ÇUKUROVA’NIN KOCA YAŞAR’I
ÇUKUROVA’NIN KOCA YAŞAR’I
Yaşar
Kemal, dünyanın en büyük romancılarından biri. Edebiyatımıza, dilimize,
siyasetimize büyük katkılarda bulunmuş bir sanatçı o. Aramızdan ayrılışının 4.
yıldönümü için yurtiçinde ve dışında çeşitli etkinliklerde anılıyor. Özellikle
doğduğu yer (Adana) Osmaniye’de, İstanbul Sarıyer’de ve kitaplarının yayıncısı
Yapı Kredi Yayınları Kültür Merkezi’nde...
Cumhuriyet
Gazetesi’nden Hikmet Altınkaynak, bugünkü köşe yazısında Adanalı edebiyatçı Yaşar Kemal’i köşesine
taşıdı. İşte o yazı:
“Üç
yıl önce kurulan Yaşar Kemal Vakfı’nın internet sitesinde yer
alan Yaşar Kemal Platformu linkinde gördüm: Çukurova’da Yaşar
Kemal için Çukurova’nın Koca Yaşar’ı deniyormuş...
Evet, bugün Çukurova’nın Koca Yaşar’ı, evrensel romancımız Yaşar
Kemal’in aramızdan ayrılışının 4. yıldönümü. Resmi Gazete’nin 02/06/2016 günlü
sayısında yayımlanan vakıf senedinde: “Vakfın amacı öncelikle ‘ben
‘angaje’, bağımlı bir yazarım, kendime ve söze ve insanın onuruna
bağımlıyım’ diyen Yaşar Kemal’in değerleri ve duruşu (özgürlük,
eşitlik, insan ve doğasevgisi, kültürel farklılıklara saygı ve sahiplenme)
doğrultusunda, Türkiye ve dünya toplumları nezdinde Yaşar Kemal’in
bakış, yaklaşım ve değerlerini yaygınlaştırmaktır” biçiminde
açıklanıyor.
Pek çok yazar gibi Yaşar Kemal de adını önce Cumhuriyet gazetesinde
duyurdu. İlk imzalı yazısı, 3 Temmuz 1951’de Cumhuriyet’te yayımlanan “Diyarbakır
göçmen köylerini gezerken neler gördüm?” başlığını taşıyan röportajı
oldu. İlk kitabı Sarı Sıcak da ertesi yıl çıktı. Ama ona ve Türk
edebiyatına büyük bir dönem başlatan yapıtı İnce Memed’dir. 1955’te
yayımlandı. Her kuşağın okuduğu bir roman oldu. Bu romanla birlikte pek çok
ödül kazandı. Yurtiçi ve yurtdışı ödülleriyle edebiyatımızda en önemli, en çok
ödül kazanan romancıların başında yer aldı.
Üniversiteler ona doktora unvanı verdi, yapıtları her kademedeki akademik
çalışmanın konusunu oluşturdu. Üstüne kitaplar yazıldı. Yıllarca önce “Evrensel Yazarımız
Yaşar Kemal” başlığıyla Yaşasın Edebiyat dergisinde kapak ve dosya
konusu yapmıştık. Güzin Dino, Prof Dr. İlhan Başgöz, Ülkü Tamer, Altan Gökalp ve Halil Gökhan yazılar
yazmış, “Yaşar Kemal’iüniversiteli öğrenciler okuyor mu?” soruşturmasıyla
da okur profilini irdelemiştik.
Yaşar Kemal çalışmayı çok beğenmiş, telefonla arayıp teşekkür etmişti. Çok
mutlu olmuştum. Bir ay kadar bir süre geçmişti ki yine telefonda “Benim için
çok güzel bir iş yaptın Hikmet, unutmuş değilim, ben de işine
yarayacağına inandığım, hiç kimseye söylemediğim bir haberi sana
vereceğim” dedi. Ben sevinç ve merak duygularını birlikte yaşarken hemen
ekledi: “Amerika’dan gelen bir konuğum var. Onu seninle
tanıştıracağım. Kimse bilmiyor. Yalnızönce sen bileceksin. Anlattıklarını istersen
derginde istediğin gibi değerlendirirsin. O sana bağlı.”
Söz konusu kişi, romanları üstüne çalışma yapan Prof. Dr. Clera Brandabur’du.
Yaşar Kemal’in Çukurova Üçlemesi olan “Ortadirek”, “Yer Demir Gök
Bakır” ve “Ölmez Otu” romanlarıyla ilgili olarak “Yaşar
Kemal: Bir Kahraman / Aziz’in Ölümü ve Yaşamı-Dağın Öte Yüzü” başlıklı
bir inceleme yapmıştı.
Yeşilköy’de bir otel lobisinde Yaşar Kemal, Clera Brandabur, çevirmen
arkadaşlarımız Vecdi Tamer, Ebru Bulut, fotoğrafçı arkadaşımız Muzaffer
Kantarcıoğlu ile bir araya geldik, üç saat kadar konuştuk. Güldük,
kahkahalar attık. Vecdi Tamer yazıya döktü. Kapakta Yaşar Kemal/Clare Brandabur
fotoğrafını kullandık. Az bile yaptık!
Dünyayı bin çiçekli bir kültür bahçesine benzeten Yaşar Kemal’in, “Bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım” demesi, adına kurulan vakfın amaçlarından olan “kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlılığı”nı çok güzel özetlemiyor mu? Böyle bir sanatçı unutulur mu?
(http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1269849/Cukurova_nin_Koca_Yasar_i….html)