Tarih: 24.11.2013 15:32
“Bedenimize Yönelik Her Türlü Müdahale ve Şiddete Karşıyız”
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu Dönem Sözcüsü Makina Mühendisi Arzu İdem cinsiyet ayrımcılığının çözülmeden özgür ve eşit bir toplumun yaratılmasının mümkün olmadığını ifade ederek, “Emeğimizin yok sayılmasına, sömürülmeye, yoksullaştırılmaya, cinsel, fiziksel, duygusal, psikolojik, ekonomik her türlü erkek egemen şiddete hayır diyoruz.” şeklinde konuştu.“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu tarafından Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi toplantı salonunda “Geçmişten Günümüze Kadına Yönelik Şiddet “ konulu söyleşi yapıldı. Adana Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Baro Kadın Merkezi Koordinatörü Av. Ümit Büyükdağ Özdemir, Adana Barosu Kadın MerkeziÜyesi Av. Sinem Tanrısınatapan ve Stayjer Avukat Merve Gündoğdu birer sunum gerçekleştirdi. TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu Dönem Sözcüsü Makina Mühendisi Arzu İdem, Latin Amerika’da, Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabel kız kardeşlerin diktatörlüğe karşı mücadele verdikleri için 1960 yılında vahşice öldürüldüğünü anımsatarak, 25 Kasım tarihinin, ezilenlerin sembolü olan Mirabel kız kardeşlerin anısına, Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' olarak ilan edildi ifade etti. .
Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde kadınların şiddet görmeye hala devam ettiğini belirten Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu Dönem Sözcüsü Arzu İdem, şöyle konuştu:
“Ülkemizde, kadına yönelik şiddetin, kadını hedef alan açıklamaların, uygulamaların her gün bir yenisine daha şahit oluyoruz. Özellikle son yıllarda gerici, neoliberal politikaların hâkimiyeti altında kadın hiçleştirilmekte, toplum içindeki ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal varoluşu geriletilmektedir. Kadının kimliğini yok eden, evine kapanmaya zorlayan, aile içine hapseden ve kadın bedenini namus kavramının odağına koyan anlayış, yaşam biçimi olarak topluma model olarak dayatılmaktadır.
Hukuksuzluğun 'hukuk' haline getirildiği bu dönemde, Anayasa‘da yer alan 'Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir' düzenlemesi günlük yaşamımızda hiçbir şey ifade etmemektedir. Aksine, açıkça 'kadın erkek eşit değildir' demekte sakınca görmeyen, hamile kadınların sokağa çıkmasını gayri ahlaki bulan siyasi iktidar, 'Kızlı erkekli aynı merdiveni kullanıyorlar, aynı evlerde kalıyorlar, erkekli kızlı eğitim büyük yanlış düzelteceğiz' söylemleriyle de gerici zihniyetini ortaya dökmektedir. Yasal hiçbir düzenleme olmamasına rağmen Başbakanın 'Her kürtaj Uludere‘dir' sözüyle, istenmeyen gebelik tahliyesi fiilen imkânsız hale getirilmiş, doğum kontrol araçlarına parasız erişim kısıtlanmış, gebe kadınlar takibe alınarak kürtaj hakkı gasp edilmiştir.
Kadın cinayetlerinin, çocuk gelin sayısının, tacizin ve tecavüzün katlanarak arttığı ve neredeyse olağan sayılır hale geldiği bu dönemde, AKP Hükümeti, kız çocuklarının okutulmamasına, namus cinayetlerinin hala devam etmesine, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine yol açan, kadınlara yönelik gerici cinsiyetçi anlayışı yeni yasal düzenlemelerde somutlaştırmaya devam etmektedir.
10 AYDA 168 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
Bu anlayışların vücut bulduğu ortamda, ülkemizdeki kadına yönelik şiddetin 2013 yılının ilk on ayındaki bilançosuna bir bakalım.
2013’ün ilk 10 ayında erkekler 168 kadın öldürdü, 148 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 170 kadını yaraladı; 123 kadın ve kız çocuğunu taciz etti. Kadınların yüzde 54’ünü kocaları ve nişanlıları öldürdü. Kadınların yüzde 23’ü boşanmak istedikleri için öldürüldü. Kadın ve kız çocuklarının yüzde 69’una tanıdıkları erkekler tecavüz etti. Tecavüzlerin yüzde 50’si kadınların evinde gerçekleşti. Kadınların yüzde 80’i kocaları ve eski kocalarından şiddet gördü, yüzde 65’i bıçak, silah, işkence içeren şiddete maruz kaldı.
Bu gerçeklikler, her gün gazete sayfalarında magazinsel haberler kıvamında verilerek kanıksatılan bir duruma getirilirken, bir yandan da siyasi iktidarın temsilcileri, aslında bu şiddete karşı önlem alması gerekenler, gerici tespit ve açıklamalarıyla şiddet ortamını adeta körüklemektedir.
Bu ortam ve bu şartlar altında biz, TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Kadın Komisyonu olarak hayatın her alanında kadına yönelik her türlü şiddete, gerek bedenleri üzerindeki, gerekse ekonomik, sosyal, kültürel varoluşlarına ilişkin şiddete karşı koyacağız.
HER TÜRLÜ EGEMEN ŞİDDETİNE KARŞIYIZ
Savaş, kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddet ortamını güçlendirir; gericilik kadın özgürlüğü üzerinde bir tehdittir. Erkek egemen sistemin çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplumun yaratılması mümkün değildir. Bizler, emeğimizin yok sayılmasına, sömürülmeye, yoksullaştırılmaya, cinsel, fiziksel, duygusal, psikolojik, ekonomik her türlü erkek egemen şiddete hayır diyoruz.
Bizler, savaşa, şiddete, gericiliğe, kadını ret ve inkâr eden her türlü anlayışa karşıyız. Ve sadece karşı olmakla kalmayıp, savaşın, şiddetin, gericiliğin son bulduğu eşitlikçi, özgür bir toplum yaratılması için; kadın ve erkek eşit bir şekilde, yan yana, yaşamın her alanının özgürleşmesi için omuz omuza mücadelemize devam edeceğiz. Biz kadınlar, bedenlerimiz üzerinden devam eden tüm dayatmacı ve baskıcı politikalara karşı toplumun tüm kesimleri ile olan dayanışmamızı güçlendireceğiz. Erkek egemen anlayışın temsilcilerine, uygulayıcılarına, destekçilerine duyuruyoruz: Emeğimizden, kimliğimizden, bedenimizden elinizi çekin!”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —