Tatar, Ege Denizi’nde gözlemlenen depremlerle birlikte ülkemizin yalnızca kara bölgelerinin değil, çevremizdeki denizlerin de üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın jeolojik ve tektonik risklerinin tüm açıklığı ile ortaya çıktığını bel
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Ege Denizi’nde gözlemlenen depremlerle birlikte ülkemizin yalnızca kara bölgelerinin değil, çevremizdeki denizlerin de üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın jeolojik ve tektonik risklerinin tüm açıklığı ile ortaya çıktığını belirtti.
Dr. Tatar, “Ege Denizi’nde meydana gelen depremler, tsunami ve volkanik faaliyetler gibi jeolojik kökenli riskleri de beraberinde getiriyor. Bu durum, kentlerimizin en kötü afet senaryolarını oluşturmasını zorunlu kılıyor” diyerek, jeolojik yapıların dikkate alınmasının önemine vurgu yaptı.
Dr. Tatar “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, yoğunluklu olarak amacı dışında kullanılıyor. Fay zonlarının sakınım bandı, dere yataklarının taşkın riski yüksek alanları, heyelan ve çığ gibi risklere açık bölgelerde yer alan yerleşim alanlarının dönüşümü ne yazık ki gecikiyor. Odamızın tespitlerine göre, merkezi doğrudan aktif fay zonları üzerinde yer alan 24 kent ve 110 ilçede, sakınım bandı içinde 100 bini aşkın bina yer alıyor. Bu yapılar, olası bir depremde en büyük hasarı alacaktır.” şeklinde uyarıda bulundu.
Afet Yönetimi ve Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşım
Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde yaşanan yıkım ve can kayıplarına da değinerek, “Depremlerin en büyük yıkımı, fay zonlarının sakınım bandı üzerinde ve zayıf mühendislik özelliklerine sahip, sıvılaşmaya yatkın zemin birimlerinde gerçekleşiyor. Afetlere dirençli kentler yaratmak için kentsel dönüşüm uygulamalarında en riskli alanlardan başlanmalıdır” dedi.
Dr. Tatar Şöyle Devam Etti:
Afet Risk Azaltma Manifestosu Gerekliliği
Dr. Tatar, “Afet Risk Azaltma Manifestosu, şehirlerimizin afetlere dayanıklı hale getirilmesi, bütünsel risk analizlerinin yapılması ve mevcut kırılganlıkların giderilmesi adına bir rehber niteliği taşımalıdır. Bu manifestonun hazırlanması, toplumumuzun afetlere karşı örgütlenmesi için kritik öneme sahiptir. Aynı acıların bir daha yaşanmaması için, katılımcılık, erişilebilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri temel alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
Dr. Mehmet Tatar, “Doğal afetler takdiri ilahi değil, idari ihmallerin ve yetersiz planlamanın sonucudur. Bu nedenle, mevcut sistemde köklü değişiklikler yaparak, riskli alanlarda yaşama devam eden milyonlarca vatandaşımızın güvenliğini sağlamak ve benzer acıların bir daha yaşanmamasını temin etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur” diyerek çağrısını sonlandırdı.