Dün yazıyı, yalnız “sahra hastanesi” için “bunca yaşananların ardından ‘anlamayan’ var mı, ‘anlaşıldı mı’ acaba” diye bitirmedim.
Yerel yönetimler, covid 19 ya da bir başka olgu karşısında kendine düşen ödevi yerine getiremezler miydi?
Bir başka ülkeden örnekler vermeyelim, daha bir ay önce yaşanan yüzondört yurttaşın yaşamına yitirmesine neden olan deprem sürecinde yaşananlar daha unutulmadı.
Yerel yönetimlerin ödevini en açık biçimde İzmir depreminde de gördük!
Bir ay içerinde “yerel gücünü” kullanan İzmir Anakent Belediyesi/ gerekse yalnız bırakmayan diğer belediyeler kış soğuğunda kimseyi bırakmamayı başardı, deprem çadırlarını kaldırdı!
“İktidar” burada bile, örneğin “haber alma” konusunda “en son” yapacağını yaptı; yanlış bilgi verilmesin, herkes konuşmasın, tanıklar bile sussun, diye karar aldı!
Anlayabilmek zor!
***
Artık medya salt ülkemizden değil, dünyadan da “benzer” haberler veriyor!
Covid 19 sürecinde “daha kötü” olanları da, “daha iyi” olanları da izleyiciye gösteriyor!
“Bak bizden daha kötüsü var” ezikliği ile “kötünün iyisi” olmak,
Ya da “bak bizden iyisi var” gerçekçiliğiyle “iyiye yakın” olmak…
Hangisini uygulamaya koyacağız biz? Ezik mi olacağız, yoksa gerçekçi mi?
Bu süreçte, “herkes kendini korusun, geçimini kaygı etmekten çıkarsın, tüm zararlarını karşılayacağız, yeter ki bu günleri aşalım” diyen ülkeler de var…
Herkes evine kapansın, gerekmedikçe dışarı çıkmasın, çıkanlar kurallara uysun, sosyal aralığı korusun, pozitif hastalar evlerinde kalsın, test yaptırmak isteyen hastane kapılarında saatlerce sırada beklesin, taşıyıcı olanlar toplu taşama araçlarında dikkatli olsun…
Kapanma denilen saatler dışında pozitifler/ negatifler/ taşıyıcılar/ bulaşılar hep bir arada yaşamlarını sürdürsünler…
Yanlış anlatılan bir şey mi var, ya da yapılmak istenen ne?
***
Covid 19 sürecinde yurttaşın sıkıntısı büyük, özellikle de evde bulunanların tamamının “pozitif” olması durumunda…
“Sahra hastaneleri”, aslında bu gibi olgular/ durumlar için zorunluluktu!
Seyhan Belediyesi’nin bu konuda bir çalışması var, duydunuz mu bilmiyorum…
Covid-19’a yakalanan, evde karantina altında bulunan bireylere, gereksinmelerini karşılamak üzere kurduğu özel ekiple yardımcı olmaya çalışıyor. Karantinada oldukları için toplu yerlerden kaçınmak üzere kimseyle görüşemeyen bireylerin yanında yer alıyor…
Seyhan ekibinin kimlere/ ne denli ulaşabildiğini, ne denli gereksinmelerini sağlayabildiğini bilmiyorum. Ancak böyle bir oluşumun, özellikle bu süreçte tüm kentler/ karantinada olması gerekenler için önemli.
“Sahra hanemiz” de olmadığına/ kamu hastanelerinde de yer bulunmadığına göre…
***
Covid 19 sürecinde bir “sağlık” değil sorun…
Diyelim ki herkesten uzaklaştınız, her şeyden kendinizi yalıttınız, temiz hava alacak bir yeriniz var, birlikte olmak istedikleriniz de yanınızda…
Bitti mi her şey?
Ya geçim? Ayakta durabilmek/ direnebilmek için yemek zorundasınız, elektrik- su- doğalgaz benzeri “zorunlu gereksinmenizi” karşılayabilmelisiniz!
Nasıl olacak ki?
İşyerinizi kapatmak zorunda kalmışsınız, işyerinizin ödemeleri/ kirası/ diğer masrafları üst-üste konulduğunda yaşam acıyla doluyor!
Duymuşsunuzdur… Gaziantep Anakent Belediyesi, covid 19 önlemleri kapsamında iş yerini kapatan esnafa “destek amaçlı” bir bütçe oluşturdu. Binbeşyüz lira verecekleri belirtildi!
İlerleyen süreçte, bilgi alış-verişi yapılarak “yeni kararlar” almayı sürdüreceklerini de sözlerine ekleyerek, duygularını “kardeşlikle, sevgiyle, paylaşarak, birbirimizi anlayarak iyileşeceğiz” biçimde dile getiriyorlar.
Daha önce de “iş yerleri sahipleri ile çalışanlarının su faturalarında yüzde elli indirim, belediyenin kiracısı olan, kapatmak zorunda kalan iş yerlerinden kira alınmaması” da kararlaştırılmış.
Gaziantep Anakent Belediyesi’ni kutlamamak elde değil, ancak “İktidarın”, Gaziantep’e gösterdiği bu ayrıcalığı, “tüm” belediyelere göstermesi gerekmez miydi?
***
Bu süreçte “herkese” ödev düşüyor!
Ülkenin “her” yurttaşına da, kurumuna da, akademisyenine de, esnafına da, politikacısına da, “iktidarına” da, “muhalefetine” de…
Bir başına “iktidarın” yapmaya gücü yetmediğini, “iktidarın” asıl işinin duru suyu bulandırmak/ gündemi “kara” bulutlarla donatmak olduğunu gördük!
İnsanlar covid 19 için, geçim için, yaşama tutunabilmek için yol/ yöntem ararken; “iktidarı” bu ülkenin değerlerini elden çıkarmak, kendinden olmayan yerel yönetimleri kıskaca almak, söylediklerine tepki gösterenleri cezalandırmak, “tek ses” olmak için her şeyi deniyor!
Dünkü sorumu yinelemek istiyorum:
“Bunca yaşananların ardından ‘anlamayan’ var mı, ‘anlaşıldı mı’ acaba”