Makineyi tasarlayan bir Ölüm Doktoru. Ben ölüm doktoru kavramını ilk defa duyuyorum. Makineyi kullanan insan hafif bir baş dönmesi hissedecek ve ardından hızla şuurunu kaybederek ölecekmiş.
Fuarı ziyaret edenler sanal gözlükler kullanarak makineyi test etme fırsatı da bulmuşlar. Müşterinin seçme özgürlüğü de unutulmamış. Ötenaziyi kabul eden kişi, ölmeden önce en çok görmek istediği manzarayı da seçebiliyormuş.
Peki, ya ölecek kişinin makineyi alacak parası yoksa... Hadi ölen öldü gitti, ölenin yakınları kalan cesedi ne yapacak?
21.yüzyıl zekasıyla, fırsatlar ülkesi Amerika buna da çare bulmuş. Ölen kişilerin bedenlerinin krematoryumda yakılması, ya da gömülmesi için talep edilen paranın karşılanamaması ve cesedin ortada kalması durumunda, cesedi kar amacı gütmeyen bir şirket bağış olarak kabul ediyormuş. İnsanlık ölmemiş diyeceksiniz, herhalde. Baksanıza kar amacı gütmeyen insancıl şirketler, ölenin cesedinin başınıza bela olmaması için neler düşünmüş.
Şirketin adı Restore Life. Girin internete Restore Life yazın. Body Donation Programme başlığı altında ne yaptığını güzel güzel anlatıyor. Çok şirin görselleri de var. Ölesiniz geliyor.
Şirket, bağışta bulunulan bedenin tamamını, ya da bir kısmını araştırma veya eğitim amacıyla satıyor. Ama bu satışlarda kar amacı gütmediğini de ifade ediyor. Helal olsun. Adam şirket kurmuş, cesedi satın alıyor; sonra da bir kısmini veya tamamını kar amacı gütmeden müşterilerine satıyor. İnsanın gözü yaşarıyor.
Her ne kadar yoksulların bedenlerinin, insanlığın yüce amaçları doğrultusunda kullanıldığı anlatılıyorsa da, her organın fiyatı da belirlenmiş. Mesela bir servical omurga, ya da iki kafatası 300 dolar, bir beyin 750 dolar.
İnsanlık ne hale geldi? Köle ticareti canlı bedenler üzerinden yapılıyordu. Belki de bir anlamı vardı. Ölü bedeni bile paraya tahvil eden zihniyet sizi de insanlıktan tiksindirmedi mi?
BUNU LÜTFEN,