Tarih: 04.02.2020 23:11

BAŞKENT GAZ VERGİ KAÇIRMIŞ MIDIR?

Facebook Twitter Linked-in

Kızılay, 11 Haziran 1868 tarihinde; “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” adıyla kurulmuştur. Kurucuları Dr. Marko Paşa, Dr. Abdullah Bey, Dr. Kırımlı Aziz Bey ve Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’dır. 1877’de “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti”,1923’de “Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti”,1935’te “Türkiye Kızılay Cemiyeti” ve 1947’de “Türkiye Kızılay Derneği” adını almıştır. Kuruluşa “KIZILAY” adını Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Hıristiyan Camiadaki Kızılhaç’ın da eşitidir. Başkent Gaz’ın Kızılay’a yaptığı bağış tartışması bugün ki yazımızın konusu olacaktır.
KISACA KONU NEDİR?
Kızılay, toplumsal dayanışmayı sağlamak, sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç insanlara barınma, beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak, kan, afet, uluslararası yardım, göç ve mülteci hizmetleri, sosyal hizmetler, sağlık, ilk yardım, eğitim, gençlik ve mineralli su işletmeleri alanlarında faaliyet gösteren bir dernektir.
Bu amaçla kendi bütçesinden çeşitli harcama yapan yönetim, denetim organizasyonu olan dev bir kuruluştur. Bu güzide kuruluşu karalamak gibi bir amacımız olamaz.
Ancak, Kızılay’ın Başkent Gaz tarafından hesaplarına aktarılan 8 milyon doları AKP’ye yakınlığıyla bilinen ve yurtlarındaki tecavüz olayları ile bilinen Ensar Vakfı’na oradan da Sayın Erdoğan ailesiyle ilintili vakıf ve derneklere aktarılması hem siyasi ve hem de vergi hukuku bakımından sorunludur.
Kızılay, bu 8 milyon dolar’ın sadece 75 bin dolarını kendine ayırıp, geriye kalan 7 milyon 925 bin dolarını ise şartlı bağış olarak Ensar Vakfı’na aktardığı Ensar Vakfı da bu paranın tamamını TÜRGEV’in Amerika’daki kurumu Turken Vakfı’nın Manhattan’da yurt yapmak üzere verildiği, amacın ise ABD’deki Türk öğrencileri FETÖ’nün eline geçmesini önlemekmiş!
Böylece Başkent Gaz Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na ve TÜRKEN Vakfına mali destek sağlamış olmaktadır.
BAŞKEN GAZ VERGİ KAÇIRMIŞ MIDIR?
Başkent Gaz daha önceki özelleştirmeleri iptal edilerek 2013 yılında Torunlar GYO’ya satıldı. Bu bağışın vergi matrahından düşülmesi vergi mevzuatına uygun mudur? Bize göre hayır!
Vergi Kanunlarındaki düzenlemeler aşağıdaki gibidir:
Vergi Usul Kanunu’nun 3’cü maddesi,
Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 89 uncu maddeleri,
Katma Değer Vergisi Kanununun 17/2-b ve 30/a ve 32’nci maddeleri.
Yukarıdaki kanuni düzenlemelerin gelir, kurumlar ve katma değer vergisi hükümlerini bir yana bırakarak konuyu açıklamaya çalışalım.
Vergi Usul Kanunu’nun 3’cü maddesinde; ‘’vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanacağı belirtilmiştir.’’
Vergilendirmede; ‘’vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu,
vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve alışılmış (mutad) olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa ait’’ olacağı hükme bağlanmıştır.
Kanunun bu açık hükmünde anlaşıldığı üzere, gerçek mahiyet yani içerik önemlidir. Kanunun ‘’dili’’ yani ‘’lafzı’’ ile ‘’ruhu’’ yani ‘’özü’’ ile birlikte hüküm ifade eder.
Verginin ‘’özü’’ ihmal edilerek bu bağışın yasal olduğu söylenemez. Siyaseten sakat olan bu mantığın kanunun ruhuna da aykırıdır. Birkaç gündür sürdürülen ‘’Vergi kaçırılmadı.’’, ‘’Vergiden kaçınıldı’’ söylemi olayın üstünü örtmekten başka bir işe yaramaz.
Açık bir şekilde; devlete verilecek vergi adeta vergi kanunu hükümleri dolanarak, hülle ile bağış adı altından üstü örtülerek yurt dışında aileye ait bir vakfa aktarıldığı açık bir şekilde görülmektedir.
İlginç olan da her türlü yöntemleri birlikte geçmişte kullanan iktidarın sıkıştığı her yerde FETO bahanesi ile olayın sorumluluğunda kurtulması da çabası.
Normal bir vergi incelemesinde; Başkent Gaz’a vergi matrahı yaklaşık olarak 8 milyon doların o günkü kur olan yaklaşık 4 lira ile çarpılması suretiyle bulunacak 32 milyon (önceki dönemlere göre 32 trilyon) matrah farkı ve bağlı olarak da 3 kat ya da 1 kat vergi ziyaı cezası, geciken her ay için de gecikme faizi hesaplanarak tahsil edilmesi gerekmektedir. Türkiye’de hakimler olduğu gibi maliyeciler de var mı? Göreceğiz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —