Tarih: 12.08.2021 20:08

EĞİTİMDE COVİD 19 KORKUSU; YA ÇOCUKLAR/ 1

Facebook Twitter Linked-in



Covid 19’un tüm dünyaya verdiği “korku; daha çoğu ile ülkemizde de sürdürülmeye çalışılırken, “bilenler” bulgusuz konuşurken, yurttaş nasıl bağımlılaştırılır onun hesabı yapılırken, doymayan halk/ doyumsuzlukla yaşamaya itilirken “geçmişte” yaşananlar/ yanlışlar göz ardı edilmeye çalışılıyor!
Şimdi “her şeyin” nedeni olarak covid 19 gösteriliyor!
Ekonomik zorluk mu yaşanıyor, genç işsiz sayısı mı artıyor, mevsimsel yangınlara hazırlık mı yapılmıyor, eğitim mi savsaklanıyor, iç erinçsizlik mi yaşanıyor, dış politikada çıkmazlar mı var, sağlıkta sorunlar mı çözülmüyor, emekçiler açlık sınırı altında yaşamaya mı sürükleniyor, ağaçlar mı kesiliyor, cinayet/ şiddet olaylarımı artıyor, toplumun psikolojisi mi bozulmuş…
Bunların hepsini, ya da daha çoğunu gerekçelendirirken “covid 19” olgusundan yarar umuluyor!
***
Geçtiğimiz günlerde görevinden “iatifa” ettiği biçimde haberler yayılan, ardından “gerçekle ilişkisi yok” biçiminde yalanlanan, birkaç gün sonra/ bir sabah “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'u istifaya, istifanın da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabulüne götüren süreç” olarak duyurulan olgu baştan/ sona karmaşık!
Daha birkaç gün önce okulların açılış tarihi konusunda açıklamalarda bulunuyordu, 6 Eylül tarihinde okulların açılması için bakanlık olarak her şeyin yapıldığını açıklıyordu, tüm çalışmaların okulların açılmasına odaklandığı biçiminde açıklamalar yapıyordu Bakan Selçuk…
Yine mi bir şeyler olmadı? Olacaktı da engellendi mi? Yeterli hazırlıklar yapılamadı mı? Öğrencilere yetecek öğretmen açığı kapatılmadı mı?
Yok, olmaz böyle şey demeyin; en son orman yangının yaşananlar neydi yurdumaşkına…
Konuşmalar arasında, “covid 19 nedeniyle alınan önlemlerin yetersizliği göz önünde olurken” biçiminde yer alan anlatımlar, ne denli gerçekçiydi?
Bu güne gelinceye değin yapılan çalışmalar, ortaya koyulan uygulamalar “eğitimde” çağı yakalamamızda yardımcı oluyordu da “biz mi” görmüyorduk/ yaşamıyorduk/ bilmiyorduk?
***
Anımsar mısınız, Bakan Selçuk, üç yıl önce göreve atandığında, “iktidar” içinden olmayanların bile “umudunu” artırmıştı!
Bugün öncesi ne denli “anımsanmak” istenmese de, o güne dek “yanlış” giden uygulamalar son bulacaktı, eğitim kökenli oluşu nedeniyle sorunların çözümüne yabancı değildi, siyasetçi değildi, “iktidar” partisi AKP'nin üyesi değildi, eğitim gibi önemli bir alanda bilimsel yöntemlerle 'teknokrat' olarak çalışabilirdi…
Öyle ya; elini/ kolunu tutan mı vardı? Nelere gerek duyuluyorsa yapsaydı, eksik bulduklarını tamamlasaydı, eğimi “şaha” kaldırsaydı…
Öyle; “elini/ kolunu” tutan var! Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi…
Milletvekillerini bir yana bırakalım, bu ülkenin bakanı var mı, yaşanan/ yaşanacak sorun/ sorunlar için yaptırım güçleri var mı? Yoksa her şey “tek güce” mi bağlı?
Şöyle sorayım: hangi bakan “aldığımız talimata göre” diye söze başlamıyor?
Bu ülkenin ormanları yanarken, bölge insanları yanan değerlerini kurtarmak için canlarını ortaya korken, bakanın “talimatla” çalıştığını kaç kez yineledi, unutmadık sanırım!
Milli Eğitim Bakanı’nın, üstelik partili olmayan bir bakanın “talimat” doğrultusunda “başarılı” olabileceğini söylemek olası mı?
Eğitimde eksik olan, yapılması gereken, uygulanacak olan “ne varsa” bakanın özgür istenciyle yapılması gerekmez miydi?
Okulların “müfredatı”, derslikleri, sınıf yoğunluğu, bölüm sayısı, öğretmen donanımı, nitelikleri bakanlığın uygulamasına göre düzenlenmesi gerekmez mi?
Bunlar yapılmadığı gibi, özellikle; okulların içleri boşaltıldı, bilimsel/ sorgulayıcı dersler edilgenleştirildi, yerleşim yerlerindeki okulların niteliği değiştirildi, öğrencinin seçeceği okullar bölgesinden uzaklaştırıldı, bugün adım başı kapıları açık tutulan/ kontenjanları doldurulamayan İmam Hatip Liseleri nedeniyle öğrenciler “açık öğretim okullarına” yönlendiriliyor!
Neyin gereğiyse…
***
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 'görevden affını' istedi; ayrıldı!
Sorun bitti mi; hayır!
Okulların açılmasına bir aydan az bir süre kala, öğrencilerin yüz/ yüze eğitime kavuşma istemlerinin yoğun olduğu bir süreçte Bakan Selçuk yok artık!
Yine “covid 19 nedeniyle” diye başlanacak sözlere…
Haziran ayında “turizm mevsimi” gereği normalleşmeye geçilmesiyle birlikte, “turizm mevsimi” sonrasında yeniden “korkulan/ kapalı/ kurallı” sürecin başlayacağını öngörmemek yalnız “iktidara” özgü olmalı!
Bugünlerde, her akşam, medya desteğiyle yurttaşlara duyurulan, “yirmi milyon aşısızlar aşılanana dek bu olgu artışı sürecek” denmesi beklenendi; buna bir de orman yangınındaki karmaşa eklendi ya…
Eğitimden söz ediyoruz…
Okul öncesinden, “okul öncesi” sonrasından…
Altı/ yedi yaşındaki çocukların, okul öncesinde/ okulda edinecekleri eğitim, öyle tanımlanacak/ ölçülebilecek bir durum değil!
Yeni sınıflı olacaklar, anne/ baba/ kardeş dışında, tanımadıkları/ bilmedikleri akranlarıyla paylaşmayı/ öğrenmeyi/ yardımlaşmayı/ anlamayı öğrenecekler!
İki yıl önce okula başlayanlar “bunu” görmedi!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —