Tarih: 11.09.2015 15:03
“Barışa sahip çıkmaya kararlıyız”
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Nazım Biçer, Türkiye’nin 35 yıl önce 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile demokratik hakların gasp edildiği, sendikaların ve sivil toplum örgütlenmelerinin kapatıldığı, grevlerin yasaklandığı, on binlerce insanın işkence tezgahlarından geçirildiği, yıllarca hapishanelerde tutulduğu, gencecik insanların işkencelerde ve darağaçlarında katledildiği, kitapların - dergilerin yasaklandığı karanlık bir döneme girdiğini hatırlattı.
12 Eylül darbesinin yıldönümü dolayısıyla İMO Adana Şube Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Biçer, “Hak arayamayan bir toplum yaratmak için gerici, baskıcı 12 Eylül Anayasası dikte edilerek işlerliğe konuldu. Tüm bu şiddet, baskı ve yıldırma politikaları ile bugünün siyaset arenasında boy gösteren neoliberal gerici sistemin inşasına o günlerde başlandı” diye konuştu.
“HER GÜN İNSANLARIMIZ ÖLÜYOR”
12 Eylül Askeri Darbesinden 35 yıl sonra, bugün Türkiye'nin hala 12 Eylül dönemini aratmayan baskıcı politikalarla yönetildiğini vurgulayan Biçer, şunları söyledi:
“Her gün insanlarımız ölüyor, şehirlerde günlerce süren sokağa çıkma yasakları, çatışmalar var. Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde askeri konvoya düzenlenen saldırıda 16 askerimiz öldürüldü. Ardından Iğdır’da Dilucu Gümrük Kapısında görevli polisleri taşıyan servis aracı saldırıya uğradı ve 13 polis hayatını kaybetti. Her gün, hatta her an yeni bir acı haberle karşı karşıya kalıyoruz. Gazeteler, parti binaları, yurttaşlar, esnaflar saldırıya uğruyor, telefonda Kürtçe konuştuğu için insanlar bıçaklanıyor. Yitirilen canlar için ailelere acılarını yaşama hakkı bile tanınmıyor. Asker, polis cenazelerinde savaşı lanetleyenler baskı altında, 4 Eylül’den beri sokağa çıkma yasağı uygulanan Cizre’de vurulan kız çocuğunun naaşını, ailesi defnedemediği için buzlukta bekletti. Tunceli, Diyarbakır, Cizre’den başlayarak savaş durumu ve fiili olağanüstü hal tüm bölge kentlerine yayılıyor.
“BU SAVAŞ, İKTİDAR VE GÜÇ HESABI YAPANLARIN SAVAŞIDIR”
İnsanları korkutmak, toplumda nefret tohumları ekmek 12 Eylül ve benzeri diktatörlüklerin askeri olsun sivil olsun ortak noktalarıdır. Bu savaş ortamı, siyaset gücü sağlamak için savaş ortamından, ölümlerden medet umanlar tarafından toplumda şiddet kullanma provoke edilerek, nefret tohumları sistematik olarak ekilerek yaratıldı. Her gün asker, polis, sivil, vatandaş, çocuk ölümleri yaşanırken, her ölümle yürekler yanarken, tek adam diktatörlüğü 400 vekil talebinde, başkanlık özleminde. Bu savaş akan kan, toprağa düşen canlar üzerinden iktidar ve güç hesabı yapanların savaşıdır.”
Ülkenin geldiği bu şiddet ortamında, barıştan, demokrasiden yana olan güçlere önemli görevler düştüğünü ifade eden Biçer, “Yitirilen, unutulan, unutturulan insanlığı canlandırmak zorundayız. Bu ülkede bir arada yaşama zeminin kaybedilmesine izin vermemeliyiz. Bu dehşet ortamına kulaklarımızı, gözlerimizi, yüreğimizi kapatma, karşı çıkmama lüksümüz yok” dedi.
“TEK YOL BARIŞ”
Bugün kararlılıkla bulunulan her ortamda, her alanda barışın temini yolunda adımlar atılmadığı takdirde, ülkemizin herkes için yaşanmaz bir hal alacağını ifade eden Biçer, sözlerini şu cümlelerle tamamladı:
“Yanı başımızdaki Suriye örneğini, Suriye'nin iç savaşa nasıl sürüklendiğini unutmayalım. Biz; savaşa, şiddete, nefrete, baskıya, zulme karşı durmaya ve barışa sahip çıkmaya kararlıyız. Kalıcı bir barışın temini için silahlar, koşulsuz olarak derhal susturulmalıdır diyoruz. Gözü iktidar hırsı bürüyenlere, vatandaşları birbirine karşı kışkırtanlara, ülkeyi bir yangın yerine çevirip güç arayanlara karşı kararlı, yüksek sesle, korkmadan ve birlikte tek yol barış demeliyiz.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —