GÖRECEK GÜNLERİMİZ VAR DAHA…
GÖRECEK GÜNLERİMİZ VAR DAHA…
Sokakta, pazarda, markette yurttaşın yaşadıklarını bilmeyenlere, bilseler bile çözüm üretmekten uzak duranlara bir ay sonra yapılacak seçimde “bir şeyler” söylenecek haklı olarak!
İnsanların temel gereksinmelerinin aslın bir “hak” olduğunu unutturmaya çalışan kimlerse, ürünlerin “iyisini” değil bütçesine uyanı aldırmaya zorlayan kimlerse, kiloyla alınan tüketimleri tane ile alınmasına neden olanlar kimlerse, tüm bunlar yaşanırken/ bunların konuşulmasını gereksiz görenler/ tartışılmaya değer bulmayanlar kimlerse yapılacak olan seçimde “değerlendirilmesi” yapılacak! Bunlar “dilek” değil, “umuş” hiç de değil; olması gereken!
***
Biliyorum, şimdi yine “soğana taktı” diyeceksiniz; hiç sıkıntı değil! Bu ülkeyi yönetenlerin, yurttaşın temel gereksinmelerini/ bu denli “bilmiyor” olmalarını, bu denli “alaya” alacaklarını düşünmem olanaksızdı biliyor musunuz? Biri diyor ki “siz soğanı/ patatesi konuşun, bakın sanayide neler yaptığımızı biliyor musunuz?” İnsanlar açlıkla sınanırken, sanki sanayide ya da başka alanlarda ulaşılan başarıları yok sayan varmış gibi konuşuluyor; anlamakta zorlanıyorum!
İnsanlar “açız/ açıktayız” diyor, “sanayide gelişiyoruz” deniyor, insanlar “çadır/ konteyner istiyoruz” diyor, “bakın betondan temeller attık” deniyor, insanlar “et/ süt/ yumurta tüketemiyoruz” diyor, “hiç kimseyi enflasyonda ezdirmedik, ekonomide çok iyi şeyler yaptık” yalanına inandırılmaya çalışılıyor!
Halk cebini de biliyor, alım gücünü de biliyor, kendini açlığa tutsak edeni de biliyor, geleceğinin nasıl olacağını da… 14 Mayıs’ı onun için bekliyor!
***
Birkaç gün önceydi. Pazar alış/ verişini yaparken, soğan tezgahının poşetimi dolduruyordum! Yaşı yetmişlerde bir adam, kilosu onyedibuçuk lira olan soğandan dekiz liralık istedi! Satıcı önce adamın yüzüne baktı, sonra da poşete birkaç tane soğan koyarak tarttı, “sekiz lira yetmişbeş kuruş” dedi! Adam, elindeki on lirayı uzatarak “sekiz liralık olsun” diye yineledi! Satıcı homurdandı! Adam, parasının üzeri olan iki lirayı alırken, “bir de maydanoz almam gerek, ısrarım ondan” diyerek uzaklaştı!
Ülkeyi yönetenlerin “bundan” alacağı bir ders olmalı!
***
Şimdi ne yapılacak biliyor musunuz? “Atadan gelme parti” diye bir şey yok artık; son yıllardaki gelişmeler her şeyi alt-üst etti! Haydi Ata’nın partisine” bir bakın, olmadı içinde “aydınlık” olan partilere bir bakın! Neresi “ata’yı” anlatıyor, neresi “aydınlık” düşünün isterseniz!
Siz “laikliği” bu ülkeye kazandırmışsınız, şimdi “laikliği” rafa kaldırmak isteyenleri aynı partinin içinde şahlandırıyorsunuz! Bir de yetmezmiş gibi, yurttaşın önüne “zorla” getirdiğiniz isimlere “oy” vermesini istiyorsunuz! Üstelik son beş yılda “mecliste olan” isimlerle, son beş yılda “kuru laf” dışında söz etmeyenlerle! Bu halkı gerçekten çok yordunuz!
***
Siyasi partilerinin adayları, “listeye girme” yarışını kazanmalarının ardından şimdi alanlara inecek; bakalım kendilerini yurttaşa ne denli anlatabilecekler, ne denli soğanı/ patatesi gereksinmeler arasından uzak tutacaklar, ne denli yurttaşla öyküler oluşturabilecekler göreceğiz!
“Görecek günler var daha/ aldırma gönül aldırma!”