Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi'nin çağrısıyla bir araya gelen sendika üyeleri ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) üyeleri ortak açıklama yaparak, Gezi Parkı eylemlerinde yurttaşlara ve gazetecilere uygulanan şiddetin durdurulması için çağrı yaptı.TGS İzmir Şubesi'nin, Cumhuriyet Meydanı'nda yaptığı basın açıklamasına, Şube Başkanı Halil Hüner ile Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ile gazeteciler katıldı.
TGS İzmir Şube Başkanı Halil Hüner yaptığı açıklamada, Taksim Gezi Parkı'nda yapılması planlanan Topçu Kışlası'na tepki amacıyla “parkına ve kentine sahip çıkmak” isteyen yurttaşlar tarafından 20 gün önce başlatılan eylemin, polisin şiddete dönüşen orantısız müdahaleleri sonucu tüm Türkiye'de günlerdir devam eden protestolara neden olduğunu hatırlatarak, Hükümet'in 19 günlük süre içerisinde halkın tepkilerini dikkate almak yerine, Gezi Parkı'nın boşaltılması ve protestoların sona erdirilmesi amacıyla emniyet güçlerini, biber gazı, tazyikli su ve coplu müdahaleyle halkına acımasızca şiddet uygulayan noktaya getirdiğini bildirdi.
Hüner, Türkiye'nin her köşesinden yükselen, polis saldırılarının durdurulması, demokrasi, özgürlük, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik taleplere kulağını tıkayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti'nin talimatı ile Taksim Gezi Parkı'nın, eylemin 19. gününde vahşet görüntülerine neden olan polis müdahalesiyle boşaltıldığını belirterek, Taksim Dayanışması'nın, Başbakan Erdoğan'la görüşmesinin ardından, Topçu Kışlası yapılmasına karşı eylemi tek çadırda sürdürme kararı alması ve çadırların boşaltılması hazırlıkları yapılırken, küçük çocuklarıyla gelen ailelerin de bulunduğu Gezi Parkı'nda dün akşam saatlerinde yapılan saldırının, onlarca yurttaşın yaralanmasına neden olduğunu söyledi.
Taksim çevresinde revir haline gelen oteller ile yaralıların kaldırıldığı hastane binalarına dahi biber gazı sıkan emniyet güçlerinin, dünyanın gözü önünde, çocukların da yer aldığı binlerce yurttaşa, insanlık suçunu oluşturan saldırılar gerçekleştirdiğini ifade eden Başkan Hüner, Gezi Parkı çevresinde olayları takip eden basın emekçilerinin de polisin saldırısına maruz kaldığını açıkladı.
“SALDIRILARI KINIYORUZ”
Ortaya çıkan bu vahşetin sorumlusunun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti olduğunu ifade eden Hüner, açıklamada şu görüşleri aktardı:
'Hükümet'in, Türkiye'de medyaya uyguladığı sansür ile birçok yandaş medya patronunun gönüllü otosansürü, Gezi Parkı eylemlerinde dünyanın gözler önüne serilmiştir. Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi olarak, Hükümet'in talimatıyla yurttaşlara ve gazetecilere yapılan ve halen devam eden saldırıları kınıyoruz. Halka yapılan acımasız saldırılara son verilmelidir. Ana akım medya da yurttaşlarımızın maruz kaldığı şiddet ve baskıyı otosansürle gizleme çabasına derhal son vermeli, halkın haber alma hakkını gözeterek yaşanan gerçekleri ortaya koymalıdır. Demokrasi, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik taleplerimizi bir kez daha gür sesle dile getiriyoruz. Halkımıza uygulanan vahşete, medyadaki sansüre ve oto sansüre sessiz kalmayacağız.'
Görevleri başındaki muhabir, foto muhabiri ve kameramanlara yönelik saldırılara da değinen Hüner, 'Basın emekçilerinin halka bilgi, görüntü aktarırken, şiddete maruz kalmalarının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Gazetecilerin özgürce görev yapmaları Anayasal teminat altındadır. Bunu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz' dedi.
SERTEL: “GAZETECİLER DE YARALANDI”Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel de burada yaptığı açıklamada, Gezi Parkı olaylarında yurttaşlara ve gazetecilere yapılan saldırılara tepki gösterdi. Gezi Parkı eylemlerinde son bir ay içerisinde Türkiye'de hiç istenmeyen olayların gerçekleştiğini, can kayıplarının yaşandığını ve sayısı 5-10 binleri bulan yurttaşın yaralandığını belirten Sertel, eylemlere katılanların insanların demokrasi, hak ve özgürlük istediğini, asla şiddete başvurmadıklarını vurguladı.
Eylemlere katılan yurttaşların, polisin acımasız şiddetine karşın şiddet uygulamamak için var gücüyle direndiğini ve barışçıl gösteriler yaptıklarını ifade eden Sertel, 'Bu insanlar öylesine barışçılar ki yan yana gelmeyen spor kulüplerinin taraftarları el ele tutuşuyor. Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Göztepeli ve Karşıkayalı taraftarlar el ele tutuşuyor. BDP bayrağı taşıyan genç, Atatürk'ün resminin bulunduğu Türk bayrağını taşıyan genç kızı şiddetten kurtarıyor' dedi.
Gazetecilerin de eylemler sırasında çok zor koşullarda görev yaptıklarını ve her türlü şiddete maruz kaldıklarını dile getiren Sertel, 'Sahada bulunan basın emekçileri, sonuna kadar görevlerini yerine getirmenin gayreti içerisindedir. Bu süreçte 18 gazeteci arkadaşımız yaralandı. Son müdahalede de yaralananlar olduğu biliniyor. Eylemler sırasında dört gazeteci arkadaşımız da geçici süreyle gözaltına alınıp serbest bırakıldı' diye konuştu.
'BAŞBAKAN'IN GERÇEKLERİ AYRI'Türkiye'de sağduyu, barış ve kardeşlik kavgaların son bulmasını isteyen ancak iktidarın körükleyen tavrı nedeniyle bu kavgalarının son bulmayacağı gerçeğini de gördüklerini anlatan Sertel, şöyle konuştu:
'Çünkü bu kavgaları körükleyen iktidarın ta kendisidir. İktidarın başındakidir. Bilinçle bunun yapmaktadır. Ülkenin tıkanan ekonomik koşulları, işsizlik, emeklinin, işçinin, köylünün yaşadığı sorunları aşmanın yolunu seçimler olarak gören Başbakan Erdoğan, kavgayı bilinçle körüklemektedir. Toplumu kamplaştırmak istemektedir. Örtünenler, içki içenler-içmeyenler, camiye gidenler-gitmeyenler gibi akıl almaz derecede yanlış bir taktik ve strateji ile Türkiye'yi kamplara bölmek istemektedir. Vatandaşların buna karşı duyarlı olması lazımdır. Başı örtülü yurttaş da açlık, sefalet içerisinde, karnı açtır. Başı açık olan üniversite mezunu genç de işsizdir, iş aramaktadır. Türkiye'nin gerçekleri ile Başbakan'ın gerçekleri ayrıdır. Onun oyunlarına kanmamak lazım. Toplumun barış içerisinde hakkını, hukunu aramasının yolunu bulması lazım. Önümüzdeki yerel ve genel seçimlerde, bu zulmü yapanların iktidarı sona ermelidir.'
İktidarın bu politikalarından en fazla nasibini alanların da basın emekçileri olduğuna değinen TGF ve İGC Başkanı Atilla Sertel, 'Sendikalar dağıtılmış, yok edilmiştir. İşsizlik ve açlıktan gazeteciler de nasibini almıştır. Kim ki, Başbakan aleyhine yazmıştır, kapının önüne konmuştur. Kim ki, ona aykırı düşünmüştür, kovulmuştur. Başbakan Erdoğan'a en yakın, liberal çizgide bulunan insanlar dahi onun sayesinde işsizdir. Başbakan'ın yarattığı tablonun hiçbir yanında bizim izimiz olmaz. O, kendi yarattığı tabloyla yok olup gidecektir. Bu iktidar, son dönemidir.'