'İKTİDAR' NEYİN PEŞİNDE?
Daha dün “iktidar-muhalefet, salgının ardından birbirini “anlar” duruma geldi” demiştim, bir tümcenin ortasında…
Günlerdir Sağlık Bakanı’nı yönettiği “corona virüsü krizi” nedeniyle de övmüştüm…
Yurttaş bu salgının “şakası” olmadığını, duyarsız kalınması durumunda yalnız mahalleyi, kenti, ülkeyi değil; tüm dünyayı saracağını düşünürken, “iktidarın” dar alan paslaşmalarla uğraşması can sıkıyor!
İşi sağlık Bakanı’na bıraksalar,
Bakan’ın gerekli bulduğu koşulları gerçekleştirmek için çaba harcasalar,
Sorun çözülecek, paranoyadan uzaklaşılacak, depresyondan kopulacak da…
“İktidar” bunlara izin vermiyor; hep bilinen çizgisinden ödün vermiyor!
***
Bunu anlamak o denli zor mu bilmiyorum…
Bir canlının yaşamına sürdürebilmesi için gereksinen zorunluluklar vardır!
Bunlardan “birini” aradan cımbızla çektiğinizde, çektiğinizi kendi cebinize koyduğunuzda, bunu da “kazanç” olarak düşündüğünüzde; o canlının “yok olmasını” istiyorsunuz, denir!
Yurttaşı evlerine kapatmadan önce, yurttaşın kapanacakları alanlarda nasıl yaşamlarını sürdüreceklerini, gereksinmelerini nasıl sağlayacakları “düşünülmesi” gerekmiyor muydu?
Bilmiyorum, deme şansı yok kimsenin!
Günlerdir, yurt dışından gösterilen marketlerin boş rafları ile karşılaştım dün!
Yurtta yaygın olan bir marketin makarnası, yağı, bisküvisi ile birlikte daha birçok ürünü tükenmişti!
İnsanlara “evlerinizde kalın, kendi olağan üstü halinizi sağlayın” demeden önce “hangi” gerekliliklerin yerine getirildiği konusunda “-cak, -cek” ekiyle biten tümceler duyup, ardından da “yüz üstü” kalmak bu işin tehlikeli boyutu…
***
Özel sektörde, üretin yapan firmada çalışanlar bunun “ne” anlama geldiğini bilmekten öte, olayı birebir yaşıyor…
Bir özel sektör emekçisinin “kendi olağan üstü halini” sağlama olanağı ne olabilir öyleyse?
Emekçinin “özgür istenci” ile karar verip, “olağan üstü halimi sağlayacağım” dediği gün kapı dışarıda kalacaktır!
Bunu bilmeyen, bunun sonucunun böyle olacağını öngöremeyen bir “iktidardan” söz ediyoruz!
“Kendi olağan üstü halini” sağlatmadan önce; üretim yapan işyerlerine/ firmalara üretimi durdurmaları gerektiği, dışarı çıkmamalarının zorunluluğu, yurttaşın sağlığının önemi anlatılırken, fonlardan destekleme yapılacağı belirtilemez miydi?
Tüm emekçilerin maaşlarından alınarak oluşturulan “o” fonlar, corona virüsü gibi bir salgın için kullanılmayıp ne yapılacak?
“İktidarın” bu bilinen tutumu düşündürmeli…
***
Hep corona virüsü ile yatıp/ kalkıyoruz…
İnsanların “bu salgına” bağlı kaygılarının olduğu da biliniyor; telefona her ileti gelişinde, her televizyon altyazısında, her haber saatinde, her karşılaştığına, her arayana sorduğu/ duyduğu konu aynı!
Bir tanıdığım, çalışan eşini/ kızını düşünde gördüğünü, karabasanlarla uyandığını anlattı, birkaç gün önce. Yine bir “yurt içindeki değil yalnız, yurt dışında olanlar bile melenkoli oluşmasında bir neden…
Ancak “iktidarın” aklında kurguladıkları bam-başka olmalı…
Yurttaş sağlık sorunlarını, salgına karşı nasıl direnileceğini düşünürken, “iktidar” aylar öncesinden aklına koyduğu, o dinginlikte sözünü edemediği “af yasasını” gerçekleştirmek için çaba harcıyor!
Buraya dek tamam da; yurttaşa sokağa çıkma yasağı, evde kal uyarısı yapılırken gerçekleştirilmeye çalışılan “af paketinde” yer alan, “cinsel suçlar ile uyuşturucu suçlarına ceza indirimi” maddesinin ne anlam taşıyacağını düşünemeyen yok sanırım!
Dünya salgına karşı önlem almaya çalışırken,
Sağlık Bakanı salgının ülkemizdeki durumunu anlatırken,
Onsekiz yılda bilime vurulan darbenin acısı yaşanırken,
“İktidar” sapıkları korumanın peşinde; yazık!
BÜLTENDEKİ FOTOĞRAF…
Adana’da, Anakent Belediyesi ile ilçe belediyelerin çalışmalarını anlatan bültenler “her” gelişinde özenle okurum.
Bültenlerde yer alan “anlatım dilinden” daha çok, “beş n, bir k” yanıyla ilgilenirim.
O “neden” çekildiği, çekilmiş olsa da neden gönderildiğini anlamadığım fotoğraflar da olmasa…
Bir fotoğraf; belediye yetkilisi bir mahalleliye bir paket uzatıyor, mahallelinin bakışları kamerada…
Verdiysen verdin, gereksindiği için almışsa almış; bunu deklanşörle “sabitlemenin” anlamı ne?
Bize, çocukluğumuzda bile “bu “olguya dikkat etmemizi söylerdi anne-babamız, öğretmenlerimiz…
“Veren el, alan eli” diye dillere pelesenk edilen bir tümceyi yaşatırlardı…
Tamam, bültenlerinizi alalım, üstelik kurumuzun tüm çalışmalarını allayın/ pullayın da; ancak bu denli “çarpık” fotoğrafları gönderirken biraz özen gösterseniz…
Corona virüsünü “anmadan” yapamayacağım;
Görüyorsunuz, salgın kimseyi birbirinden ayırmıyor; paketi uzatan, paketi alan, deklanşöre dokunan “hep” aynı korkuyu yaşıyor, unutmayın!