CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, Türkiye’de tarım sektörünün tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşadığını söyledi. Artan mazot, gübre, tohum ve sulama maliyetleri karşısında ezilen çiftçinin, ürününü tarladan kaldıracak gücü dahi bulamadığını ifade eden Sümer, birçok bölgede üreticinin, zararına satış yapmak zorunda kaldığını, bazı ürünlerin tarlada çürümeye terk edildiğini dile getiren CHP Milletvekili Orhan Sümer, şöyle konuştu:
“Üretici zor durumda iken, kamu-özel iş birliği projeleri adı altında yapılan büyük altyapı yatırımlarına aktarılan milyarlar, kamuoyunda tepkilere neden oluyor. Yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilen projelerde garanti ödemeleri, döviz cinsinden verilen taahhütler ve bütçeden aktarılan kaynaklar, “yandaş müteahhitler milyonları indiriyor” eleştirilerini güçlendiriyor.
Bir yanda üretip kazanamayan, borç batağındaki çiftçi; diğer yanda kamu garantili projelerle kazancı garanti altına alınan şirketler… Bu tablo, Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve kaynakların nasıl kullanıldığının en net göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor. AKP İktidarının hazırladığı 2026 Bütçesi ise bunun en net göstergesidir.
TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA SORUN YUMAĞINA ÇEVİRDİLER
Orhan Sümer, “Ekonomiden eğitime, sağlıktan tarıma, adaletten dış politikaya kadar hemen her başlıkta Türkiye derin yapısal sorunlarla karşı karşıya. Yüksek enflasyon, kontrolsüz hayat pahalılığı, işsizlik ve artan borçluluk, yurttaşın günlük yaşamını doğrudan etkiliyor.
Sanayici yüksek faiz ve finansmana erişim sorunuyla boğuşurken, esnaf ayakta kalmak için mücadele ediyor. Emekli geçinemiyor, asgari ücretli temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geliyor. Eğitimde nitelik kaybı, sağlıkta randevu krizleri, adalette ise güven bunalımı büyüyor.
AKP iktidarının yıllardır sürdürdüğü ekonomi modeli, üretim yerine tüketime, ithalata ve ranta dayalı bir yapı oluşturmuş durumda. Sonuç olarak Türkiye, çözüm üretemeyen, krizden krize sürüklenen bir ülke görünümüne mahkûm ediliyor.
SARAY YÖNETİMİNİN DERDİ SALTANAT SEFASI
Türkiye’de halkın tek gündemi geçim derdi. Market fiyatları, kiralar, faturalar, eğitim ve sağlık harcamaları vatandaşın belini büküyor. İnsanlar ay sonunu nasıl getireceğini, borcunu nasıl ödeyeceğini, çocuğunun masrafını nasıl karşılayacağını düşünüyor.
Ancak iktidarın gündemi ise bambaşka. Tasarruf çağrıları yapılırken, kamuda lüks harcamalar, şatafatlı törenler, makam araçları, saray masrafları ve temsil giderleri artmaya devam ediyor. Vatandaşa kemer sıkma dayatılırken, kamu kaynakları itibardan tasarruf edilmeden harcanıyor.
Bu çelişki, toplumda büyük bir adalet duygusu yarası açıyor. 86 milyonun boğazından kısarak ayakta kalmaya çalıştığı bir düzende, yönetimin saltanat görüntüsü vermesi kabul edilebilir bulunmuyor. Halk, artık fedakârlığın tek taraflı olmasına itiraz ediyor ve adil bir düzen talep ediyor.”