Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Adana Şubesi, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK), mesleki eğitim ihtiyacını ve teknik öğretmen gerekliliğini hiçe sayarak, öğretmen olarak yetiştirilen teknik insanlara mühendislik unvanı dağıtmaya kalkmasına tepki gösterdi.
EMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu açıklamasında, demokratik taleplerin yurt çapında yükseldiği bir dönemde tüm gözlerin Gezi Parkı özelinde ülkemizdeki demokrasinin varlığına odaklanmışken; böyle bir ortamda kamu yararını yok sayan uygulamaların gözlerden kaçırılarak hayata geçirilmeye çalışıldığı ifade edilerek, “ İktidar, bir yandan tüm eğitim sistemini özelleştirmeye dönük politikası kapsamında teknik eğitimin değerini de yok sayarak işverenlere bırakmaya hazırlanırken; diğer yandan teknik öğretmenlerin işsizlik sorununu, onlara da mühendis unvanı vererek, mühendislik mesleğine tahvil etmeye kalkıyor.” görüşü savunuldu.
EMO açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“YÖK, teknik öğretmenlere mühendislik unvanı almalarını sağlayacak sınav duyurusu yaptı. Bu duyuru kapsamında sayılarının 72 bin olduğu söylenen teknik öğretmenlere mühendis unvanı almak için başvuru hakkı veriliyor. EMO‘nun mesleki alanlarıyla ilgili 'Bilgisayar ve Kontrol Öğretmenliği, Elektrik Öğretmenliği, Elektronik Öğretmenliği, Elektronik ve Bilgisayar Öğretmenliği, Elektronik ve Haberleşme Öğretmenliği, Enerji Öğretmenliği, Kontrol Öğretmenliği, Telekomünikasyon Öğretmenliği' mezunlarına da mühendislik unvanı verilmesinin yolu açılıyor.
TORBA YASALARDAN SONRA TORBA SINAV DÖNEMİÖğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi‘nin (ÖSYM) 7 Haziran 2013 tarihli 'Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı (2013-Mühendislik Tamamlama): Başvuru İşlemleri ve Örnek Sorular' başlıklı duyurusunda örnek sorulara da yer verildi. Bu sorular incelendiğinde, değil mühendislik, değil üniversite sınavları, ortaokul öğrencilerine bile haksızlık edecek kadar basit, seviye belirleme sınavlarının da altında kalacak kolaylıkta sorularla mühendislik unvanının dağıtılacağı görülmektedir. Ayrıca farklı mühendislik disiplinlerine yönelik ayrı sınav yapılmaması, tüm mühendisliklerin aynı 'torba sınav' içinde değerlendirilmeye kalkılması da bilimsel açıdan itirazımızı haklı kılan diğer bir nedendir.
Bu duyuru, iktidara yakın gazeteler aracılığıyla konjonktürel olarak da 'ideolojik bir çarpıtma' içerisinde 28 Şubat rövanşı olarak sunulmaktadır. Meslek liselerine yönelik üniversite sınavlarına giriş konusundaki kısıtlama ayrı bir konu olmakla birlikte; şimdi 28 Şubat mağduriyetinin giderilmesi olarak sunulan sınava olanak sağlayan düzenlemenin zaten 1992 yılından beri yürürlükte olduğunu hatırlatmak isteriz. Ancak '28 Şubat‘taki mağduriyeti önlemekten' kastedilen teknik yeterliliği ölçmeyecek basitlikte sorular yöneltilerek, neredeyse tüm teknik öğretmenlere haksız bir şekilde mühendislik unvanı dağıtmaksa; o zaman bilimsel olarak açıklanması mümkün olmayan, EMO‘nun da bilimsel anlamda karşı çıkma nedenini açık eden tam bir 'rövanşist' uygulamadan söz etmek mümkündür.
Mevcut koşullarda 1992 yılından beri yürürlükte olan 'Teknik Öğretmenler İçin Düzenlenecek Mühendislik Programlarının Uygulama Esas ve Usulleri Yönetmeliği' kapsamında Üniversitelerarası Kurul tarafından ilgili mühendislik fakültelerine hazırlatılan yeterlilik sınavından 100 üzerinden en az 50 alanların puanlarına göre kontenjan dahilinde 2 yarı dönemlik tamamlama mühendislik programına girmeleri öngörülmektedir. Ancak bu sınavları bugüne kadar kazanabilen aday sayısının yüzler basamağıyla sınırlı sayılarla ifade edilirken, bugün ortaokul seviyesinde sorularla 72 bin teknik öğretmene unvan dağıtılmaya kalkılmaktadır. Bu uygulama açıkça eğitimde eşitsizlik ve adaletsizliktir.
'Bedava unvan' dağıtımı uygulaması bilime ve mühendislere, hatta bırakın üniversiteye hazırlanan öğrencileri, SBS‘ye girmiş ortaokul öğrencilerine de büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığı teknik öğretmenlerin içine itildikleri işsizlik sorunuyla kabul edilebilir hale getirmek de mümkün değildir. Ülkemizde işsizlik çok ciddi bir sorundur. Bu sorunu yaratan, teknik eğitim fakültelerini kapatarak teknik öğretmenlerin istihdam alanlarını yok eden siyasal iktidar, teknik öğretmenler nezdinde yarattığı mağduriyeti yeni mağduriyetler yaratarak 'sözde çözmeye' kalkmaktadır. Bunu mühendislerin kabul etmesini beklemek; bilimsel ve teknik olarak da, kamu yararı açısından da, çalışanların hakları açısından da akıl dışıdır.
Yine mevcut yönetmeliğe göre 2 yarı dönemi kapsayacak olan tamamlama eğitiminin teknik eğitim fakültelerinde verilmesi gerekmektedir. Ama iktidar ve YÖK bu fakülteleri kapattıklarını sanırız unutmuşlardır. Dolayısıyla ortada bu eğitimi verecek kurum dahi bulunmamaktadır.
Bugüne kadar üniversite mezunlarının 'sınıf öğretmeni' olmasına ya da belli bir temel bilim alanında eğitim görmüş olanların kendi dallarında branş öğretmeni olmasına; tamamlayıcı olarak 'pedagojik eğitim' görmeleri koşuluyla olanak tanınmıştır. Bu tür uygulamalar bile eleştirilmekle birlikte 'öğretmen açığı' nedeniyle kamu nezdinde kabul görmüştür. Ancak ülkemizde mühendislik mesleğinde açık söz konusu değilken böylesi bir uygulamaya başvurulmaktadır. Üstelik işvereninden işadamına, bürokratından uzmanına kadar herkesin ülkenin kalkınması için mesleki eğitimin öneminden söz ettiği bir ortamda mesleki eğitimi yok etmekle kalmayıp, mühendislik mesleğinin de içini boşaltmaya dönük bir uygulama yürürlüğe konulmak istenmektedir. Kaldı ki en son 2009 yılında öğrenci alan teknik eğitim fakültelerinin taban puanları ile mühendislik fakültelerinin taban puanları karşılaştırılırsa da yapılan haksızlığın boyutu açıkça ortaya çıkmaktadır. Hem Elektrik Mühendisliği hem de Elektrik Öğretmenliği bölümleri olan Kocaeli Üniversitesi‘ne üniversite sınavı başarı sıralaması dikkate alınarak bakıldığında; 2009 yılında Elektrik Mühendisliği Bölümü‘ne 46 bin 900, Elektrik Öğretmenliği Bölümü‘ne ise 115 bininci sıradan öğrenci kaydı yapılmıştır. Görüldüğü gibi aynı üniversitenin mühendislik bölümüne, şimdi mühendislik unvanı verilmek istenen teknik öğretmenlerden 2.5 kat daha yukarıda bir başarı sırasıyla öğrenciler girebilmiştir.
Alınan mühendislik tamamlama sınavlarına ilişkin karar tamamen göstermelik olup, YÖK‘ün bu kararını yeni mağduriyetler yaratmadan derhal geri alması gerekmektedir. “