Tarih: 06.09.2021 19:30
“BÜYÜMENIN”, YAŞAMIN DA IÇINDE YERI YOK!
Kafamın almadığı, anlamadığım şeyler var!
Hem yurttaşlara “her şey yolunda” deyip, hem “ekonomimiz uçuyor” deyip, hem “yüz yüze eğitim için hazırlıklar yapıldı” deyip, hem “büyüyoruz” deyip…
Bir yandan ülkenin büyük çoğunluğunu açlık sınırı altında bırakacaksınız, hem zincirleme her şeyin fiyatını baştan/ sona etkileyecek doğal gaza zammı onaylayacaksınız, hem bugün başlayacak olan “uzun yılları çalınmış” eğitimi başlatırken kaygıları daha da artıracaksınız, hem de altı kişilik bir işe onbin kişinin başvuru yaptığına tanık olacaksınız…
İnsan aşkına, emek aşkına, gülücükleri yeşeren çocuklar aşkına, bugün aşkına ne yapmaktasınız?
***
Babam, “kazandığını tek başına yememelisin, paylaşmasını da bilmelisin” derdi!
Ama bunu dillendirmeden, abartmadan, yaygarasını yapmadan, gösteriş budalası olmadan, sevindrik delisi çılgınlığına yer vermeden, yaşananları yalanlamadan…
Bu insanların kaygıları her gün biraz daha artıyorsa, biraz daha kara bulutlar yayılıyorsa, biraz daha doymazlık çoğalıyorsa, biraz daha “makas aralığı” denen benzetme aralanıyorsa/ uçurumlar oluşuyorsa…
Bunun nedenini bir başak yerde aramanın, bir başka yerde oyalanmanın/ zaman yitirmenin anlamı yok!
Koca yirmi yıl geçmiş aradan, koca yüz yılın/ bir elin parmaklarından biri kadar zaman…
Az değil!
Mustafa Kemal’i her fırsatta “karalayanlar”, yok olmuş bir ulusun/ yaşamın “o denli” kısa sürede nasıl varlık savaşı verdiğini bir kez daha düşünsünler, bu günün var olan olanaklarıyla “bir kez” olsun karşılaştırma zorunluluğu duysunlar!
Bu gün, “iktidarın” her şey “benim olsun da” demekten başka çabası yok kanımca!
Hak etmediğini alarak, hak etmediği lüksü yaşayarak, milyonlarca emekçinin “açlıkta/ bir başına/ yetmeyerek/ doymayarak” yaşamasına neden oluyor!
Ayrıca, tüm bunlar “yokmuş” gibi/ biri kazanıyor, binlercesine baktırıyor!
***
Yaşamın içinde “her şeyin” zincir halkalarından biri olduğu söylenir; katılırım!
Bir “iktidar”, kendi yapılaşmasını/ sistemini oluştururken, ulusal istencin (milli irade) kaygılarını hangi yöne doğru çekeceğini de belirler!
Bölük/ pörçük bir araya gelmiş partilerden oluşan “hükümet” demiyorum; yirmi yıldır bu ülkenin yönetimini elinde bulundurma başarısını(!) elinde tutan “AKP’den” söz ediyorum!
Tutturdular bir “Eski Türkiye” söylemi; karşısına çıkıp da, “yeni Türkiye’nin neyi daha iyi” diye sormuyor; gerçi sorsa da yanıt veren yok ya!
Sanki ekonomi “eskisinden” daha iyi, sanki “kaygılar” daha az, sanki “eğitim” sorunu çözüldü, sanki “eve ekmek” götürmekte zorlanan kalmadı, sanki “yeni” iş alanları açıldı, sanki “işsiz” gençlerin sayısı azaldı, sanki “sokak” daha rahat, sanki “pazaryerleri” ulaşılmaz olmadı…
“Büyüdük” deniyor da; kim?
***
Covid 19 konusunda bile her şey karma/ karışık…
Daha işin başında, önce “gereksiz” olduğu söylenip, ardından “her yerde” takılması konusunda yaptırımlar getirilen/ cezalar yazılan “maske konusunda” bile “başarısızlığını” görmeyen kalmadı!
Hepsi, “üçer/ beşer” maskeydi, başvuru yapılmasını istediler, bir aileden dört kişi başvurmasına karşın ancak birine verebildiler! O da, birçok kişinin “günlük” kullanacağı sayıda maske! Neyden söz ediyorum ki?
Şu an içinde bulunulan “tüm” karmaşanın nedeni olarak “hep” covid 19 gösterildi!
Tamam, öyle olsun; ekonominin çökmesi, kimde olduğu bilinmeyen büyüme, işsizlik, eğitimdeki karabasan, pazarlardaki fiyat anarşizmi, doğalgaza gelen zam…
Saymakla bitmiyor ki!
Her şey covid 19’la bağlantılı olarak yaşanıyor da; peki, denilen sorunların bedelini kim ödüyor?
“Açlığa” sürüklediğiniz dar gelirli esnaf/ emekli/ işçi mi?
Ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan bir katmandan söz ediyorum!
Covid 19’dan önce “iktidarın” gösterdiği beceriksizliği, covid 19 ile başlayan süreci kazanca dönüştürüp/ kendi bakanlığını zarara uğratanları, ülkede “huzur” bırakmışlar gibi “huzur hakkı” almayı kendilerinde ayrıcalık sayanları “bedelin” neresine koyacaksınız?
Koyamazsınız, çünkü “büyüme” köşesinde yer vermişsiniz!
***
Kafam almıyor/ anlamıyorum, diyorum ya…
Kış olur; dışarıda herkes üşür,
Yaz olur; kışın tersi yaşanır…
Bu doğanın da, yaşamın da, sistemlerin de kuralı bu olmalı!
Kanımca, sözü edilen bu “büyümenin”, doğanın da/ yaşamın da içinde yeri yok!
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —