Erkekleri Bekleyen Tehlike: Gece Körlüğü
Erkekleri Bekleyen Tehlike: Gece Körlüğü
Çoğu İnsan Renk Körü Olduğunun Farkında Değil. Loş bir ortamda ya da gece alacakaranlıkta gerektiği kadar göremiyorsanız vakit geçirmeden bir uzmana başvurmalısınız. Çünkü “Gece Körlüğü” yaşıyorsunuz. Genetik ve ilerleyici bir hastalık olan Gece Körlüğü ülkemizde akraba evliliklerinin çok olması nedeniyle sık rastlanılan bir rahatsızlık ve sonu körlüğe kadar gidebiliyor.
Dünya Göz Hastanesi Adana Şubesi Medical Koordinatörü Op. Dr. Cüneyt Karaarslan, “Gece körlüğü küçük yaşlarda pek belirgin olmasa bile yaş ilerledikçe belirti vermeye başlar ve ilerleyen dönemlerde körlüğe kadar giden görme azalması olabilir.” diyor.
GÜNDÜZE DE YANSIYABİLİYOR
Gece körlüğünün en önemli belirtisinin karanlıkta net görememek olduğunu belirten Cüneyt Karaarslan, “Öncelikle karanlıkta meydana gelen görme zorluğu belli bir süre sonra loş ışıkta da kendisini gösterir. Hastalık ilerledikçe gözün etrafta olup biteni yeteri kadar algılayamaması sonucunda gündüz de etrafa çarpmalar, takılma ve düşmeler meydana gelebilir. Gece körlüğünün diğer belirtileri arasında konsantrasyon bozukluğu, ışık çakması veya etrafın parlaması, ayrıca ileri derecede gözlük ihtiyacı (astigmat ve miyop) sayılabilir” diye konuştu. Karaarslan, Gece Körlüğü’nün genel olarak erkeklerde daha çok görüldüğünü kaydetti.
TÜMÜYLE TEDAVİSİ YOK
Renk Körlüğü konusuna da değinen Karaarslan, “Renk körlüğü olan erkeklerin kız çocukları renk körü olmamakla birlikte, renk körlüğünün taşıyıcısı durumundadırlar. Taşıyıcı kadınların erkek çocuklarının yarısı da renk körü olarak doğmaktadırlar. Birçok kişi renk körü olduğunun farkında değildir” dedi. Renk körlüğü hastalığının tam renk körlüğü ve kısmi renk körlüğü olmak üzere iki ana gruba ayrıldığını kaydeden Karaarslan şöyle devam etti: “Tam renk körlüğünde, üç renkli görme hücresi de yok ise kişi renkleri yalnızca siyah ve beyaz olarak algılayabilir. Bu durumdaki kişi tam renk körü olarak nitelenir.
Renk körlüğünün ortaya çıkmasındaki diğer etken kalıcı beyin hasarları ya da gözün sinir tabakasının hasarlarıdır. Ayrıca çocukluk çağında maruz kalınan yüksek ultraviyole ışınlar kalıcı olarak renk körlüğü yapabilmektedir. Renk körlüğünün tümüyle tedavisi mümkün olmasa da özel kontak lens ve gözlüklerle kişilerin renkleri doğru algılaması sağlanabilmektedir”.
BAZI MESLEKLERDE ENGEL
Renk körlüğü olanlarda ehliyet almalarının önündeki engellerin yeni yapılan bir düzenlemeyle kaldırıldığını da belirten Karaarslan korunma yöntemleri olarak da şu bilgileri verdi: “Renk körlüğü yaşam kalitesini düşüren bir durumdur ve renk ayırt etmenin önemli olduğu mesleklerde engel teşkil etmektedir”.
KAR, KUM VE GÜNEŞ KÖRLÜĞÜ
Kar, kum ve/veya güneş körlüğü konusunda bilgi veren Cüneyt Karaarslan, “Üç durumda da etken güneş ışığının ultraviyole dalga boyundaki zararlı ışınlarıdır. Gözün kornea, lens ve retinasında aynı anda veya tek tek etkilenme söz konusu olabilir. Çoğunlukla suni göz yaşı kullanımı ve uygun tedavilerle geçicidir. Fakat retina hasarı varsa kalıcı olabilir. En önemli ve kolay koruyucu önlem ultraviyole bloklu güneş gözlüğüdür” şeklinde konuştu.