ENFLASYON MUHASEBESİ ERTELENMEMELİYDİ!
Ekonomi literatüründe enflasyonun sözlük anlamı; ‘’ülkede kullanılan yerli para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreç.’’ Olarak tanımlanır. Enflasyon muhasebesi ise; ‘’yüksek enflasyon dönemlerinde finansal tabloların enflasyon oranlarına göre düzeltilmesi için yapılan muhasebe işlemleridir.’’ İşletmelerin bilançolarına kayıtlı varlıkların ve kaynakların fiyat değişmelerinden etkilenmeleri sonucu önlemler alınması için kayıtların gerçeğe uygun bir duruma getirilmesini sağlayan muhasebe sistemidir. 2021 yılı sonu itibariyle fiilen olmasına karşın Yasal olarak enflasyon düzeltmesi koşullarının aniden ve beklenmedik bir şekilde oluşması, mükellefleri ve mali idareyi telaşlandırdı. Muhasebe ve müşavirler ile mükellefler erteleme beklentisine girdi. Ertelenmesi uzun vadede mükellefler lehine olmamasına karşın ertelendi!
MUHASEBE ÖRGÜTÜ TÜRMOB ENFLASYON MUHASEBESİNİN ERTELENMESİNİ İSTEDİ
Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve dövizin astronomik artışı işletmelerin bilanço kalemleri üzerinde olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Enflasyon muhasebesi uygulanması koşullarını oluşması, 17 yıldır uygulanmayan enflasyon düzeltmesini yeniden gündeme getirdi. İşletmelerinin hesaplama ve muhasebeleştirmesini uygulayacak, yeminli mali müşavir ve serbest muhasebeci mali müşavirler için işlemleri zamanında yetiştirmeme gibi bir ortam oluştu. Enflasyon oranlarının yıllardan beri olması gerekenin altında gösterilmesi de bu sıkışıklığın asıl nedeni oldu.
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) enflasyon muhasebesinin ertelenmesi için girişimlere başladı. Ertelemeye yönelik bir taslak hazırladı, başta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) iş dünyasının desteğini de yanına alarak Maliye nezdinde girişimlerde bulundu.
YASAL DÜZENLEME YAPILMASAYDI ENFLASYON MUHASEBESİ UYGULANACAKTI
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’nci maddesinde; enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşması halinde, şartların gerçekleştiği hesap döneminde mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekeceği düzenlenmiştir. Yasanın mükerrer 298’nci maddenin A fıkrasının 9’ncu bendinde düzenlemesindeki; ‘’münhasıran sürekli olarak işlenmiş; altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler enflasyon muhasebesi yapmak zorunluluğunun dışında tutulmuşlardır.‘’ hükmü sürekli bir düzenleme olup, enflasyon düzenlemesi her hal ve takdirde yapılmaktadır.
2004 yılından beri uygulanmayan düzenleme 31.12.2021 itibariyle son üç yıllık üretici fiyat endeksi artışının yüzde 141,70’i, son yıl fiyat artışının ise %79,89 olarak gerçekleşmesi sonucunda Yasada öngörülen koşul olan ÜFE’deki artışın son üç yılda %100'den ve son on iki ayda da %10'dan fazla artması koşulları aşılmış olması nedenleriyle enflasyon muhasebesini zorunlu hale getirmiştir. Hatta uygulama ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı bir tebliğ taslağı hazırlayarak tartışılmak üzere sayfasına koymuştu.
Buna karşın, kamuoyunda koşullar oluştuğu halde yukarıda anlatıldığı üzere iş adamlarının ve muhasebe kesimi meslek odalarının Maliye nezdinde girişimde bulunmaları üzerine konuyu erteleyen yasal düzenleme yoluna gidildi.
YASAL DÜZENLEME NELER GETİRİYOR
Bir maddesi ile enflasyon düzeltmesi, diğer maddesi ile kurumlar vergisi mükelleflerine getirilen kur koruması düzenlemesi ve diğer kalan iki maddesi de yürürlük ve yürütme maddesi olan 4 maddelik kanun hemencecik kanunlaştı. Aynı düzenleme önerisi zaten daha önce Plan ve Bütçe Komisyonunda kendisi de eski bir hesap uzmanı olan Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu tarafından da önerilmişti. Nitekim, aynı şekilde kendisi de eski bir hesap uzmanı olan Yeminli Mali Müşavir Bülent Taş, ‘’Enflasyon Muhasebesi Hangi Dönemde, Nasıl Uygulanarak Başlanacak’’ Başlıklı yazısında; ‘’Anlaşılan AKP ve CHP enflasyon muhasebesini erteleme konusunda el ele vermişlerdir.’’ Değerlemesinde bulunmuştur.
Koşullar oluşsa bile enflasyon düzeltmesi uygulamasının 2023 yılı sonuna kadar yapılmaması, 2023 yılı hesap dönemi sonu itibarıyla yapılacak enflasyon düzeltmesi sonucunda belirlenen geçmiş yıl kârının vergiye tâbi tutulmaması, geçmiş yıl zararının zarar olarak kabul edilmemesini düzenlemesi yapılmaktadır.
Yapılması öngörülen söz konusu düzenlemeyle, geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021, 2022 yılları ile 2023 geçici vergi dönemlerinde şartlar oluşsa bile enflasyon düzeltmesi yapılmayacak. Bu dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak kabul edilecektir.
31.12.2023 tarihli mali tablolar, şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, enflasyon düzeltmesine tabi tutulacaktır. Ancak bu düzeltmeden kaynaklanan kar/zarar tutarları geçmiş yıllar kar/zararı hesabında gösterilecek. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl karları 2023 yılına ilişkin tutarlar dahil olmak üzere, vergiye tabi tutulmayacak, geçmiş yıl zararları ise vergi matrahının tespitinde zarar olarak indirilmeyecektir.
Bu düzeltme sonucunda hesaplanacak tutarlar, 2024 yılından başlayarak izleyen yıllarda vergi mevzuatına esas alınacaktır. Sanki bir milat olacaktır. 2023 yılı sonu itibariyle düzeltilen değerler üzerinden 2024 yılından itibaren amortisman ayrılabilecek ve maliyet olarak dikkate alınabilecektir.
GELİNEN NOKTADA
Enflasyon muhasebesinin ertelenmesi yapılmamalıydı. İş yoğunluğu buna engel gibi gösterilmemeliydi. Her zor durumu hemen ertelemelerle halletmek alışkanlığı ve kolaycılığından kurtulmamız gerekir. Erteleme düzenlemesinin öncülüğünü anlı şanlı iki büyük meslek örgütü olan TOBB ve TÜRMOB’un yapması bu meslek örgütleri için de şık olmamıştır!
AKP’nin sıkı disiplini ve baskısı altında yıllardır eksik açıklanan enflasyon oranları ile gerçeğinden farklılaşan işletme bilançolarının bankalar, finans kuruluşları ile yurt dışı işlemlerde işletmeleri zor durumda bıraktığı bir gerçektir.
Kur farkları istisnası düzenlemesi ise zaten ‘’faiz sebep enflasyon sonuç garabetinin’’ doğurduğu bir başka ‘’ucube garabettir.’’ Yükümlülükleri gereği, sürekli olarak kasasında ve bankasında döviz bulundurmak zorunda olan işletmeler bu ‘’garabet ve baskı’’ yüzünden bir süre büyük sıkıntılar yaşayacaklardır. Sonuçta ‘’dövizle sözleşme yasağı’’ gibi zamanla uygulanamayacak hale gelecektir!
Sabri Arpaç
sabriarpacymm@gmail.com