Kadın cinayetlerinde yüzde bin 400 artış!
Manşet Haber 8.03.2015 10:16:42 0

Kadın cinayetlerinde yüzde bin 400 artış!

Kadın cinayetlerinde yüzde bin 400 artış!

TMMOB  Makina Mühendisleri Odası Adana Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde 11 bin 478 kadının polis korumasında yaşamını sürdürdüğünü açıkladı. Kadın cinayetlerindeki artışın yüzde bin 400’lere ulaştığını dile getirirken, cinsel taciz ve tecavüzün yüzde 38, cinsel istismarın yüzde 53 oranında artışına yol açan kadın düşmanı politikaların birinci elden sorumlusunun mevcut iktidarın uyguladığı kadın düşmanı politikalar olduğunu savundu.

MMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı açıklamada, “8 Mart Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği mücadelenin meşalesinin adıdır. “İfadelerine yer verilerek şöyle denildi:

KORUMA TEDBİRİNE RAĞMEN CİNAYET

“Ülkemizde, 2012 İstatistik verilerine göre Şiddet gören kadınlara verilen polis korumasından bugüne kadar aylık %36 artış göstererek 11.478 kadın faydalanıyor ve Ekim 2012’den beri öldürülen 162 kadından 26’sı koruma tedbiri almış kadınlar.Tedbir kararı alınan 26 kadından , erkekler tarafından şiddet gören kadın sayısı 22, Son 15 yılda 241 polis, 91 asker, 17 özel timci, 15 korucu, 45 gardiyan tecavüzden yargılandı.

Kadın cinayetlerinin yüzde 1400, cinsel taciz ve tecavüzün yüzde 38, cinsel istismarın yüzde 53 oranında artışına yol açan kadın düşmanı politikaların birinci elden sorumlusu mevcut iktidarın uyguladığı kadın düşmanı politikalardır. Kadınların özel ve toplumsal yaşamda yükselttikleri hemen her itiraz, karşı duruş şiddet ile bastırılmaya çalışılmaktadır. Kadınların insanlık dışı yöntemlerle, vahşice, toplumun, devletin gözü önünde öldürülmesi ve kadına yönelik artan şiddetin faillerinin yargı eli ile tahrik adı altında indirimlerle serbest bırakması kadınları öldürenleri cesaretlendirmekte, kadın cinayetlerini körüklemektedir Kadınlar yaşamın her alanında ayrımcılığa, baskıya şiddete ve sömürüye maruz kalmakta ve bunun 'kader' olarak kabul edilmesi gerektiği vaaz edilmektedir.

Bugün bile kadınların çalışma hayatında olmasının destekleyen politikalar yapılması gerekirken işvereni kadın çalışan konusunda dara sokacak kararlar alınmakta; yetkililer tarafından “Biz kadınların evine katkı sağlamasına, para kazanmasına kaşı değiliz.” söylemleri alkış toplamaktadır.  Kadınlar için kadın kurultayları yapılmakta, kurultayda en ön koltuklarda erkekler oyurmakta kadınlar arka sıralarda yer almaktadır.

Kadına yönelik ayrımcılık, sömürü ve şiddet, eşitsizliğin, sınırsız tüketimin, sömürünün, yoksulluğun sistemleştirildiği kapitalizmin doğal sonuçlarından sadece biridir. Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum oluşması mümkün değildir.

Evrilme sürecinde kapitalizmin kadın ile kurduğu ilişki, ihtiyaca bağlı olarak 'ucuz emek - kutsanmış annelik' arasında gidip gelmektedir.

Bugün ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, aile içi ilişkilerden başlayarak toplumsal hayat içerisinde her düzeyde yaşanmaya devam etmektedir. İş yaşamında, sosyal yaşamda, aile içi yaşamda kadının kadın olmasından kaynaklı sorunlar, tarihsel, kültürel, dinsel faktörler nedeniyle görmezden gelinerek kadın, indirgemeci bir mantıkla ele alınmakta ve 'sığ' politikada malzeme olarak kullanılmaktadır.

Meslek seçimleri ve iş yaşamında da cinsiyetçi iş bölümü ciddi bir sorundur. Oysa çağdaş yaşamda kadın ve erkek, toplumsal iş bölümüne katıldıkları oranda hayata ortak olabilmektedir.

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı‘nın yerine 'Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kurulması ile kadın hareketinin mücadelesi geriletilmeye çalışılmaktadır. Bu değişiklik planı ile kadın erkek eşitliğini sağlamakla görevli tek genel müdürlük olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bu yeni bakanlığın altında yer alarak ve kadın erkek eşitliğini sağlamakla yükümlü bir kurum olmaktan çıkarılarak yardım dağıtma örgütü haline getirilmektedir.

BAKANLIĞIN ADINDAN KADIN ÇIKARILDI

Bu düzenleme ile kadının birey olarak tanımlanmasına son verilmiş, kadın aile ve namus ile kurumsal olarak da özdeşleştirilmiştir. TMMOB, kadını görmezden gelen, kadının kişiliğini yok sayan, bakanlığın adından bile 'kadın'ı çıkaran bu siyasi anlayışa karşı ülkemizdeki kadın örgütlerinin yürüttüğü aktif mücadeleyi destekler.

Yasalarla gerçekleştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma uygulamaları ve esnek çalışmanın yaygınlaşmasıyla, kadın emeğinin sömürüsü artmaya devam etmekte, kadınlar daha çok düşük ücretli işlere mahkûm hale getirilmektedir.

Meslek seçiminde ve mesleğe hazırlıkta belirleyici olan cinsiyetçi iş bölümü ve toplumsal kabullerin değişimi için, eğitim süreçlerinde cinsiyet ayrımcılığının ortadan kaldırılmasına yönelik eğitimin her aşamasında kullanılan cinsiyetçi dil ve bakışın değiştirilmesi gerekmektedir.

158 yıl önce kadınların başlattığı direniş, bugün daha da anlamlı ve geçerli. Çünkü halen kadınların düşük ücretle, güvencesiz olarak günde 10-14 saati aşan sürelerle çalıştırıldığı bir sömürü sisteminde yaşıyoruz. Yetersiz yasal düzenlemeler; kız çocuklarının okutulmamasına, töre cinayetlerinin devam etmesine, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine olanak sağlayan düşünce ve önyargıların önüne geçememektedir.

8 Mart, 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' adıyla ifade edilen işçi kadınların ekonomik ve politik haklarıyla ilgili bir gün olduğu kadar aynı zamanda, kadınlar arası bir dayanışma günüdür, bir kadın bayramıdır ve tüm kadınlarındır. 8 Mart, artık tüm kadınların ezilme ve sömürüsüne karşı hayatın her alanındaki mücadelesinin bir sembolüdür.

8 Mart‘ta cinsiyetler arasında ezme-ezilme ilişkisinin olmadığı, şiddetsiz ve sömürüsüz bir Dünya ve ülke için mücadele edenleri, Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadelesini selamlıyoruz.

'8 Mart Dünya Kadınlar Günü' kutlu olsun. Yaşasın 8 Mart‘ı yaratanlar!”

YAZARLAR

16.6° / 8.1°