Düzgün COŞKUN yazdı/ ADANA'NIN "ALTIN KOZA"DAN BAŞKA NEYİ KALDI
Adana'da sanayi geriledi, tarım bitme noktasına geldi. Yatırım kanalları tıkandı. İstihdam daraldı. Binlerce işçinin alın teri döktüğü büyük sanayi işletmeleri birer birer kapandı. Fabrikaların yerine plazalar inşa edildi.
Adana, Altın Koza Film Festivali'ne hazırlanıyor buruk bir yürekle. Yarın komşu illerden birileri çıkıp "Altın Koza'yı biz düzenlemek istiyoruz. Bu festival şehrimize daha çok yakışır. Konuyu Meclis'e taşıyan sahip çıkan vekillerimiz hatta "bakan"ımız da var. Zenginlerin de gereken desteği verebilir. İnadına alacağız" derse valla şaşırmam billa şaşırmam.
***
Nitekim, dünyanın en verimli topraklarının bulunduğu Çukurova'nın kalbi Adana, her geçen yıl kan kaybediyor. Adana uzun yıllardan beri Başkent Ankara'nın " arka bahçesi" olarak görülüyor.
***
Adana'da sanayi geriledi, tarım bitme noktasına geldi. Yatırım kanalları tıkandı. İstihdam daraldı. Binlerce işçinin alın teri döktüğü büyük sanayi işletmeleri birer birer kapandı. Fabrikaların yerine plazalar inşa edildi. Tarım ve sanayi tehlike çanları çalarken, verimli alanlar imara açılarak kent betonlaştırıldı. Böylece Adana'nın silüeti de bozuldu. İşsizlik tavan yaparken istihdam daraldı. İş insanları Adana'yı terk ederek, yatırımlarını batıya kaydırdı. Devlet yatırımları da yetersiz kaldı.
***
Adana Türk ekonomisine yön veren "lider kent" olma özelliğinden hızla uzaklaştırıldı.
Adana sadece sanayi ve tarımda değil, hemen hemen her alanda itibar erozyonuna uğradı. Bu kentin seçmeninin iradesi her ne kadar Parlamento'ya yansımış olsa da, son 30-40 yıldan bu yana seçilmiş iktidar ve muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin Adana'yı ve Adana'nın kangren halini almış sorunlarını Meclis kürsüsünde yeterince dile getiremedi. Iktidar-muhalefet elele omuz omuza vererek bir fotoğraf karesi dahi çektirmemekten imtina etti. Tarihe bu anlamda bir not düşüremedi.
- Ve Adana hep kaybetti-
Milletvekilleri ve Adanalı yüksek bürokratlar, İkballerini kentin çıkarlarının çok çok üstünde tutarak koltuk sevdasına düştü. Ve Adana hep kaybetti. Kent ekonomisine yön veren iş dünyası gidişatın kötüye gittiğini görünce tasını tarağını toplayarak kenti terk etti. Odalar, meslek kuruluşları, sendikalar, kamu yararına dernekler ve öteki dinamikler zaman zaman tepki verseler de seslerini Ankara'ya duyuramadı. Bu kötü gidişata yerel medya da gereken direnci gösteremedi. Güçlü bir lobi oluşturulmadı. Herkes olup bitene seyirci kaldı. Garip gurabanın aş ve iş sahibi olduğu Adana, işsizlikte Şırnak ile aynı potaya konuldu.
***
Olumsuz gidişatın önüne geçilemeyince bu kez kentin değerleriyle oynandı.
- Kentin genlerinde oynandı-
Kazanımları birer birer elden çıkarıldı. Adana'nın aydınlık geleceğine siyah perde çekilerek karartıldı.
Oysa Adana sanatçısı, yazarı, bilim insanı edebiyatı kültürü, fuar ve festivalleri ile Türkiye'de parmakla gösterilen, gıptayla bakılan bir kenttiydi. Ama genlerinde oynandı. Ahali de sessiz ve tepkisiz kaldı.
Dünya Adana'yı tarıma dayalı sanayi kenti olarak tanıdığında, Türkiye'de birçok şehirde sanayinin (s)'i okunmuyordu.
Şunu ifade etmeden geçemeyeceğim: Bu kentin gidişatından hoşnut olmayan bazı gazeteciler, duydukları ıstırabı zaman zaman köşelerinde dile getirmelerine karşın halka sesini yeterince duyuramayınca yalnız kaldılar.
- Ankara, 22 yıldır Adana'yı sindiremiyor-
Görünen o ki; Ankara özellikle son 22 yıldır bir türlü Adana'yı içine sindiremiyor. Başkent Adana'ya "şaşı" bakıyor. Değerlerini yok ediyor. Bunu bir abartı olarak söylemiyorum. Görünen köy kılavuz istemez! Adanalı da bunu abartı olarak görmesin ve kabul etmesin.
***
Ankara'nın neden Adana'yı sevmediği yeterince sorgulanmadı. Soran da olmadı. Kulak arkası edildi hep. Adana yalnız kalınca makus talihini yenemedi. 22 yıldır ülkeyi yöneten siyasal iktidar da Güneyin metropolü Adana'ya gereken desteği vermedi. Sorunlarına sahip çıkarak köklü çözüme kavuşturamadı. Üstüne üstlük varolan kazanımlarını göz dikti, elden çıkardı. Son örneği 87 yıldır hizmet veren 68 yıldır uluslararası nitelikteki Adana Havalimanı kapandı.
Kısacası bu kentin asil sahipleri olan sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, Odalar, meslek kuruluşları, sendikalar, üniversite, siyasi partiler, dernekler kısacası kent dinamikleri yaşamsal, ivedilikle çözüm bekleyen sorunlarını Ankara'ya taşıyarak, ciddi bir performans ve güç birliği yapamadı.
Bu konuda kentin sorunlarını dile getiren bazı kalemler biraz önce jfade ettigim gibi, dün olduğu gibi bugün de yalnız kalarak etkin bir varlık gösteremedi.
***
Adana, yalnızlığına çare aramakta etkin varlık gösteremeyince, başkentteki anlayışlar bu durumu çevre illerin lehine kullandı. Bazı kamu kuruluşların faaliyetleri çevre illere kaydırıldı. Adana'daki bölge müdürlükleri de lağvedildi. Kapılarına kilit vuruldu. Bu da yetmedi. Adana'nın sesi de kesildi. Ankara Adana'nın hak ve hukukunu aramadığı gibi sosyal ve ekonomik olarak güç kaybetmesine zemin hazırladı.
***
Adana bu değerlerini kaybederken Adanalı ne yaptı? Kimse kusura bakmasın ama seyretmekle yetindi. Tüm kurumları biraraya getirerek, yöre milletvekillerini de önüne katarak, Ankara'ya protesto yürüyüşü gerçekleştiremedi. Kent sokaklarını da inletemedi.
Görsel, yazılı ve sosyal medyadan gelen yüksek direnç de bu seli durduramadı. Demem o ki Adana kaderine razı oldu. (Bu nasıl kaderse)!
***
Özetle Adana, dün olduğu gibi bugün ve yarın da sessizliğini bozacak gücübulamıyor. Bu gidişat da kentin kimyasını iyice bozuyor. Dayanışma, birlikte hareket etme, gücünü ortaya koyma iradesini büyük ölçüde yok ediyor.
***
Adana 23-29 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'ne hazırlanıyor. Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar festivalin kente layık olacak şekilde yapılacağını söylüyor.
***
Demem o ki; Adana'nın Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nden başka neyi kaldı. Nitekim, yerin kulağı var, duyan olur biraz dikkat. Yoksa Altın Koza Film Festivalini biz düzenleyeceğiz diyen çıkabilirse şaşmayalım.