Muğla/Dalaman’da bir gar var. Bugüne kadar ne bir tren, ne bir yolcu gelmiş, ne de gişesinden tek bir bilet alınmış.
Yıl 1893…Abbas Hilmi Paşa, o sıralar son Mısır Hıdivi yani valisi.Bir gün Dalaman’a 12 kilometre uzaklıktaki Sarsala Koyu’na gitmiş. Doğasına, manzarasına bayılmış. Hilmi Paşa av meraklısı. Sarsala Koyu’nda bir depo inşa ettirmiş, koydan Dalaman’a kadar da bir yol yaptırmış. Artık bölgeye daha sık uğramaya başlamış.
O zamanlar bölgenin çoğu yeri bataklıkmış. Tamamı kurutulmuş.BataklığaMısır’dan getirilen okaliptüs ağaçları dikilmiş. Eh, bu kadar zahmetten sonra da bölgenin tüm mülkiyeti Hilmi Paşa’ya geçmiş. Demek mülk sadece nişan yüzüğü ile elde edilmiyor, bir yay bir ok da aynı işi görüyor.
Dalaman’da, III. Selim’in annesi Mihrişah Hatun’a hediye ettiği bir çiftlik evi varmış. Çiftlik evi deyince aklınıza mutlaka çiftlik evi gelmiştir. Bu öylesi bir şey değil. Bu ev Dalyan, Ortaca, Güzelyurt ve Dalaman’ın tamamını sınırları içine alıyormuş.Hilmi Paşa da çiftliğin yakınlarına güzel bir av köşkü yaptırmaya karar vermiş.
O dönemde demiryolu inşaatı Osmanlı’nınen büyük projelerinden biriymiş. Ülkenin birçok yerine demiryolu hattı döşenmiş.
Paşa’nın av köşkü dışında, bir de tren garı projesi varmış. Bu garı Mısır’ın İskenderiye şehrine yaptıracakmış. Bu iki proje için Fransız mimarlar ve işçiler görevlendirilmiş. Ama işler Paşa’nın planladığı gibi gitmemiş. Tren Garı için hazırlanan malzemeler Dalaman’a, Av Köşkü için olanlar da İskenderiye’ye taşınmış.
Çalışkan Fransızlarhemen inşaata başlamış, yanlışlık fark edilinceye kadar garın temelini çoktan bitirmiş.Hatta, “Madem ki gar yapıyoruz, şuraya da bir bilet gişesi yapalım,” demişler ve de yapmışlar.
Yanlışlıkla inşa da edilse, şimdi Dalaman’da bir Tren Garımızvar. İyi de eksik olan ne? Aslında önemli bir şey yok. Sadece tren, raylar ve yolcular eksik.En yakın tren yolu ise 200 kilometre ötede.
Abbas Hilmi Paşa, gelmiş, şöyle bir bakmış, garı çok beğenmiş ve gerçek eksikliği de fark etmiş. Garın yanına bir de cami yaptırmış.
Şimdi siz soracaksınız: “İskenderiye’ye av köşkü yapılmış mı?” Ne bileyim ben. İş iştir, pazarlık pazarlıktır, söz namustur. Fransız işini yapmış parasını da almıştır, her halde.
Gelelim Çukurova Hava Limanı’na."Çukurova Havalimanı projemizin birinci ve ikinci etap yatırımları kapsamında yolcu kapasitesini yıllık 8 milyon kişi olarak öngörüyoruz. Yolcu sayısının 9 milyona ulaşması halinde, üçüncü etap yatırımlarına başlanacaktır.” Kim söylüyor bu sözleri? Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ….
Şimdi basit bir hesap yapalım. Yılda 8.000.000, yani günde 22.000 yolcu. Ortalama bir uçağın 180 koltuğu olduğuna göre, günde 122 uçuş. Her gün bu kadar uçuş olur mu? Olursa olur, olmazsa uçmayanların parasını da biz öderiz. Zafer Hava Limanındaki yanılma payımız % 97 imiş. Bakalım Çukurova önümüze nasıl bir hesap koyacak.
ABBAS’IN KAFASI BUGÜNKÜLERDEN BİRAZ DAHA İYİ ÇALIŞIYORMUŞ.