte. Yerine bir şey koyamayız, boşluk kalır. Fatma Girik ve Cüneyt Arkın için de ışıklar içinde uyusunlar demiyorum. Çünkü onlar yaşamları boyunca hep ışıklar içinde çalıştılar. Sanıyorum yine ışıklar içindedirler.’’ dedi.
Söyleşiyi, eşi Nuray Karalar ile izleyen ve söyleşi sonrası konuşmacılara çiçek takdimi yapan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, ‘’29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde böylesine değerli sanatçıların, önemli isimlerin aramızda bulunması bizin için büyük mutluluk. Bu yıl içeriği çok zengin, kalitesi yüksek bir Altın Koza yaşıyoruz. Festivalimizin kalitesi, içerik zenginliği her yıl bir öncekinden daha iyi olacak.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, “Efendiler! Hepiniz mebus olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta Reis-i Cumhur olabilirsiniz fakat sanatkar olamazsınız’ diyerek, sanatın ve sanatçının değerini dile getirmiştir. Sanatçının yüzü aydınlıktır. Sanatçı toplumu ileriye, aydınlığa götüren, olumlu anlamda dönüştüren insandır. Kaybettiğimiz sanatçılarımız Cüneyt Arkın ve Fatma Girik, sinema sanatına adanmış ömürleri ve yaptıkları güzel işlerle adlarını Türk Sinema tarihine altın harflerle yazdırmışlardır. Yakın zamanda aramızdan ayrılan her iki sanatçımızı ve kaybettiğimiz bütün sanatçılarımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.’’ dedi.