Seher sabahı güneşinin ufukta doğuşu ve yer yüzeyindeki yansımasının güzelliği, adeta gözleri dolduruyor ve ruhumuzu besliyor. Toros Dağları ile Çukurova Ovası'nın buluştuğu coğrafyada doğanın güzellikleri ancak bu kadar büyüleyici olabilir. Doğanın renkleri, kokuları ve sesleriyle ilkbaharın uyandırdığı canlıların birbirine kattıkları, zihni düşündürüyor ve duyguları kışkırtıyor. Bu farklı güzellikler, sabahın tarif edilemez havası, insanın aklını başından alıyor.
Mayıs ayının topraktan fışkırmış farklı renklerdeki bitkilerin coşkusu, börtü böceğin uyanarak kafalarını topraktan çıkarması, birbirine karışan canlıların harmonik sesleri ve salgılarının büyüleyici kokuları beni hep geçmişime götürüyor. Doğanın çoklu güzellikler barındıran coşkusu coşkumuz olsun, sunduğu gıdalar ilacımız olsun, havası havamız olsun, suyu suyumuz olsun. Güneşin parlaklığı zihnimizin aydınlığı, güzelliği güzelliğimiz, kokuları kokumuz olsun. Günümüz; renkli, mis kokulu, huzurlu, coşkulu ve geleceğe umutla bakan bir yaşam olsun diyorum. Newton’un dediği gibi, doğa en büyük kitaptır. Ondan öğrenilecek en değerli şey, bir arada yaşayan farklılıkları fark edip saygı duymak ve duygudaşlık yapmaktır.
Doğanı Güzelliklerinin Görürü Olduğu İlkbaharda Hep Annem Aklıma Gelir
Sabahın ilk ışıkları beni çocukluğumun şekillendiği göçebe yaşam günlerine götürdü. İlkbaharda Engizek Yaylası'nın eteklerindeki rengârenk çayırlara göç edişimizi, sonbaharda ise Tavşan Tepe'nin dibindeki köyümüze dönüşümüzü hatırlattı. Annemin inekleri, keçileri, koyunları ve kuzularıyla birlikte baharı karşılayışı, bir yandan sabahı selamlarken diğer yandan onlarca ev işini tek başına kucaklayışını düşünüce acaba annem bu işleri tek başına nasıl yaptı sorusu aklıma geldi. O dönemde annemin göç yolunda bu işleri tek başına düzenlemesi, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılaması hiç kolay değildi, ama hepsini başarırdı. Ona yardım etmeye çalışırdım, ancak o zamanlar annelerin gücünü ve önemini konuşacak soyutlama çağında değildim. Yine de annesiz hiçbir şeyin yapılamayacağını hissediyordum.
Bugün Anneler Günü. Her canlının annesiyle binlerce anısı ve anlatacak hikâyesi vardır. Bazılarımız annesiz edemeyiz diye ağlar sızlar, bazılarımız ise anneyi ilham kaynağı ve yol gösterici olarak görür. Annemin ilk çocuğu olmanın avantajını ve dezavantajını yaşadım. Annemin hep yönlendirme ve koruyuculuğunu gördüm. Ölümüne kadarda her durumda önerileri oldu. Bugün bir hoca olarak geriye doğru bakarak düşününce, annemin çocuk ve yetişkin psikolojisini bilmeden, sadece çocuklarını yaşatmak için bütün gücü ve içtenliği ile uğraştığını fark ediyorum. Bu durum, ülkemizde ilk öğretmen olarak anne ve kadın eğitiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Niyetleri sorgulanamaz, ancak hayta yetişkin bir birey kazandırma konusunda halen ciddi sorunlu bir ülkeyiz.
Doğanın ve Anneliğin Kutsal Harmonisinde Bir Yaşam Öyküsü
Anne olarak kişinin kendisiyle barışık olması, yaşamı bütünlüklü kavraması, hedef koyması ve kendini geliştirmesi gibi konular maalesef babalara bırakılmış gibiydi. Hele babam gibi sürekli dışarıda çalışan biri varsa, kişisel gelişim tamamen öğretmenlerin bilgi ve becerisine kalıyordu. Çok şükür ki o dönemin eğitimcileri nitelikli insan yetiştirmek için çabalıyordu. Annelere ve öğretmenlere emekleri için içten teşekkür ederim.
Hayatta kalmak ve yaşamını sürdürmek dışında büyük çıkarları olmayan o saf, sade ve duygulu insanların üretken, çıkarsız ve samimi davranışları gözümün önüne geldi. Dünden bugüne baktığımda, üretim ve tüketim ilişkileri değişti, ancak en çok da değerler ve insani ilişkiler… Geriye dönüp baktığımda, o güzel günlerin çok az kaldığını hissediyorum. Yine de annelerin, hatta tüm canlıların üreten annelerinin içten duygu, düşünce ve yönlendirmeleri hiç değişmiyor.
Bu Hayatta Öğrendiğim
66 yıllık yaşamımdan öğrendiğim şu: Tüm zorluklara rağmen, bu kısacık dünyada yaşamı güzelleştirmek, anlamlı kılmak ve yarınlara umutla bakmak için çabalamalıyız. Doğa bütün renkleri, kokuları ve sesleri ile bizleri büyülüyor ve yaşama bağlıyor. Bu güzellikler ilk yaşadığım çocukluk yaşlarımdaki annemin bana katıkları beni hep ilkbahara götürü. Bizi fizikken ve ruhen yaşama bağlayan, bilgi ve görgüleriyle bize rehberlik eden annelerimizin emekleri kutsaldır ve baş tacıdır. Bugünün anısına, annelerin var oluşları ve emekleri her türlü değeri hak ediyor. Yaşamları, çocuklarıyla barış içinde, huzurlu ve güzel olsun.
Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ
Çukurova Üniversitesi/ Ziraat Fakültesi / Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü. Adana
iortas@cu.edu.tr;ibrahimortas@gmail.com
05337692415