Adana(Ulus)--Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Gülşah Seydaoğlu, eğitimli kadınların gördükleri şiddeti utandıkları için söylemediklerini ifade etti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Çukurova Şubesi Gençlik Komisyonunca düzenlenen
“Toplum ve Şiddet” konulu konferansta konuşan Doç.Dr.Gülşah Seydaoğlu, şiddet görenlerin, özgüvensiz, çekingen ve pasif olduklarını belirtti.Seydaoğlu; şiddetin; fiziksel, ekonomik, cinsel, psikolojik ve ekonomik türlerinin olduğunu anlattı.
Kadına şiddetin eğitimli-eğitimsiz her kesimde olduğunu ancak, eğitimli kadınların gördükleri şiddeti utandıkları için söylemediklerini ifade etti. Aile içerisinde, okulda, çevrede “şiddet görenlerin şiddeti uyguladıkları ve bunu çözüm aracı” olarak kullandıklarını belirtti. Yine aile içerisinde ensest ilişkilerde genellikle annelerin bildiği, ancak çeşitli nedenlerle sustuklarını (ekonomik-güçsüzlük) anlattı. Şimdiki gençler için “Kitap okumuyorlar, ilgisizler,tv-bilgisayar gençleri” gibi söylemlerin de psikolojik şiddet olduğunu ,bundan kaçınılması gerektiği, bu tür şiddetin onları ötekileştirmeye iteleyeceğini kaydetti.
Seydaoğlu; öfkenin nedenleri konusunda ise, öfkenin çok insani bir duygu olduğunu ancak saldırganlığa çevrilmemesi gerektiğini belirterek şimdiki yükselen değerin rekabet olduğunu, bunun da gençleri paylaşımcılıktan uzaklaştıracağını belirtti. Emeğin, bilginin ve başarının paylaşımın rekabetten daha önemli olduğunu vurguladı. Öfkenin kontrolsüzlüğünde, performans düşüklüğü, hayat kalitesinin azalması, yoğunlaşma bozukluğu, unutkanlık gibi etkilerinin olacağını belirtti. Toplumda duygudaşlık eksikliğinin olduğunu, eşcinsel ve trans bireylerin dışlandığını bunu da onlar için şiddet olduğunu açıkladı. Eşcinselliğin hastalık veya genetik bir problem olmadığını, sadece tercih olduğunu anlattı.
Seydaoğlu; şiddet görenlerin, özgüvensiz, çekingen, pasif olduklarını bunların da evden kaçmalara veya erken evlilikleri tercih etmelerine neden olduğunu vurguladı.
Gülşah Seydaoğlu, Medya Şiddetinin de görmezden gelinemeyeceğini, sinema-çizgi filmlerle Amerikan kültürünün ve dolayısıyla saldırgan duygu ve düşüncelere sevk etme gücünün olduğunu, insanların yanlış “rol modelleri “edinebileceklerini anlattı.
Sonuç olarak şiddeti sıradanlaştırmamayı, katlanmayı bilmeyi ve kutuplaşmamanın önemini vurguladı ve konferansı Aristo’nun bir sözü ile tamamladı.
“Doğru zamanda, doğru yerde ve doğru oranda tepki verilmeli”