Fahriye abla geldi aklıma..
Ne güzel komşumuzdu..
Evde, maharetle yapılan her türlüyemekten,komşumuzun da hakkı vardı.. Mutlaka bir tabak paylaşılırdı. Asla,İade-i tabak boş verilmezdi..
Kapı önlerinde, “Allaha ısmarladık” dedikten sonra yarım saat daha konuşmak, adettendi..
Mahalle yanarken, kimse saçını taramazdı..Herkes,ötekinden
sorumlu, küçüğesahip çıkar, büyüğe saygı duyardı..
İklim konferansında; savaşta insan öldürmenin maliyeti ve travması ağır olduğundan, sosyo-bilimle uğraşan, kitle yöneticileri, dahiyane birşey buldular!..
Covit 19..namıdiğer “CORONA”
İlk bakışta; Tank yok.. Silah yok.. Füze yok..
Nükleer veya gazlı kimyasala gerek duymadan, nufus
planlaması..
Maliyet?..
Savaşın, milyonda biri..
Dön!..
Kit sat.. Steril ürün.. Tıbbı malzeme.. Sağlığa kavuşmanın bedelleri
Vs..
Miss!.. Kan yok!.. Barut yok!..
Dünya soğutulmakta..
Tüm sosyo-ekonomik taşlar,
bir biryerlerinden oynatılmakta..
İcralar, iflaslar, batan gemiler.. İşsizlik... Daha neler..
Filler tepişiyor..
Bize kalan..
Geride kalanlara, yani, eksimediysek eğer;
Özenle yapılıpuzatılmış,komşuda pişen bir tabak aş...
Afiyet olsun(!)..
'eksilmediysek' eğer...