Özellikle okul gibi kalabalık ortamları seven birtakım virüsler okulların açılmasıyla beraber kendini göstermeye başlıyor. Henüz savunma mekanizmalarının tam gelişmemiş olması nedeniyle hastalıklara karşı en dirençsiz grubun başında çocukların geldiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Özellikle okul, kreş gibi toplu ortamlar bulaşıcı hastalıkların yayılması için en uygun ortamı hazırlıyor” açıklamasında bulundu.
Kalabalık ortamlarda çocuklarda en fazla virüs ve bakteri yoluyla bulaşan hastalıkların görüldüğünü söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Çünkü virüsler, enfekte damlacıkların havada asılı kalması ve bunların solunum yolu ile alınması sonucu bir çocuktan diğerine ya da bir erişkinden çocuğa kolayca bulaşabiliyor. Çok kalabalık ve çocukların tuvalete, suya ulaşımının zor olduğu okullarda durum elbette daha zor. Çünkü enfeksiyonlar en çok elle bulaşıyor. Özellikle grip virüsleri plastikler, tahtalar yani çocukların okulda dokundukları bazı eşyalarda 24 saate yakın barınabiliyorlar. En çok da damlacık enfeksiyonuyla bulaşan virüsler öksürme, aksırma ile havaya asılı kalan tükürük parçalarında yaşıyor. Dolayısıyla kalabalık olduğunda çocukların bu havayı soluması kolaylaşıyor” dedi.
Çocuklara ders aralarında el yıkama alışkanlığı kazandırılmalı
Ellerin sık yıkanması, ortama hapşırma ve burun temizliği için kullanılan materyallerin bırakılmaması, yemekhanede bardak, çatal, kaşık gibi kişiye özel malzemelerin ortak kullanılmaması gibi davranışları çocuğa kazandırmak konusunda öğretmenlere çok iş düştüğünü anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Özellikle el yıkama alışkanlığı çocuklarda çok zor olsa da enfeksiyona karşı korunmada büyük önem taşıyor. Bu anlamda sınıflara küçük lavabolar koyulabilir ya da temizlik araları yapılabilir. Herhangi bir enfeksiyon hastalığına yakalanan çocukların, enfeksiyonu diğer çocuklara bulaştırmamaları için evde istirahat etmeleri, okula gitmemeleri en ideal önlem. Ancak hastalıkların artış gösterdiği kış döneminde okulda olduğu süre boyunca çocuğun hasta olan arkadaşlarıyla öpüşmemesi veya sarılmaması, hasta olan arkadaşının kullandığı materyalleri kullanmaması, okuldayken ders aralarında ellerini yıkaması konusunda alışkanlık kazandırılmalı” uyarılarında bulundu.
Çocukların park, sokak ve bahçelerde oynamasına engel olmayın
Anne babaların bazı tutumlarına göre okulda çocukların enfeksiyona neden olan mikroorganizmalara duyarlılığının da değişiklik gösterdiğine değinen Dr. Ayşe Sokullu “Aşırı koruyucu tutumlar, örneğin çocuğun parkta, sokakta veya bahçede oynamasına, doğayla iç içe olmasına engel olmak, çocuğun doğanın mikroorganizmalarıyla tanışmasını da engelliyor. Bu da çocuğun o mikroorganizmalara yanıtının daha düşük seviyede olup daha şiddetli enfeksiyon geçirmesine sebep olabiliyor. Çocuk mikroorganizmalarla ne kadar erken tanışırsa, okul çağında enfeksiyonları o kadar kolay atlatabiliyor” dedi.
Ebeveynler okuldaki menüleri takip etmeli
Çocuğun beslenme alışkanlıkları, hasta olduğunda yapılması gereken davranış ve tutumlar ya da hasta olmadan alınan önlemlerin evde okula nazaran daha kolay olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Sokullu “Ancak ebeveynler çocuklarını okuldayken göremeseler de kontrolü elden bırakmamalı. Okul menüleri genellikle dengeli beslenme kurallarına uyularak hazırlanmakla beraber çocuklar seçerek yediklerinden pilav-makarna ve tatlılarla idare edebilirler. Menülerden haberdar olup çocukla da yakın sohbet halinde kalarak eksik gıda gruplarını evde tamamlamaya dikkat etmek önemli. Aksi halde hem şişmanlık hem de sağlıksız beslenme ile karşı karşıya kalınabilir” açıklamasında bulundu.
Kışın kapalı alanlarda fazla kalındığı için D vitamini takviyesi alınabilir
Havaların soğumasıyla birlikte de özellikle dışarıda her gün 30 dakikadan az zaman geçiren, bilgisayar ve TV önünde günde 2-3 saatten fazla kalan, yaşına göre fazla kilolu ve hareketsiz çocuklara, özellikle de buluğ çağı yaklaştığı dönemde D vitamini desteği vermenin uygun olduğunu söyleyen Dr. Ayşe Sokullu sözlerini şöyle sürdürdü: “D vitamini kemik kütlesini desteklediği gibi enfeksiyon direnci açısından yararları konusunda da çalışmalar var. Diğer multivitaminlerin okul çocuklarında sürekli kullanım endikasyonu yoktur, gerekli durumlarda doktor tavsiyesi ile alınmalı. Ayrıca eylül ayı itibariyle grip hastalığına da dikkat edilmeli. İnfluenza virüs Tip A ve B’nin bir önceki yıl en sık görülen tiplerinden hazırlanan aşılar Eylül-Ocak ayları arasında uygulanabilirse o dönemki grip salgınından koruyucu olma olasılığı yüksek olur. Özellikle 6 ay-5 yaş çocukları, kronik hastalığı olanlar, alerjik ve astımlı olanlar aşılanmalı. Aşı 6 aydan sonra her yaş grubuna uygundur”