Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Atatürk’ün kurduğu Devlet Üretim Çiftliklerinin yeniden kamulaştırılmasını istedi. Ortaş nedenlerini de, “Korona sürecinde Sümerbank ve TİGEM'ler olsaydı yaşanan sorunlar hemen çözülebilirdi. Şeker fabrikaları yeniden kamulaştırılmalı, ülkenin şeker üretimi güvence altına alınmalıdır. Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ortak projeler geliştirmeli. Tarım Üniversitesi kurulmalı. Atatürk'ün kendi parası ile satın alıp Hazine'ye bağışladığı üretim çiftlikleri hayata geçirilmeli.” ifadeleri ile sıraladı.
Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Sözcü Gazetesi’nden Aytunç Erkin’e önemli açıklamalarda bulundu. Ortaş,“Türkiye 1980'li yıllarda sanayileşmek için doğru bir yola çıktı ancak hem sanayi konusunda başarılı olamadı hem de bu sırada tarımını ihmal etti! Son 40 yıllık dönemde sanayi ve tarım konusunda başarısız olduk. Düşünsenize, 27 milyon hektar toprağımız vardı bunun 4 milyonunu kaybettik.” dedi.
Prof. İbrahim Ortaş, “Koronavirüsten çıkacak en önemli ders nedir?” sorusunu “Korona virüs sonrası hayatın her alanı yeniden şekilleneceği kaçınılmaz. Tarım en çok etkilenen değil ancak en çok önemi artan sektör olacak. Her şey biter, tarım ve gıdaya olan ihtiyaç bitmez. Canlılığın varlık nedeni besin sağlamaktır. İnsanın en zayıf halkası besinlerini bulma arayışında yaşadığı kısıtlılıklardır. Ziraat mühendisi, toprak bilimcisi olarak değil bir insan olarak son üç ayın bize öğrettiği en büyük ders, tarımın gerekliliğinin farkına varmaktır.” yanıtladı.
“Mutlaka tarımsal üretim seferberliğinin ilan edilmesi gerektiğini” ifade eden Ortaş, Atatürk’ün
20 üretme çiftliğini çağdaş tarım için kurduğunu anımsatarak bu konuda da şöyle konuştu:
“Devlet Üretme Çiftlikleri, Mustafa Kemal Atatürk'ün tasarlayıp, uygulamaya soktuğu bir girişim. 1925 yılında Ankara'da Gazi Orman Çiftliği'ni kurdu. Ardından, devlete ait olmak üzere, 1926'da Karacabey, 1928'de Sultansuyu At Haralarını, 1939'da İnanlı İnekhanesi'ni, 1935'te Dalaman (Muğla), 1936'da Türkgeldi (Kırklareli) Devlet Üretme Çiftliklerini kuruldu. Cumhuriyet döneminde; Kırşehir'den Şanlıurfa'ya (Ceylanpınar); Samsun'dan (Gelemen) Muş'a (Alparsan) dek ülkenin her yerine yayılan 20 devlet üretme çiftliği kurulmuştu. Bu çiftliklerde; çağdaş tarım yöntemleri geliştirildi, köylü çocukları eğitildi, çiftçiye tohumluk ve dikme (fidan) sağlandı. Ankara Atatürk Orman Çiftliği, tasarımın öncü uygulamasıydı…
“Devletlerin merkezi olarak yukarıdan tarımsal üretim ve tüketimde kendi kendine yeterli ürün üretimi sağlayarak, üretimi ülke içinde ihtiyaca göre dağıtım ağı oluşturarak, vatandaşının alım gücünü de düşünerek fiyat düzenlemesine müdahale edeceği bir süreç oluşacaktı. Bu durumda bütünlüklü olarak merkezi planlama teşkilatına gidilmesi gerekecek. Planlama, uzun erimli projeksiyon yapma, organize olma, ülkemizin eksikliği ve bu ileride riskli durumlarda sorun yaşayabileceğimizi anımsatıyor.”
‘ÇİFTLİKLER KAMULAŞTIRILMALI'
“Küçük işletmeler desteklenmeli. Et- Balık Kurumu yeniden organize dilmeli, ülkenin ihtiyacı olan et ve süt ürünleri kamu tarafında üretilmeli ve vatandaşa da soğuk hava ortamı hizmeti sağlanabilmelidir. Tarım Kredi Kooperatifleri, Tarım Tanzim Satış Mağazaları, Toprak Mahsulleri Ofisi, Devlet Üretme Çiftlikleri üretime destek verecek şekilde yenide geçmek için organize edilmeli. Özelleştirilen, Devlet Üretim Çiftlikleri yeniden kamulaştırmalı. Hazineye ait tarıma uygun alanlarının satışının durdurulması ve üretime yönlendirilmesi şart.”
“TARIM ÜNİVERSİTE KURULMALI”
İbrahim Ortaş'ın, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) konusunda önerileri ise şöyle:
“Devlet Üretim Çiftlikleri'nin yenden kamulaştırması ile bulunduğu bölgenin ekolojisine ve bitki desenine uygun üretim sistemi sağlanmalıdır. TİGEM'lerin örnek çiftliler olarak hayvancılık ve tarım üretimi konusunda örnek kuruluşlar olarak biliniyordu. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bir kısmı Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi parası ile satın alıp, örnek üretim çiftliği olarak hazineye bağışladığı çiftliklerin, başta Ankara halkının et, süt, yumurta ve diğer gıda ihtiyaçları tek başına sağladı ve halende zor koşullara rağmen hizmet vermekte. Kamu eliyle ihtiyaç duyulan ürünler plan-program doğrultusunda üretilmeli. Eğer Sümerbank ve TİGEM'ler olsaydı üç günde bütün ihtiyaç karşılanabilirdi. Bu da kamu eliyle bazı ürünlerin üretilmesinin zorunluluğu doğmuş olmaktadır. Şeker şirketi ve şeker fabrikaları yeniden kamulaştırılmalı ülkenin şeker üretimi güvence altına alınmalıdır. Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ortak projeler geliştirmeli ve çok ciddi bir Tarım Üniversitesi kurulmalı.”
‘MİLLİ EKONOMİNİN TEMELİ TARIMDIR'
Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün tarımla ilgili tespitleri şöyleydi:
– Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca yayılmayı kolaylaştıracaktır.
– İlk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım politikası tespit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edebileceği bir tarım rejimi kurmak lazımdır.
– Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir nitelikte olması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprağın verim derecesine göre sınırlandırılması lazımdır.
– Memleketi; iklim, su ve toprak verimi bakımından, tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern pratik tarım merkezlerinin kurulmalıdır.
– Bir de başta buğday olmak üzere… bütün gıda ihtiyaçlarımızla sanayimizin dayandığı çeşitli hammaddeleri temin ve dış ticaretimizin esasını oluşturan çeşitli ürünlerimizin ayrı ayrı her birinde, miktarlarını arttırmak, kalitesini yükseltmek, üretim masraflarını azaltmak, hastalık ve düşmanlarıyla uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır.
– Efendiler! Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik tedbirlerle son hadde eriştirmeliyiz. Köylünün çalışmasının neticeleri ve verimleri kendi menfaati lehine son hadde çıkarmak ekonomik siyasetimizin temel ruhudur.”