Dr. Haluk UYGUR Yazdı/ ADANA KEBABININ İCADI...

Dr. Haluk Uygur “52 Hafta ve Adana Çevresi” kitabında “Adana Kebabını” anlatıyor. İşte o yazı:

Adana'da et çok yenilir... Ama yemeklerin içine koymaktan ziyade, kebab olarak yemesini severiz biz. Tabi ki birçok kebab çeşidimiz de bulunur. O kebab çeşitlerinden birinin ismini sizlere sorsam hemen "Adana Kebabı" diyeceğinizi biliyorum. Halbuki biz ona "Kıyma Kebabı" deriz. Çünkü Adana'da kebab denilince bizim aklımıza sadece kıymadan yapılan değil, başkaları da gelir. Örneğin "Tike"... Veya ciğer kebabı... 

Bir de bunların sunum biçimi vardır... Dürüm ve sokum... Biri lavaş ekmeğe, diğeri Adana'ya has pide ekmeğe sarılarak yenir. Dürüm veya sokumun Adana'da restoranlar zinciri bile bulunur.

Kıyma kebabı tabi ki yüzyıllar boyunca gelen bir geleneğin ürünüdür ama onunla ilgili bilgi toplayıp bir tarih yazmaya kalkarsanız eğer (yazma geleneğinin eksikliğinden olsa gerek) ancak "Sağır Sülo" ya kadar gidebilirsiniz. Yani 150-160 yıl kadar geriye... 

Bugün hala kentin cazibe merkezlerinden biri olan tarihi Kazancılar çarşısında on yıllar öncesinden beri tatil günleri (eskiden cuma, sonraları pazar) bir kuş pazarı kurulurdu. Bu pazarın öyküsünü de sizlere sonra aktarırım ama, sabahın ilk saatlerinden öğleden sonralara kadar süren bu pazara gelenlerin ihtiyacını gidermek için Sağır Sülo ilk kez bir ocakbaşı tezgahı kurar ve her tatil günü evde yaptığı kebab alemini bu çarşıya gelen ziyaretçilere sunar. Böylece ilk kebab dükkanı açılmış olur.

Zamanla aynı yerde yeni ocakbaşılar açılır, böylece pazar günleri kuş pazarının yanında bir de kebabcılar (ciğerciler) çarşısı kurulur.

Kazancılar çarşısının sokak aralarında hala her pazar bu çarşı kurulmakta, sabah saat 5.00 den öğleden sonraya kadar devam etmektedir. Bu haliyle dünyanın en eski brunch geleneği burada yaşatılır.

Bu öykü gibi 52 adet Çukurova öyküsü dinleyerek yöremizi gezmek isterseniz eğer "52 Hafta ADANA ve Çevresi" kitabımız size rehber olacaktır.

Bu kitabın başka bir özelliği de, Atatürk Parkı'nın bir köşesinde duran Ziya Paşa heykeli bu kitabın geliriyle yapılmıştır.

Kaynak: Dr. Haluk Uygur