Çocuk cinsel istismar ve sömürü suçları beş yılda yüzde 50 arttı!
Çocuk cinsel istismar ve sömürü suçları beş yılda yüzde 50 arttı!
2014 yılından beri çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçları nedeniyle mahkemelerde verilen toplam mahkûmiyet kararı sayısının 13.968 olması karanlık bir tabloyu gözler önüne seriyor. Ayrıca mahkemelere ulaşmadan üstü kapatılan çocuk gelinler, damatlar, çocuk işçiler ve çocuk yoksulluğu vakaları da Türkiye’deki çocuk istismarının boyutunun düşünülenden çok daha fazla olduğunu gösteriyor.
Türkiye'de yaşayan çocukların korunması ve haklarının güvence altına alınması için gerekli çalışmaları yapmak amacıyla kurulan ve 20 farklı sivil toplum kuruluşundan oluşan Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu, çocuklara karşı yapılan cinsel istismar ve sömürünün son beş yılda %50 oranında arttığını vurguladı. 2014 yılından beri mahkemelerde verilen 13.968 mahkûmiyet kararı, çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçlarını içeriyor. Mahkemelere intikal etmeden üstü kapatılan çocuk gelinler, damatlar, çocuk işçiler ve çocuk yoksulluğu konusu da toplumumuzda çocuk istismarının boyutlarını çok geniş alanlara yayıldığını gösteriyor.
Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu Başkanı Av. Figen Özbek konu hakkındaki görüşlerini şöyle özetledi: “Her zaman savunduğumuz gibi çocuklar konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının, devlet kurumları başta olmak üzere ilgili TBMM komisyonları ve siyasi partiler ile bir araya gelerek bu konuda yapılan çalışmaları, çözüm yollarını ve önerileri tartışması ve gerekli acil tedbirlerin alınması için işbirliği yapması gerekmektedir. Çocuk istismarı ve çocuklarımızın hakları konusunda Platformumuz ile iş birliği yapmak isteyen başta devlet kurum ve kuruluşları ile diğer siyasi partiler olmak üzere, bu konudaki tüm çalışmalara ve iş birliklerine açık olduğumuzu bildirir, çocuklar için yapılan her çalışmanın siyaset üstü bir konumda ele alınması gerektiği konusunda hemfikir olduğumuzu yinelemek isteriz. Yapılan hataların ve meydana gelen vahim olayların, çocuk açısından büyük travmalara sebep olmadan önlenmesi için, bir sivil toplum kuruluşunu tek başına suçlamak yerine sorumluluğu paylaşarak çözüm üretmek gerektiğini; bu gibi olayların tekerrür etmemesi için evrensel hukuk ve uluslararası çocuk hakları sözleşmesinin kural ve ilkeleri doğrultusunda çocuklarımız için başlatılan çalışmalara, biz sivil toplum kuruluşlarının da katılımının sağlanması ve sorunların birlikte tartışılarak en doğru çözüme ulaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Toplumumuzun çocuklar ve onların istismarı ve sömürülmesi konusundaki duyarlılığı arttıkça, bu konunun daha ciddi olarak ele alınacağına inancımız ve umudumuz artmaktadır.