“KADIN BAKANLIĞI YENİDEN KURULMALI”
Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu(TÜBAKKOM)
ve Adana Barosu 17 Şubat 1926’da yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu nedeniyle
basın açıklaması yaptı.
Medeni Kanunun çağdaş medeniyetin alt yapısını oluşturan
bir kanun olduğunu belirtilerek, “Kadın sorunlarına çözüm üretecek Kadın
Bakanlığı’nın yeniden kurulmasına ihtiyaç vardır” denildi.
Açıklamada, Medeni Kanunun kabulünün 93. yılında, laik
hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti için, yurttaşlar ve özellikle kadınlar
için önemi ve değeri vurgulanırken son dönemlerde yaşanan sorunlar paylaşıldı.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Medeni Kanun, kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku
ve eşya hukuku bölümlerinde yer alan kurallarla, yurttaşların doğumundan
başlayarak ölümünden sonrasına kadar özel yaşam ilişkilerini düzenleyen temel
kanundur.
93 yıl önce Medeni Kanun’un yürürlüğe girişiyle kadınlar,
evlenme, boşanma, mal varlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar
açısından erkeklerle eşit yurttaş konumuna gelmişler; evlilik yaşı kuralı
getirilmiş; erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tek eşlilik ve
evlilik birliğinin “resmi nikah” ile kurulması kabul edilmiştir. hâkim
kararıyla boşanma', kız ve erkek çocuklara 'EŞİT miras payı'
gibi kurallar kadın haklarının güvencesi olmuştur.
Ne yazık ki günümüzde, Medeni Kanun’un göz ardı edildiği
söylemlere, yasalarda yapılmak istenen ve yapılan değişikliklere tanık
oluyoruz. Örneğin;
- Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda 17 Ekim 2017 tarihinde
yapılan değişiklikle “müftülere resmi nikâh yetkisi” verilmesi Medeni Kanun’un
ve laik hukuk kurallarının göz ardı edilmesine yol açmıştır.
- Son dönemde Medeni Kanun’un 175. ve 176. maddelerinde
düzenlenen yoksulluk nafakası hükmünün “Erkeğin hayatının ipotek altına
almaktan kurtarılması” gerekçesiyle kaldırılması gündeme taşınmıştır.
Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni, ülkemizde
kadının eğitim durumu, ekonomik durumu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi
sorunlardan kaynaklanmaktadır. Oysa yasaya göre erkek eşlerin nafaka alması
önünde bir engel yoktur, her iki eş de nafaka talep edebilir. Kadın sorunlarına
çözüm üretecek Kadın Bakanlığı kaldırılmıştır, yeniden kurulmasına ihtiyaç
vardır.
- Arabuluculuk Kanunu’nda arabuluculuğun ihtiyari olduğu
belirtilmesine rağmen, Adalet Bakanlığınca gündeme getirilen “Aile Hukukunda
Zorunlu Arabuluculuk” düzenlemesi, Kadına yönelik şiddet ve Aile İçi Şiddetin
Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul
Sözleşmesi) hükümlerine aykırıdır. Bunun kadınlar açısından yol açacağı
sakıncalara ve mağduriyete dikkat çekmek isteriz.
-Tutuklu ve bir kısım hükümlülerin oy kullanabilmesine
rağmen erkek şiddetinden kaçıp sığınma evlerine yerleşen yaklaşık 12 bin
kadının yerel seçimlerde oy kullanamayacak olması anayasal hakkın ihlalidir.
Yok sayılmalarının önüne geçerek bir an önce oy hakkı sağlanmalıdır.
-Türkiye'nin üyesi olduğu İslam Konferansı Örgütü'nün
(İKÖ) Kadının ilerlemesi Teşkilatı Tüzüğünde yer alan 'Kadınların,
erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi' gerektiği
ifadelerinin yer alması kadın-erkek eşitliğine aykırıdır. Bu örgüt ve tüzüğe
dair her türlü anlaşma kadın haklarının yok sayılmasıdır.
-Siyasette yine kadın yok! 31 Mart seçimlerinde kadın
aday sayısı hala arzu edilen düzeyin çok altında kalmıştır.
TÜBAKKOM olarak, Medeni Kanun’un kabulünden bugüne kadar
elde ettiğimiz kadın hakları kazanımlarımızdan geriye gideceğimiz yasal
düzenlemelerin yapılmasını kabul etmiyor;
Tüm kadınları ve laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi
kadın erkek eşitliğini bir demokrasi meselesi olarak dikkate almaya, kadını
birey olarak gören zihniyetin yerleştirilmesine destek olmaya ve medeni
kanunumuza sahip çıkmaya çağırıyoruz.”