Adana(Ulus)-- CHP PM Üyesi ve Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Pişkin, YÖK’ün Türkiye’deki üniversitelerde özgür düşünce ortamına cevaz vermeyen, baskıcı ve tek tipçi yapısıyla kuruluşundan bugüne aynı çizgiyi koruyan bir baskı organı olduğunu söyledi.
CHP PM üyesi Gökçe Pişkin, 12 Eylül darbesinden sonra 6 Kasım 1981’de kurulan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK)’nun 31. yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
“Gerekçesi “üniversitelerdeki anarşinin dağıtılarak, üniversiteleri hiyerarşik bir düzene oturtmak” olan YÖK, her 6 Kasımda protesto ediliyor. Üniversiteleri bilimsellikten sıyıran, tek tipleştiren, rektör kontrolüne verip akademik kurulların gücünü azaltan YÖK, Türkiye üniversitelerinde özgür düşünce ortamına cevaz vermeyen, baskıcı ve tek tipçi yapısıyla kuruluşundan bugüne aynı çizgiyi koruyan bir baskı organıdır.
Üniversitelerin doğası gereği politik olması gerekirken, ülkemizde bu durumun tersine seyretmesinin önemli faktörlerinden birisi de YÖK’tür.
Öğrencilerin haklı, demokratik talepleri, rektörlere tanınan geniş yetkiyle “suç unsuru” sayılabiliyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde başta Adana Çukurova ve Ankara Üniversitesi olmak üzere, birçok üniversitede öğrenci arkadaşlarımız “güvenlik görevlilerince” darp edilmiş ve birçoğu hakkında disiplin soruşturması açılmıştır.
Üniversiteler; rektöründen, akademisyenine, öğrencisinden hizmetlisine bir bütündür. Ve bir yaşam alanı olan üniversitelerde tüm bileşenlerin fikirleri alınmalıdır.
Bugün parasız eğitim istedikleri için cezaevine giren öğrencilere karşı takınılan “görmezden gelme” tavrı bu ülkedeki vicdan sahibi insanları yaralamaktadır.
AKP Hükümetinin bir bakanlar kurulu genelgesiyle üniversitelerin normal öğretim öğrencilerinden aldığı harcı kaldırıp, ikinci öğretim öğrencilerini bu haktan mahrum bırakmak bilimsel eşitlik ilkesine karşıdır.
Kaldı ki, AKP hükümetinin bu kararına karşın Kalkınma Bakanlığının hazırladığı 10.Kalkınma Planında “ Türkiye’de parasız eğitimle, sosyal adalet arasında bir bağ kurulamaz” beyanı hükümetin içine düştüğü çelişkili durumu ortaya koymaktadır.
Anayasada hüküm altına alınan devlet okullarında eğitim parasızdır ibaresi hakkın yasal güvencesidir. Yükseköğretim kurumunun varlığı; akademisyenleri “bilim adamlığı- ders hocası” öğrencileri “zengin-fakir” rektörleri “benden-ondan” diye kutuplaştırırken, Türkiye’de bilimin özgürce yürümesi imkansızdır. Türkiye Üniversitelerinin kurtuluşu yükseköğretim reformudur. Bu reformu yapacak olan da Cumhuriyet Halk Partisi’dir.”