ELEKTRİK, DOĞALGAZ FATURALARI CANI ACITIYOR!
Canlının yaşamında ekmeğin, suyun, solunan havanın önemi tartışılamaz! Ekmeğin, ya da suyun, ya da havanın olmaması yaşamı da anlamsız kılar!
Böyle demiyor muyuz hep?
Kapitalizm öyle insanlık dışı, öyle insana zarar veren, öyle insanı köleleştiren, öyle kazanma/ tek olma “hırsı” oluşturan, öyle açgözlü, öyle bencil, öyle “insan ötesi” bir yapılanma ki…
Doğayı katlederek ürettiği enerjiyle, canlının tüm “yaşamsal” önceliklerini yönlendirebiliyor; ürettiği enerjiyle yaşamı kanatabiliyor!
Geçtiğimiz günlerde İran’ın on günlük doğalgaz musluklarını kapatma kararının ardından neler yaşandı, hep birlikte gördük!
Elektrik üretimi düşürüldü, sanayi üretimi durma noktasına geldi, çalışanlar/ çalıştıranlar karalar bağladı!
***
Bir doğalgaz kesintisiyle “neler” yaşanır, demeyin…
Kapitalizmin kirlettiği hava, bozduğu çevre, zorlaştırdığı yaşam koşulları, çaldığı ağız tadı, emekçiyi açlıkla sınayışı, beslenmeyi zorlaştırması, insanları kutuplaştırması, bölerek zararsızlaştırması…
Herkesi hasta etti!
Medyasında bıkmadan gösterdiği, billboardlarınısüslediği, renkli ışıklara boğduğu beslenme alışkanlığıyla yaptı bunu!
Birçok yurttaş sokağa çıktığında egzoz dumanından rahatsız, kentlerin oksijen alanları zapt edilmiş, en beklenmedik yerlere betondan yapılar çıkılmış, ağaçlıklar yok edilmiş…
İnsanlar hasta; yedikleriyle, soluduklarıyla, yaşamın her anında birlikte olduklarıyla…
İnsanlar yiyerek hastalanıyor, doyarak obezleşiyor, dinlenerek istenmeyen/ zararlı kilolar ediniyor!
Kapitalizm bunu seviyor!
***
Bir “doğalgaz” demeyin!
Doğalgaz olmadan yeterince elektrik üretemiyorsun, elektrik olmadan yaşamın içinde olan hiçbir aleti çalıştıramıyordun, örneğim üretim yapmak için suyu kullanamıyorsun!
Solunum yolları hastası, böbrek hastası, kalp hastası elektrik olmadan bağlanacakları makineleri çalıştırılamıyor!
Kapitalizm, öyle “insanlık ötesi” bir yapılanma ki…
Doyulan ekmek, içilen su, solunan hava bile doğalgazla üretilen elektriğe bağlanmış!
Ocakta pişen aş, dolapta saklanan yiyecekler, yıkanacak çamaşır/ bulaşık, kurutucu fön makinesi, çok katlı yapının asansörü, iletişim kurduracak internet/ cep telefonu, trafikte belli aralıkla yanıp/ sönen ışık…
***
Bu kış ayları zorlu geçiyor!
Adana için kış ne ki? Aralık ayının ortası, ocak, şubat… Hepsi üç ay! Onun da yarısından çoğu güneşli geçer, günün yarısında güneş gören odalarda ilkyaz havası yaşanır!
Kuzey, doğu komşuları başkadır Adana’nın! Ekim ayıyla birlikte sobalarını ya da doğalgazlarını, ya da elektrikle çalışan iklimlemelerini çalıştırmak zorundadır; soğuk kış günleri zorlu geçer!
Daha çok üretim yapamaz, daha çok kazanamaz, daha çok harcamak zorunda kalır, daha çok dışarı çıkamaz, daha çok ısınmak zorundadır, daha çok doğalgaz/ elektrik kullanır, daha çok hasta olur, daha çok ilaç kullanır, daha çok üşür, daha çok kalın giyinir, daha çok iyi beslenmek durumundadır…
Kapitalizm, doğayı bozarak/ katlederek sağladığı enerjiyle yaşamı öylesine tutu altına almış ki; doğayı katletmese/ bozmasa yaşam bitecek, tüm üretim makineleri duracak, solunum yetmezliğinden yaşamlar sona erecek, insanlar arasındaki iletişim/ ulaşım son bulacak, yaşam alanları ısınamayacak, aşlar pişemeyecek, yollarda ulaşım sağlanamayacak, tarlada ürün yetişemeyecek…
Acı değil mi?
***
İşte bu kapitalizm var ya, insanların bu denli tutsak olmasına neden olan bu kapitalizm var ya, süslü ambalajlarında albenileştirdiği ürünlerle insanları zehirleyen bu kapitalizm var ya, hırsları ayrıştırmaya yönlendiren bu kapitalizm var ya…
Toplumun en çok gereksindiği/ aradığı neyse, “bağımlı” olunduktan sonra “onu” alandan kaçırır! Toplumun büyük katmanının ulaşmasını zorlaştırır, edinmek için kılı/ kırk yararak verdiği “emeğin karşılığına” göz diker!
Günümüzde doğalgaz da, elektrik de öyle bir şey…
Doğalgaz olmadan bu kış aylarında evler buz gibi, tencerede aş pişmiyor!
Elektrik olmadan betondan apartmanlara çıkılamıyor, televizyon çalışmıyor, internet olmuyor, şarjı biten cep telefonu/ bilgisayar/ buzdolabı/ çamaşır makinesi/ bulaşık makinesi/ elektrikli süpürge/ blender metal yığınından başka bir şey değil!
Ocak ayı doğalgaz/ elektrik faturaları el yaptı, acı verdi, emeğin yüreğine bıçak sapladı!
Önümüzdeki ay insanlar daha az yiyecekler, daha az beslenecekler, daha az harcayacaklar, daha az sokağa çıkacaklar;
Bu “acıyı” sevmek nasıl bir şey ki?