“HEKİMLERİN GÖREVİ; SAĞLIK VE YAŞAMI KORUMAKTIR”
“HEKİMLERİN GÖREVİ; SAĞLIK VE YAŞAMI KORUMAKTIR”
Malta Bildirgesinin yaşamın kutsallığına saygı göstermeyi etik bir zorunluluk ve kişinin kendi öz iradesi ile aldığı karara saygı göstermeyi ise görev olarak tanımladığını söyleyen ATO İnsan Hakları Komisyon Başkanı Dr. Alev Hazel Aksungur, “Açlık grevleri sürecinde biz hekimlere ve sağlık emekçilerine düşen görev, açlık grevi yapanların taleplerine ya da kim olduklarına bakmaksızın, sağlık ve yaşamın korunmasını sağlamaktır” dedi.
Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal ve
YK Üyelerinin de katıldığı toplantıda açıklamayı okuyan ATO İnsan Hakları Komisyon
Başkanı Dr. Alev Hazel Aksungur, “Açlık grevleri genelde kişi sesini duyurmak
için başka bir yol bulamadığı zaman başvurulan bir eylem biçimidir. Açlık
grevini genellikle cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüler yapar. İnsan yaşamı
ve sağlığına yönelik her türlü eylem gibi, açlık grevleri de sağlık
emekçilerinin ve hekimliğin temel aldığı yaşatma felsefesine aykırı
eylemlerdir. Ancak eylem sürecinin baş aktörlerinden sonra, sürecin içinde en
çok yer alan kesim olan sağlık emekçileri de, açlık grevi yapanların asıl
amacının, ölmeden bir toplumsal duyarlılık yaratmak olduğunu
unutmamalıdır.” dedi.
Dr. Aksungur, “Malta Bildirgesi, yaşamın
kutsallığına saygı göstermeyi etik bir zorunluluk ve kişinin kendi öz iradesi
ile aldığı karara saygı göstermeyi ise görev olarak tanımlamıştır. O halde,
açlık grevleri sürecinde biz hekimlere ve sağlık emekçilerine düşen görev,
açlık grevi yapanların taleplerine ya da kim olduklarına bakmaksızın, sağlık ve
yaşamın korunmasını sağlamaktır. Bu bağlamda açlık grevi yapan kişinin
bilgilendirilmesi ve süreç içinde karşılaşılma olasılığı bulunan sağlık
sorunlarının takibinin yapılması için bireyin onamının alınması ve ayrıca
gizlilik haklarına saygı duyulması gerekmektedir. Türkiye’de cezaevlerinde
geçmiş yıllarda da açlık grevleri yapılmış ve maalesef bu grevlerin sonucunda
ölümler olmuş ve yanlış müdahaleler sonrasında geriye dönüşü mümkün olmayan
sağlık sorunları ortaya çıkmıştır. Son olarak 8 Kasım 2018 tarihinde Leyla
Güven’in tutuklu bulunduğu cezaevinde, İmralı cezaevinde süren tecriti protesto
etme amacıyla başlattığı süresiz açlık grevinin ardından, diğer cezaevlerinde
de açlık grevleri yayılarak hızla artmıştır. Şu an yüzü aşkın cezaevinde,
sayıları 5 bini aşan tutuklu ve hükümlü süresiz açlık grevi yapmaktadır. Yine bilgi
tam olarak netlik kazanmamakla birlikte, Adana Kürkçüler F tipi cezaevinde 6
kişi, Ceyhan M tipi cezaevinde 8 kişi açlık grevi yapmaktadır.”
“Adana İHD avukatları cezaevlerine giderek açlık
grevi yapan bazı tutuklu ve hükümlülere görüşme olanağı bulmuştur. Bu
görüşmelerden edinilen bilgiye göre; Açlık grevi yapan kişiler Adana’da bulunan
cezaevlerinde sağlık kontrolünden düzenli olarak geçtiği, almaları gereken B
vitamini, su, tuz, şeker ve karbonat temin edildiği, ancak diğer bloklardaki
arkadaşları ile görüşmeleri engellenmesi, ayakta sayım dayatması ve yönetim
tarafından açlık grevini bırakmaları yönünde basķı yapıldığı belirtilmektedir.
Yine görüşen Avukatlar tarafından açlık grevinde bulunanlarda, görme bozukluğu,
ışığa ve sese hassasiyet, bulantı, kusma, ishal, barsak kanaması, ağız içinde
yaralar, cilt problemleri, halsizlik belirtileri başladığı öğrenilmiştir. Tüm
bu nedenlerden dolayı biz ATO İHK olarak Bir Kez Daha Çağrıda
Bulunuyoruz: Önüne geçilebilir nedenlerle insanların kalıcı olarak zarar
görmemesi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi benzer süreçlerde ortaya çıkan can
kayıplarının bir daha yaşanmaması için, başta yetkili kişiler olmak üzere
herkes bir kez daha ve acilen duyarlı ve sorumlu davranmalıdır. Bilinmelidir
ki, asıl olan yaşamdır. Umarız ve dileriz ki, bu kez ölüm değil, kutsal olan
yaşam kazansın!” diye konuştu.