Tarih: 18.11.2013 02:02

Başbakan Alevilerle Dalga Geçiyor

Facebook Twitter Linked-in

cemevi_asure17Adana Alevi Platformu Dönem Başkanı Mikdat Öztürk, Başbakanın“Doğacak torunumun adını Ali koyacağım” açıklamasına, “Yandaş gazeteleri,  televizyonları da bunu Alevi açılımı şeklinde pazarlama hafifliğine düşüyor. Yani bu başbakan açıkça Alevilerle dalga geçiyor. Sanki torununa Ali adını verince Alevilerin bütün sorunlarına çare bulunmuş olacak. Bu samimiyetsizlik karşısında kendisine diyoruz ki;  “Senin Ali’n senin, bizim Âlimiz bizim olsun. Ali çoktur ama şahı merdanı bulunmaz”. Senin Ali’n çok olan Ali’dendir. Bizimki şahı merdandır.” yanıtını verdi.

Adana 100. Yıl Cem Evi’nde yapılan Aşure Gününde konuşan Adana Alevi Platformu dönem başkanı Mikdat Öztürk şöyle konuştu:

asure_semahİslam tarihindeki derin bölünmenin ve örneğine az rastlanır bir trajedinin 1333’ncü yıldönümünde tüm Hüseyin dostlarını, yoldaşlarını Alevi Bektaşi Federasyonu ve Adana Alevi Platformu adına sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Sevgili canlar; Biz Aleviler her yıl Muharrem ayında Kerbela şehitleri anısına 12 gün matem orucu tutuyoruz ve Kerbela’da susuz şehit edilen İmam Hüseyin ve 71 yoldaşı için gözyaşı döküyoruz. Biz bu orucu tutarken, cennetin nimetlerini, hurilerini, gılmanlarını hatırlamayız bile. Ne kuş sütünün eksik olduğu sofralar kurarız, ne zevki sefa içine gireriz.  Soframızda tuz vardır ekmek vardır, taşı bile eritecek gözyaşı vardır. Bir deyişimizde belirtildiği gibi Hüseyin’in tüm yaraları bizdedir.

Kimi İslami çevreler bizim bu halimizi, 1333 yıl önce şehit edilmiş Hüseyin ve yoldaşlarına ağıt yakmamızı yadırgayabilir, anlamayabilir. Anlamıyor da.  Bizim bu acıyı her yıl yaşamamızın, bu döktüğümüz gözyaşının nedeni, Kerbela’nın her çağda yaşanıyor, güncelleniyor oluşudur.

Bu gözyaşı, bu acıyı hissetme hali vicdani bir duruştur, tavırdır. Çünkü ne Yezit’in sonu gelmiştir ne de Hüseyinler bitmiştir.  Nerede bir mazlum varsa o Hüseyin’dir, nerede bir zulüm varsa o da Yezit’tir. Hüseyin olmak da Yezitleşmek de bize bağlıdır.  Kerbela, iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, hak ile batılın, zalimle mazlumun, biat isteyenle- direnmenin, saltanatla defineye malik viranelerin karşılaşma yeridir.

adana_asureBu karşılaşmada şehitler şahı Hüseyin’in başı gövdesinden ayrılmış, ehlibeyt kadınları zincirlere vurularak develerin üstünde sokak sokak gezdirilip hakarete uğratılmış olabilir, yezit sarayında yarattığı vahşetin zevkiyle, kibriyle ve mağrurluğu ile saltanatlaşmış bir din geliştirmiş ve geniş yığınları da buna inandırmış olabilir… Ama Hüseyin ve yoldaşları öyle bir gelenek bırakmıştır ki, asırlar boyu devam etmektedir. O da mazlum olma hali ile direnme geleneğidir. Mahşeri vicdanda hep suçlu kalacak olan Yezit’e ise hala lanet yağıyorsa, insanlığın vicdanında kazanan,  ölümü öldüren,  Hüseyin’dir.

HZ. Hüseyin Kerbela’da bir çölde şehit edildi, susuzdu, kimsesizdi. Günümüzde de kendi çölünde yine bizlerin yardımını bekleyen, bir damla vermemizi isteyen insanlar olabilir.

Etnik kökeninden, inancından, cinsiyetinden dolayı ezilen, adaletsizliğe, ayrımcılığa uğrayan emeği sömürülen kişiler topluluklar olabilir.

Hüseyin’i sevmek mademki bir tavrı ifade ediyorsa haksızlığa uğrayan zulüm altında feryat eden herkesin çığlıklarını duyup “buradayız, yanınızdayız” diyebilmeliyiz.

Çığlıklarını duymamız gerekenler bazen Kürtler olabilir, bazen Aleviler bazen Ermeniler, bazen kadınlar bazen işçiler olabilir, bazen sınırlarımızın dışında da olabilirler… Buradan büyük bir tayfun felaketi yaşayan Filipinlere de yaralarını kısa sürede sarması dileğiyle başsağlığı diliyorum.

Kerbeladan bugüne geldiğimizde; meydanlarda Aleviliği yuhalatan, Alevilere karşı kullandığı nefret dilini her gün daha da ileriye götüren bir AKP iktidarı görmekteyiz.

BAŞBAKAN ALEVİLERLE DALGA GEÇİYOR

mikdat_ozturk_asureAleviliğin içi boşaltılmaya, Alevilik saltanatlaştırılmaya çalışılıyor.  O nedenledir ki AKP  büyük otellerde iftar sofraları kurduruyor¸ Hüseyin için gözyaşı döküyor ama Alevilerin haklarını reddediyor; Alevileri katleden Yavuz’un adını köprülere verirken diğer yandan “Doğacak torunumun adını Ali koyacağım” diyor; yandaş gazeteleri,  televizyonları da bunu Alevi açılımı şeklinde pazarlama hafifliğine düşüyor.

Yani bu başbakan açıkça Alevilerle dalga geçiyor. Sanki torununa Ali adını verince Alevilerin bütün sorunlarına çare bulunmuş olacak. Bu samimiyetsizlik karşısında kendisine diyoruz ki;  “Senin Ali’n senin, bizim Âlimiz bizim olsun. Ali çoktur ama şahı merdanı bulunmaz”. Senin Ali’n çok olan Ali’dendir. Bizimki şahı merdandır.

Yüzyıllardır Alevileri camiye sokmayı başaramayan devlet, Sünni ulema şimdi cemevini caminin bir parçasına dönüştürmek gibi sinsi bir planı uygulayarak bizleri hiçleştirme gayreti içine girmiştir.

AKP ve fethullah gülen cemaati, Alevi toplumunda hiçbir karşılığı olmayan dernekler kurdurarak mücadelemizi etkisizleştirmeye çalışmakta  ve zaman zaman Alevi örgütlerinden de devşirme şahsiyetlerle Muaviye oyunlarını hayata geçirmeye çalışmaktadır.Uzun vadede Aleviliğin ve Alevilerin asimilasyonunu sağlayacak olan cami cemevi projesini bu nedenle protesto ediyoruz.”


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —