Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ayfer Pepekal Kükrer, üreme çağındaki kadınların yüzde 10’unda “endometriozis” görüldüğünü belirterek, mutlaka düzenli jinekolojik kontrol yaptırılması gerektiğini söyledi.
Adana Acıbadem Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Ayfer Pepekal Kükrer, dünya genelinde üreme çağındaki kadınların yaklaşık her 10 kadının birinde endometriozis görüldüğüne dikkat çekerek Mart ayının “Endometriozis Farkındalık Ayı” olması vesilesiyle hastalık hakkında önemli bilgiler verdi. Endometriozis hastalığının, rahim zarı diye bilinen ve rahim boşluğunu örten “endometrium” tabakasına benzer bir dokunun rahim dışı organ ve dokulara yerleşmesi olduğunu açıklayan Dr. Kükrer, “Hiç doğum yapmamış olmak, erken adet görmek, geç menopoza girmek, adet döngüsünün 27 günden kısa olması, ağır adet kanaması, düşük vücut kitle indeksi ve yüksek trans doymamış yağ tüketimi endometriozis riskini arttıran etmenlerdendir” dedi.
Lezyonların tipik olarak pelviste bulunduğunu, ancak bağırsak, diyafram ve plevral boşluk dahil olmak üzere birçok bölgede de ortaya çıkabildiğini belirten Dr. Kükrer “Yumurtalıklara yerleşirse ‘endometrioma’lara yani çikolata kistlerine neden olabilir. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber genetik yatkınlık, adet kanının tüplerden geriye kaçışı gibi sebepler olduğu düşünülüyor” dedi.
“Sancılı adet ve ağrılı cinsel ilişki şikayetiyle başvuruyorlar”
Dr. Kükrer, bazen hastalığın hiçbir semptom vermediğini, ancak endometriozisli bin kadın üzerinde yapılan bir çalışmaya göre hastaların yaklaşık yüzde 80’inde ağrı, yüzde 25’inde gebe kalamama ve yüzde 20’sinde endometrioma yani çikolata kisti ile tespit edildiğini söyledi.
Hastaların çoğunlukla kronik ağrı, sancılı adet görme, cinsel ilişkide ağrı, çocuk sahibi olmada güçlük ile başvurduğuna dikkat çeken Dr. Kükrer “Endometriozis ile ilişkili dismenore yani adet sancısı, tipik olarak adetten bir ila iki gün önce başlayan, adet boyunca ve sonrasında birkaç gün devam edebilen kramplı pelvik ağrı şeklindedir” dedi. Dr. Kükrer hastalığa nasıl tanı konulduğunu ise şu sözlerle anlattı: “Tanıda CA 125 dediğimiz kan tetkiki, ultrasonografi ve MR ile görüntüleme yöntemleri kullanılsa da kesin tanı cerrahi sırasında lezyonların hem gözle görülmesi hem de biyopsi yapılarak histolojik değerlendirilmesi ile konur”.
“Yeşil sebze ve meyve riski azaltıyor”
Dr. Kükrer, hastalığın ilaçla ya da cerrahi yöntemle tedavi edilebileceğine değinerek, “Tedavi seçimi hasta ile ortak karar vermeyi içerir ve hastanın yaşına, semptom şiddetine, hasta tercihlerine, gebelik planına ve tedavinin etkinliğine dayanır. Cerrahi tedavi çoğunlukla ‘kist rüptürü’ gibi ani gelişen karın ağrısında, medikal tedaviye cevap vermeyen ya da çeşitli nedenlerle ilaç tedavisi alamayan ancak şiddetli ağrısı olan ya da kötü huylu tümör şüphesi bulunan hastalarda tercih edilir. Endometriozis ile ilişkili infertilite tedavisi, cerrahi veya tüp bebek gibi yardımcı üreme teknolojisinin kombinasyonunu içerir” diye konuştu.
Endometriozisin önlenmesi veya tedavisi için herhangi bir diyet önerisi bulunmadığının altını çizen Dr. Kükrer klinik bir çalışmanın, yüksek miktarda yeşil sebze ve meyve yemenin hastalığın gelişme riskinin azaldığını, kırmızı etin ise riskin arttığını gösterdiğini söyledi. Dr. Kükrer, endometriozis hastalığının, kadınların günlük yaşam kalitesini etkilediği için ciddiye alınması gerektiğini belirtti ve düzenli jinekolojik kontrollerini aksatmamaları konusunda uyarılarda bulundu.