Türkiye,
Peru ve Kanada’nın ortaklaşa hazırladığı tasarının BM Genel Kurulu'nda kabul
edilmesi üzerine 2012 yılından beri '11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü' olarak
kutlanmasıyla ilgili Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu basın açıklaması
yaptı.
Açıklamada,
kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilme ve cinsel istismar sayısının her
geçen gün arttığına dikkat çekerek, kız çocuklarının hak ve özgürlüklerinin
korunmasına daha çok önem verilmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Açıklamada
şu ifadeler kullanıldı:
“Günümüzde
kız çocuklarının durumu hiç de iç açıcı değildir. Kız çocukları dünyanın dört
bir yanında ayrımcılığa, şiddete ve istismara maruz kalmakta, tecavüze
uğramakta, meta haline getirilmektedir. Kız çocukları ücretsiz tarım
işçiliğinden, mevsimlik işçiliğe, ev içi çalıştırılmaya kadar pek çok alanda
emek sömürüsüne maruz kalmaktadır.
Türkiye’de
her üç kadından biri 18 yaşın altında evlendirilmektedir. İçişleri Bakanlığı
rakamlarına göre; son üç yılda 18 yaş altında evlenenlerin toplam sayısı 134
bin 629, 18 yaşını doldurmadan evlenen erkek sayısı ise 5 bin 763’dir. Reşit
olmadan evlendirilen kız çocuklarının sayısı erkek çocukların sayısından 20 kat
daha fazla durumdadır. UNICEF verilerine göre 15 yaşın altındaki kız
çocuklarının doğum esnasında ölme riski 20 yaşındaki kadınlara kıyasla 5 kat
daha fazladır. Bu şartlarda kız çocukların çocuk gelin olması ağır bir insan
hakları ihlalidir.
Tüm
dünyada ve ülkemiz de kız çocuklarına sağlanmayan imkanlar ve haklar bu günün
anlamını açıkça ortaya koymaktadır. Kağıt üzerinde var olan haklara ve
imkanlara erişim ise yine ülkemizde kız çocuklarımızın pek çoğu için oldukça
zordur.
2012-2013
eğitim-öğretim yılı itibariyle yürürlüğe giren 4+4+4 olarak bilinen eğitim
sisteminde kesintisiz eğitimin ortadan kalkmasının kız çocuklarının eğitimini
olumsuz etkilemesi kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Bu sistemle 13 yaşından
sonraki son 4 yıllık eğitime uzaktan devam edilebilmektedir. Bu durumun,
aileler tarafından kız çocuklarının henüz temel eğitimini kurumsal ortamda tamamlamadan
eve çekmesi, erken yaşta evlendirilmesi, iş gücü olarak kullanması, ekonomik
nedenlerle okuldan alınması gibi durumları arttırmıştır. Bundan dolayı da kız
çocuklarının eğitim hakları ellerinden alınmıştır.
Türkiye’de
erişkin kadınla ilgili yaşanan pek çok olumsuzluğun başlangıcı çocukluk
dönemine dayanmaktadır. Kız çocukları iyi bir eğitim alıp, insan
haklarının kullanımında eşit konumda birer birey olduğunda, erken evliliğe
zorlanmadıklarında hem kendileri hem aileleri hem de toplum için daha iyi bir hayatın
mimarı olabilirler. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kararlarını
verebilen, sadece birer gölgeden ibaret olmayan sağlıklı bireyler olabilmeleri
için kız çocukları ve tüm çocuklara yönelik her türlü ayrımcılığı durduralım.
Kız
çocukları için pozitif ayrımcılığın temelini teşkil edecek şekilde, Mevzuatlar
arası çocuk tanımı farklılıklarının giderilmesi, Ulusal kanunlar, uluslararası
anlaşmalar ve kanunlar gereğince kazanılmış hakların etkin kullanımının
sağlanması, 12 yıllık kesintisiz eğitimin toplumun her kesimindeki kız
çocukları tarafından ulaşılabilir olması, Toplumun 4+4+4 olarak bildiği,
eğitimi “kesintili” hale getiren ve kız çocuklarını daha da güçsüzleştirecek
olan temel eğitim yasasının değiştirilmesi, Çocuk Koruma Kanunu, Türk Ceza Kanunu
ve Türk Medeni Kanunu arası çocuk tanımlama farklılıklarının giderilmesi ve
evlilik yaşının koşulsuz her iki cinsiyet için de 18 yaş olması, Dini nikâh
yoluyla çocuk yaşta yapılan evliliklerin önüne geçilmesi, Kız çocukların
eğitiminin önemine yönelik toplumsal, yönetimsel farkındalık ve duyarlılığın
arttırılması konusunda medya ve sivil toplum örgütleri de kullanılarak geniş
çaplı çalışmalar yapılması, Toplumsal kız çocuğu / kadın rolü algısının
değiştirilmesine yönelik çalışmalar yapılması, Eğitimde toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerini ortadan kaldıracak planlamalar yapılması, gerekmektedir.
Bunların
hayata geçirilmesi Çocuk Hakları Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesinden
kaynaklanan yasal bir zorunluluktur. Ayrıca kız çocuklara yatırım yapılması,
cinsiyet ayırımcılığının ortadan kaldırılması ahlaki bir sorumluluktur, temel
adalet ve eşitlik kuralıdır.
11
Ekim’in bir bayram değil, bir mücadele günü olduğunun farkındalığını yaratmak
adına, bu özel günde en değerli varlığımız olan kızlarımıza, çocuklarımıza
barış ve güven içerisinde yaşayacakları bir gelecek sunmak en önemli görevimiz
olmalıdır.
Bu
gün vesilesi ile bir kez daha Kız çocuklarının savaş nedeniyle
öldürülmediği, tecavüz edilmediği, köle olarak satılmadığı, cinsiyet
ayırımcılığına uğramadığı, çocuk işçi olarak çalıştırılmadığı, eğitim hakkı
tanındığı bir dünyada yaşamak kız çocuklarının toplumda daha güçlü
olmaları, her türlü ayrımcılık ve istismardan kurtulmaları, bütün haklardan
eşit düzeyde yararlanmaları dileğiyle kız çocuklarının “11 Ekim Dünya Kız
Çocukları Günü”nü kutlarız.”